28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Kaset mevsimi' yaklaştı

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

Yerel seçimlere 5 ay kaldı. Ankara kulisleri hareketli. Şimdilik parti içi mücadeleler ön planda. AKP ve CHP'de kıran kırana savaş var. Ama asıl mücadele AKP içinde.

Herkesin gözü belediye rantında. Başta İstanbul olmak üzere, Ankara ve diğer illerde pazarlıklar sürüyor. Ama baştakiler "Rantın kaymağını" başkalarına koklatmamakta kararlı. Rant halkası mümkün olduğu kadar dar tutulmaya çalışılıyor. Adaylarda aranan kriter de buna göre belirleniyor. Kriz de bundan.

Savaş giderek büyüyor

AKP içindeki savaşta "düello" değil "pusu" öne çıkmış durumda. Bel altı vuruşların arttığı konuşuluyor. Bazı "önemli" AKP'lilerin MHP ile gizli temasları gazete köşelerine düştü. Dosya savaşları gündemde. Herkes birbiri hakkında dosya alıp veriyor.

Şu anda parti içinde gezen dosyalardan sonuç alınamazsa basına servis edilmesi kuvvetle muhtemel. Hatta işaretleri de var. Hava giderek ısınıyor. İlk sırada Ankara konuşuluyor. Hele Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik'in Gökçek'le ilgili imaları taşları yerinden oynatacak gibi.

İstanbul'da patron belli. "İtiraz edeceklerin de eli kolu bağlı" dense de "Kimse kimseye güvenmesin. Rant o kadar büyük ki kimin ne yapacağı belli olmaz" uyarısı yapılıyor.

Kasetler

2011 seçimleri öncesinde yaşanan kaset savaşlarında çok zayiat verildi. CHP Genel Başkanını, MHP 10 üst düzey yöneticisini kaybetti.

Şimdi yine kulislerde fısıltı arttı. Bu kez zayiatı kimin vereceği belli olmasa da "Kaset mevsimi yaklaştı" deniyor.

Kulislerde, "Hiç tahmin etmeyeceğiniz isimler ortaya çıkabilir", "Bütün taşlar oynayabilir" ifadeleri dolaşıyor. Belli ki arşiv kabarık. Şu anda şantaj olarak kullanılsa da önümüzdeki günlerin neler göstereceği belli değil.

"Benim kaset senin kaseti döver" havası var. Araya girip "İki testi çarpışırsa biri kırılsa da diğeri çatlar" diyenler çıksa da şu anda etkisiz. Rant hırsı o kadar büyük ki kimsenin gözü başka bir şey görmüyor.

Anlayacağınız şu anda "esir" çok gibi. Konuşulanlara göre, önümüzdeki günler yeni gelişmelere gebe. İktidarda da muhalefet de tedirgin. Akıl almaz tavırlarda "bilinmeyenlerin" etkisi tartışılıyor.

Yasa ile kurtulma çabası

Bu arada AKP'deki yasal düzenleme hazırlıkları, "özel yaşama ait bilgileri sızdıranlara ağır ceza" öngörülmesi de dikkat çekici.

Gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Şunun şurasında 5 ay kaldı. Bakalım bu mevsimde neler göreceğiz...

***

Eyvah! Yine mi ortak Bakanlar Kurulu

AKP'nin eski büyükelçi milletvekili Volkan Bozkır Bağdat'taydı. Erdoğan'ın Maliki'ye mesajını götürdü. Bozkır umutlu. Bize gelen bilgilere göre umutlu olmak için henüz erken olsa da Bozkır Bağdat'la ilişkilerin düzeleceğinden emin.

Ama Bozkır öyle bir şey söyledi ki çok telaşlandık.

Bozkır, işlerin düzeleceğini anlatırken, "Irak'la ortak Bakanlar Kurulu yapılırken herkes gözlemci olacak" deyince "Eyvah!" dedim.

Hani Suriye ile de ortak Bakanlar Kurulu yapmıştık da!

***

Van Denizi

Bundan 2,5 yıl önce Van Gölü'ne "Van Denizi" dediği için Başbakan Erdoğan Kılıçdaroğlu ile dalga geçmişti. Erdoğan Cumartesi günü Van'daydı. "Varsın haritada göl denilsin. Biz Van Denizi diyoruz..." dedi.

Erdoğan son dönemde buna benzer şeyleri çok yapmaya başladı. Dün "hayır" dediğine, bugün "evet" diyor. Herkes, "tükürdüklerini yalıyor" dese de yine de garip bir durum var.

Bu neye işaret dersiniz?