28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kayıp Tanrı ve Tanrıçalar

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Gazete Yazarı

Türkiye’nin Tunç Çağı’ndan (MÖ 3000) itibaren adı konabilen en eski halkı olan Hatti’ler varlıklarını korurken aralarına çoluk çocuk yerleşen ve Anadolu’da yaklaşık bin yıl uygarlık kuran Hititler, yoğun olarak Etilerin etkisi altında kalırlar. Öyle ki dini törenlerde çoğunlukla Hattice kelimeler kullanır ve Etilerin tanrı ve tanrıçalarını benimserler (1). Düş gücüne dayansa da, yeryüzündeki insan ilişkilerine benzer yakıştırmalarla insanlara başka yollarla anlatılamayacak şeyleri simgesel terimlerle anlatan mitosların onların yaşamında önemli bir işlevi vardır. Anadolu’nun yerli halkı Hattilerin kaybolan tanrı efsaneleri, Hitit mitolojisinde önemli bir yer tutar. Bu efsaneler dua, dini tören ve büyü ile de güçlendirilmiştir (2).

HANNAHANNA

Türkiye’nin ilk Hititoloğu olan Sedat Alp’e göre “Anadolu’nun en eski dilini konuşan Hattililer Türkçe gibi” kelime köküne eklenen takılardan meydana gelen çekimli bir dil konuşur. “Hatti sözü ise Hitit çağında Hititlerin oturduğu coğrafi bölgenin adı olarak kullanılmıştır”(2005, s.67). Böyle bir dilin yurdumuzda konuşulmuş olması, onlarla aramızda kültürel ve kalıtsal bir bağ oluşturur. Öyle ki “Hannahanna” taşıdığı, bizce tanıdık anneanne, haminne veya büyükanne unvanıyla “Tüm Tanrıların annesi” olarak bir koruyucu olduğu anlamını taşır. Hannahanna’ın kolladığı tanrıların bazılarının isimleri şöyledir: “Eştan = Güneş Tanrısı, Halmaşuit = Taht Tanrısı, Kait = Hububat Tanrısı, Katahha = Kraliçe, Katahzip/vuri = Büyü Tanrısı, Mezulla = Vuruşemu ile Fırtına Tanrısının Kızı, Nerih Kentinin Fırtına Tanrısı = Vuruşemu ile Fırtına Tanrısının Oğlu, Şivat = Gün Tanrısı, Taru = Fırtına Tanrısı, Vuruşema = Fırtına Tanrısının eşi, Zintuhi = Vuruşema ile Fırtına Tanrısının kız torunu, Zithariia = Koruyucu Tanrı.” Kaybolan tanrıları bulması ondan istenir. Hattiler inançlarını sözlü ayinlerle temsil eder ve aktarır.

TELİPİNU

Örneğin “Fırtına Tanrısının ilk çocuğu olan Telipinu tohum ekmek, tarlaları sürmek, sulamak, ürünü yetiştirmek ve hasat gibi eylemleri içine alan bir tarım tanrısıdır. Direk üzerine asılan bir koyun postunun, onun bolluk ve bereketi temsil ettiğini göster. Bu tanrının, Hitit antlaşma metinlerinde ‘yemin tanrıları’ arasında yer alması onun önemini gösterir. Kral II. Murşili, ülkede mevcut vebaya karşı bir duada ondan övgüyle söz eder ve der ki: ‘Sen Telipunu ulu bir tanrısın. Senin ismin isimler arasında uludur. Ve sen Tanrılar arasında ulusun.’ Ayrıca Hatti ülkesinde bu tanrı için altın, gümüş ve değerli taşlarla işlenmiş kaselerin olduğu belirtilir. Yine bu tanrı için ay (Ezen.itu), yıl (Ezen.mu-ti), kış (gimmant), ilkbahar (hameşhant) ve sonbahar (zenant) bayramları kutlanır. Efsanede Telpinu hiddetlenerek bozkırda kaybolur ve beraberinde bolluk ve bereketi de götürür. Bunun üzerine tanrıları, insanları ve hayvanları açlık tehdit eder. Kaybolduktan sonra Fırtına tanrısı onu Hannahanna’ya şikâyet eder (çünkü bu ülkede afada yol açacaktır). Ana Tanrıça Fırtına Tanrısı’nı Telipinu’yu bulmaya gönderir ama o bulamaz. Bunun üzerine (bir) ‘arıyı’ görevlendirir. Telepinu’nun el ve ayaklarını iğnesiyle sokmalı, gözleri ve ayaklarını balmumu ile temizlemelidir. Arı onun el ve ayaklarını sokup; gözlerini ve ayaklarının balmumu ile silip temizleyince bu duruma sinirlenen Telipinu, nehirlere büyük bir hasar verir, evleri ve pencerelerini de parçalar. Bu arada Kamruşepa kötülük ve kini yok etmek için büyü yapar. Böylece Telipinu evine bolluk ve bereketi yeniden getirerek, döner (2001, s.56).

TEŞUP

Kaybolan diğer bir tanrı da Göklerin Kralı ve Yeryüzünün Beyi olarak bilinen Fırtına Tanrısı Teşup’tur. Eşi Hepat’tır. Öfke, kızgınlık ve küskünlük içinde karanlık toprağa giden Fırtına Tanrısı, oğlu Telipinu’nun kaybolması ile de umudunu yitirir. Güneş Tanrısına şikâyette bulunarak, Hannahanna’dan oğlu Telipinu’yu bulmasını ister. Kendisi ise Arinna’nın Güneş Tanrısı ve Vuruntemu’nun yardımı ile geri getirilir. Hattice adı Taru'dur. Türkçe ile aynı dil yapısına sahip Akdeniz uygarlıklarının dili Luvice'de de bu ad Tarhunt'tur. Sonuçta, bütün doğa güçlerini temsil eden, Hattilerden devraldıkları ve Krallık veya Tanrıçalık mertebesi atfettikleri, fakat insan davranışlarına sahip olduklarını düşündükleri bin Tanrılı bir inançtır Hititlerinki. Bu mitoslar insanlara, tarım ve hayvancılıkla geçimlerini temin ederken, verim alabilmeleri için usulüne göre davranmaları, yoksa başlarına hangi büyük felaketlerin geleceği böyle anlatılır. Ama doğanın daima insan aklı ve gücünden üstün olduğu bilindiği için siyasal idarenin çaresiz kaldığı durumlarda da yine mitolojik öyküleri idareciler halkı yatıştırmak için mazeret olarak kullanır. İşte günümüzde yaşanan salgın felaketinin nedeninin de üstün gelen doğa olayı olduğuna dair çeşitli inanç ve düşünce yapılarına uygun açıklamaları ve açıklayanları vardır.

(1) Ord. Prof. Dr. Sedat Alp, 2005, Hitit Güneşi, TÜBİTAK Yayınları, Ankara
(2) Güngör Karauğuz, 2001, Hitit Mitolojisi, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya. Bu bilgiler Türkiye’deki kazılardan çıkan çivi yazılı tabletlerin okunduktan sonra yapılan yabancı yayınların G. Karauğuz tarafından Türkçeye çevrilmesiyle elde edilmiştir.
Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları