23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kaynaklar kamu gücüyle kalkınmaya aktarılacak

Recep Erçin

Recep Erçin

Site Yazarı

A+ A-

Bakan Albayrak'ın açıkladığı 2021-2023 yıllarını kapsayan YEP, kalkınmacı bir yaklaşıma sahip. YEP'te yer alan ve atılacağı taahhüt edilen adımlar Albayrak'ın ifadesiyle, kaynakların, cari dengeyi destekleyecek, kalkınma hedeflerine hizmet eden alanlara aktarılmasını içeriyor. Bunun için Varlık Fonu ve Yatırım Bankası sahada olacak

Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Berat Albayrak, 2021-2023 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı'nı açıkladı. Bu programla birlikte görüldü ki Türkiye, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023'te bir trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe erişemeyecek. YEP'e göre 2023'te 875 milyar dolarlık bir ekonomi olacağız. O da 2021'de yüzde 5.8, ve diğer iki yılda yüzde 5'lik büyümeler yakalarsak ve dolar kutu beklentiler dahilinde oluşursa. YEP'te bu yıl için yüzde 0.32lük bir büyüme öngörüldü. Anlaşılan, hükümet salgın etkilerine rağmen ekonomiyi büyütmekte kararlı. Elbette bu iyi senaryo. Kötü senaryoda bu yıl yüzde 1.3'lük küçülme, 2021'de de yüzde 3.7'lik büyüme öngörüldü.

İYİ SENARYODA BÜYÜYECEĞİZ

İyi senaryoda bu yıl için yüzde 13.8'lik işsizlik oranı beklentisi var. Halihazırda uzmanların yüzde 14'ün altında bir işsizlik beklemediğini belirtelim. Demek ki kısa çalışma ve ücretsiz izinler yani işten çıkarma yasağı konusundaki duruş bu yıl bozulmayacak. Aksi halde bu oranın tutması mümkün görünmüyor. Yıllar itibarıyla işsizliğin kademeli olarak 2023'te yüzde 10.9'a ineceği öngörülüyor. Gerçekçi bir yaklaşım. Ancak bu oranın oldukça yüksek olduğunu vurgulayalım. Bu yıl için yüzde 10.5'lik enflasyon beklentisi var. Kurdaki hareketi ve bunun fiyatlara yansımasını göz önüne aldığımızda oldukça iyimser bir enflasyon tahmini diyebiliriz. Piyasanın genel beklentisi ise bu yılı yüzde 12'lik enflasyon ile kapatacağımız yönünde. Yıla 6 TL'nin altında başlayan dolar kurunun şu günlerde 8 TL'ye doğru yol aldığından hareketle, kur etkilerinin ithalat ve enerji fiyatları üzerinden çarşı pazara yansıması son çeyrekte belirginleşecek. Şu haliyle bu yıl için yüzde 10.5'lik, büyümenin beklendiği 2021 için de yüzde 8'lik enflasyon oldukça iyimser. Bunar iyi senaryodaki büyüme ve işsizlik, kötü senaryodaki oranlar YEP sunumunda yer almadı.

Kaynaklar kamu gücüyle kalkınmaya aktarılacak - Resim: 1

MALİYEDE SIKILAŞMA YOK

Gelelim Türkiye için kısa vadede risk ve kırılganlık unsuru olan cari ve bütçe dengesine. YEP'te bu yıl için milli gelirin yüzde 4.9'u kadar bütçe açığı hedeflendi. Öngörüldü demiyoruz çünkü bütçe harcamaları hükümetin elinde olduğu için cari denge, işsizlik ve enflasyona nazaran bütçe açığı kontrol edilebilir bir unsur. 2021'de de 4.3'lük bir bütçe açığı beklentisi var. Açık 2022'de yüzde 3.9 ve 2023'te yüzde 3.5 olacak. Nedir? Kamu büyüme için kesenin ağzını açacak, ekonomiye daha fazla destek sağlayacak. Önümüzdeki dönemde maliye politikası anlamında bir sıkılaşma görmeyeceğiz. Bu açıklar da boşuna verilmeyecek. Elbette artan bir faiz gideri söz konusu ancak Albayrak'ın açıkladığı sunumda yer alan bütçe temelli bir dizi adım var ki onlar için bu açıklar verilecek denebilir. Cari dengede bu yıl milli gelirin yüzde 3.5'i kadar bir açık bekleniyor. Altın ithalatı ve salgın nedeniyle turizmdeki kayıp dışarıda bırakıldığında ise cari denge yüzde 1.7 fazla verirken, sadece turizmdeki geçici düşüşten arındırılan denge de yine yüzde 0.1 de olsa fazla şeklinde. Yani nedir? Türkiye bu yıl ittire kaktıra büyüse de geçici etkiler dışında mal ticareti dengesinde fazla verir hale gelecek. Bu da esasen Albayrak'ın önceki YEP'lerde söz verdiği cari dengede düzeltme sözünün bir işareti. Elbette manşet oran olan yüzde 3.5 halihazırdaki cari denge gidişatına bakınca iyimser bir oran. Ancak turizm tarafından damlamaya başlayan gelirler dikkate alınarak ve altın ithalatının kısılması öngörülerek bu oran hesaplanmış diyebiliriz.

DEVLETİN ROLÜ ARTACAK

Makro tahmin ve hedefler YEP'te bu şekilde yer buldu. Dünkü haberimizde de vurguladık. Önümüzdeki yıllarda büyüme için ek kaynağa ihtiyaç duyulacak. Bununla ilgili YEP'te somut bir unsura denk gelmedik. Ancak Albayrak'ın dolarizasyonu önleme ve TL bazlı finansal ürünlerin teşvik edilmesi vurguları bir politika tercihi ve yerli kaynaklara dayalı kalkınma anlayışı açısından son derece önem arz ediyor. Bu kapsamda YEP sunumunda dikkatimizi çeken politika ve tedbirler şöyle oldu:

  • Kamu maliyesi alanında; kamu yatırım ve harcamalarının etkinliğini artıracak programlar; Devlet Malzeme Ofisi’nin Merkezi Satın Alma Rolünün Genişletilmesi. Tek Hazine Hesabının Genişletilmesi.
  • Cari denge alanında; Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası'nın Yeni Odağı: İthal Edilen Mal ve Hizmetlerin Yerli Üretimini Destekleyen Yatırım Finansmanı Türkiye Kalkınma Fonu. Doğal Gaz, Petrol ve Altın Arama ve Çıkarılması.
  • Fiyat istikrarı alanında: Sözleşmeli Tarım ve Girdi Finansmanı ile Gıda Fiyatlarında İstikrar: TÜRKŞEKER Tarım, Tarım Kredi Kooperatifleri. Mal ve Hizmet Piyasalarında Rekabetin Artırılması ve Tüketicilerin Korunması: Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu. Kur Geçişkenliğini Azaltıcı Tedbirler: Yerlileştirme Programları ve TL Bazlı Alım Garantili Kontratlar.
  • Sürdürülebilir büyüme için: Finansman Kaynaklarının Kalkınmayı ve Cari Dengeyi Destekleyecek Alanlara Yönlendirilmesi: Eximbank, TKYB, KGF ve İVME Kredileri. Türkiye Varlık Fonu: Özel Sektör ve Doğrudan Yabancı Yatırımcı İş Birlikleri ve Sabit Sermaye Yatırımları.

KALKINMAYA ODAKLI HAMLELER

Albayrak'ın, Yeni Dengelenme, Yeni Normal, Yeni Ekonomi olarak üç sac ayağına oturttuğu ekonomi programında şüphesiz en kritik alan Yeni Ekonomi tarafıydı. Çünkü yukarıda sizlere aktardığımız bir dizi politika bu yeni anlayışın tezahürü olarak programda yer aldı. Bakan Albayrak, Yeni Ekonomi'nin yenilikçi, yüksek katma değerli, ihracata dayalı, insan odaklı ve kapsayıcı bir kalkınma modelini temsil ettiğini belirterek, yeniden dengelenmeyi sağlayarak, yeni normale uyum sağlayarak program döneminde ekonominin güçlendirileceğini ifade eden Albayrak, "Enflasyon ve cari dengedeki kırılganlıkları azaltacak, rekabet, teknoloji ve verimlilik odaklı 'stratejik reformları' hayata geçirmeye devam edeceğiz. Salgın sonrası küresel tedarik zincirinde ortaya çıkan aksamaları fırsata dönüştürerek ülkemizi üretim ve yatırımda küresel bir cazibe merkezi haline getirecek adımlar atacağız. Bu kapsamda yenilikçi, yüksek katma değerli, ihracata dayalı, insan odaklı ve kapsayıcı bir kalkınma modeli uygulayacağız" dedi. Kaynakları, cari dengeyi destekleyecek, kalkınma hedeflerine hizmet eden alanlara aktaracaklarını vurgulayan Albayrak, özellikle verimlilik ve rekabet gücünü artıracak, yüksek teknoloji ve dijital dönüşümü destekleyecek, girişimcilik ekosistemini iyileştirecek politika ve tedbirleri hızla hayata geçireceklerini de taahhüt etti.

'YATIRIMDA KAMU SÜRÜKLEYİCİ ROL ÜSTLENECEK'

Bakan Albayrak, yatırım konusunda kamunun rolünü ise şöyle tarif etti: "Salgın kaynaklı belirsizlik dönemi etkisi ile özel sektörün çekingen kalabileceği yatırımlarda kamunun sürükleyici rol üstlendiği bir dönem göreceğiz. Oranların ortaya koyduğu kamu harcamalarındaki artışı üretimi, verimliliği ve istihdamı destekleyecek belli alanlarda yapılacak sabit sermaye yatırımları ile sınırlı tutacağız. Bu kapsamda artış, demiryolu yatırımları, sulama projeleri, eğitim, Ar-Ge harcamaları, yeni OSB’lerin desteklenmesi ve üniversite araştırmalarında gerçekleşecek. Ayrıca, sürekli ve kalıcı gelir kaynakları ile vergi tahsilatında etkinliğin artırılmasını, ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasını, teşvik sisteminin verimliliğinin artırılmasını sağlayacak politikaları devreye alacağız."

DMO'NUN KRİTİK ROLÜ

Devlet Malzeme Ofisi'nin (DMO) merkezi satın almadaki rolünün genişletilmesiyle kaydedilecek ilerlemeye de değinen Albayrak, "Alımlar yüzde 30-40 daha ucuz oldu. Sağlık sektördeki sorun da bugün, yarın bitecek ve imzalar atılacak. Tahsilatlar, alacaklar, gelirler, giderler, sektörün yerlileştirmeyle birlikte dönüşümü DMO'nun görevlerinden bir tanesi olacak. Aynı enerjide yaptığımız yerlileştirme modelini sağlık alanında da DMO eliyle yerlileştirerek, hem tahsilat hem ucuzluk hem Ar-Ge'nin de Türkiye'ye bu manada dönüşümü ile müthiş bir dönüşüm hikayesini de bu alanda yaşayacağız. Bunun yanında tek hazine hesabının genişletilmesi gibi adımlarla hedeflerimizi destekleyecek adımları atacağız."

KURA DEĞİL ÜRETİME BAKIYOR

YEP toplantısı sonrası Dünya Gazetesi'nden Hakan Güldağ, Bakan Albayrak'a son ayların en yakıcı konusu olan döviz kurlarını sordu. Güldağ katıldığı TV programında, Albayrak'ın kendisine şu yanıtı verdiğini aktardı: "Kur benim için şu anda hiç önemli değil, hiç işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam. Bu kur meselesinde göreceksiniz en karlı biz çıkacağız. Artık kurun kontrolü bizm elimizde."

YEP'e baktığımızda uzmanların hesaplamalarına göre bu yıl için ortalama dolar kuru 6.91 TL olarak alınmış. Oysa şu günlerde yıllık ortalama kur seviyesi 6.72 TL düzeyinde. Buna göre ekonomi yönetimi kurda bir miktar daha yukarı gidiş bekliyor. Albayrak'ın sanayi ve üretim sağlam vurgusu ise rekabetçi kur politikasının bir işareti.

Öte yandan dün YEP'in açıklandığı saatlerde dolar kuru 7.85 TL ile yeni bir zirve gördü. Dolar kuru öğlen saatlerinde hızlı 7.80 TL'nin altına düşse de saat 14'e gelirken 7.78 TL olan kur 14.30 itibarıyla 7.82 TL düzeyinden işlem görüyordu. Bakan Albayrak, o tarafa bakmıyor olsa da TL'de dakikalar içerisinde yaşanan sert dalgalanmalar, finansal istikrar açısından sorun teşkil ediyor. Dolarizasyonu kırmak için TL'nin değerinde istikrar şart. Bunun için geçen günlerde bir dizi adım atıldı. Albayrak'ın son açıklamasından anladığımız kadarıyla ekonomi yönetimi, üretim ve ihracatın artmasıyla kur cephesinde kendinden bir dengelenmenin yaşanacağını öngörüyor.

ENFLASYON ŞİMDİDEN 1.6 PUAN YUKARI ÇEKİLDİ

Merkez Bankası yılın son enflasyon raporunu ekim ayı sonunda açıklayacak. Burada yıl sonu için nihai enflasyon tahmini yer alacak. Fakat dün açıklanan YEP'e göre, temmuzda açıklanan yüzde 8.5'lik son tahmine kıyasla enflasyon beklentisinde ilave 1.6 puanlık yukarı yönlü revizyon oldu. Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan bu konuya işaret ettiği bilgi notunda şunları aktardı: "Sonraki yıllar enflasyonda Türk lirasında değer kaybı ve pandemi ile oluşan artış itibarıyla yüzde 5'in altı hedefi açısından bir yıllık ötelemeyi göstermekte. 2021 hedefi yüzde 6’dan yüzde 8’e yükseltildi. 2022 enflasyon tahmini yüzde 6, 2023 enflasyon tahmini yüzde 4.9 olarak oluşturuldu."

Kaynaklar kamu gücüyle kalkınmaya aktarılacak - Resim: 2

Enver Erkan YEP'in geneline ilişkin ise şu yorumu yaptı: "Tahminlerin gerçekçi temeller üzerine oturtulması, belirsizlikler için alternatif senaryo oluşturulması, geniş dönemde yapısal dönüşüm vurgusu YEP açısından öne çıkan ayrıntılardır. Salgın halen ekonomi açısından önemli bir belirsizlik unsuru olmakla beraber, ikinci / üçüncü dalgalar şok etkisinin biraz daha hafif kalacağı, ekonomik hayatın daha yumuşak adaptasyon geçirebileceği bir zemine oturtulmaya çalışılacaktır. Bu yüzden yerel ekonomi veya küresel ekonomi bazında topyekün kapanma etkisi beklenmemektedir. Ekonomide yapısal dönüşüm açısından dolarizasyon etkisinin azaltılması, bu yüzden de ithalat talebinin azaltılması, bunun için ithal ikamesinin yapılması ve ithal girdi bağımlılığının azaltılması bir gereklilik olarak öne çıkıyor. Türkiye’de ekonomik dengeler üzerindeki etkiler zincirleme bir şekilde veya dolaylı şekilde gerçekleşiyor; mesela Türk lirasının zayıflaması direkt olarak ihracat artışına neden olmadığı gibi ithalat maliyetinin artmasına, talep daralmasına, girdi ithalatındaki azalmaya bağlı olarak üretimde daralmaya ya da maliyetlerde yarattığı etkiyle yüksek enflasyona neden oluyor. Yüksek teknolojiye geçiş, küresel pazarlardaki rekabetçilik ve net ihracatçı konumuna geçiş bizim yapısal dönüşümümüzde en önemli yeri tutuyor ve bu konuda geniş vadede net politikaların uygulanmasına ihtiyaç olduğu görülüyor."