29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kemer sıkmayız demek solculuk mu?

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

Yunanistan’da geçen Pazar yapılan referandum sonunda Yunanlıların yüzde 60’ından fazlası AB’ne “Ben çok katı reçetelere uymam. Beni cendereye sokamazsın” dedi ve bu tavır demokrasinin zaferi ilan edildi. Alacaklı ülkelerin ve kreditörlerin baskı ve taleplerine karşı bir demokratik direniş olarak ortaya kondu. Daha da ileri gidilerek Avrupa’nın çözümsüzlüğü bilinçli yaratarak Yunanistan’da bir sol iktidar istenmiyor, sonucuna kadar vardırıldı. Yunan Başbakanı Çipras da bu referandumdan güç alarak sert söylemlerine devam etti.

BORÇLUYSAM BORÇLU
Bu durum şuna benziyor. Bir işadamına banka yatırım yapsın, işlerini geliştirsin diye kredi veriyor. İşadamı bu krediyi alıyor. İyi kullanmıyor. İyi kullanmadığı gibi kendi parasıymış gibi zevk ve sefaya harcıyor. Kredi vadeleri geldiğinde ne faizi ödüyor ne anaparayı. Banka faizi ödeyin de anaparayı yapılandıralım, diyor. Borçlu buna da duyarsız kalıyor. Sonra banka icra takiplerine başlayınca işadamı alacaklı edasıyla bankaya tavır koyuyor. Borcu ödememek için mal kaçırıyor. Sonunda iflas ertelemesine gidiyor. Ve iflas ertelemesi kararını verecek hakime şunu söylüyor: “Efendim bu banka var ya bu banka; beni bitirecek. Bir sürü insan bu işyerinden ekmek yiyor. Banka bizi çok zorluyor. Lütfen beni hukuki korumaya alın.”

SEN KEYiF YAP AMA BEN!
Şimdi bu etik mi, ticari mi, masum bir tavır mı? İşte Yunanistan’ın durumu da aynen böyle. Yunanistan aldığı borçları ülke kalkınmasının finansmanında kullanmadı. Bazı kesimlerin zenginleşmesine veya zenginliklerini artırmasına meydan verildi. Yunan halkı gece yarılarına kadar başkasının parasıyla eğlendi ve gündüzleri siesta yaptı. 
Şimdi de kemer sıkmam, borcumu sil, beni zorlama, bana yeniden zevki sefamız için kredi ver, de. Bu, krediyi veren halkların emeğine saygısızlık. Yunanistan’ın kullandığı kredilerin kaynağı için deliler gibi çalışan insanlara yazık.
Burada Yunan halkının şımarıkça tüketim alışkanlığının faturasını diğer ülke vatandaşları çekecek. Ama Yunanistan sıkıntıya katlanmayacak. Bunu sağlamak için de sol bir anlayışın mahkûm edildiği tezi ile savunma yapacaksınız. Bu,sol düşünce sistemine de zarar vereceği gibi ayıp da. Sol düşünce emeği kutsallaştırırken emeğin yarattığı ürününün çarçur edilmesini benimsemez.
Burada AB’nin Yunanistan’ı aşırı zorladığından söz edilebilir. Yunanistan’a bir ders vermek için biraz tavizsiz davrandığı taleplerinin iktisadi ve gerçekçi olmadığı söylenebilir. Ama bu durum, AB borcu silsin, çok uzun konsolidasyon yapsın, üstüne para da versin, demenin gerekçesi olamaz.

BİZ DERS ALIYOR MUYUZ?
Bütün bunlar bize ders olmalı. Bizim de Yunanistan’dan pek farkımız yok. Dünyada akıllı telefon kullanımda birinciyiz ama icatlarda sonlardayız. Eğlence mekânlarımız her an tıka basa dolu. Bizi yönetenler dahil, sanki lale devrini yaşıyoruz. Yolsuzluklar, rantçılık, kayırmacılık sınırları zorluyor. Aldığımız kredileri akıllıca kullanmadık ve kullanmıyoruz. Bu borçlar kalkınmanın finansmanı olarak değil gereksiz tüketimin çılgınlığının finansmanında kullanıldı. Ve şu anda ekonomimizin içinde bulunduğu durum ciddi bir hastalık halini işaret ediyor. Krizin olduğunu kabul etmemiz için bizlerin de ATM’lerden 100 TL’den fazla çekemez duruma gelmemiz mi gerekiyor? Hayır, bugün ekonomimizde ciddi bir kriz var. Reel sektörde kanama devam ediyor. Ödemelerde ciddi aksamalar ve vadelerde uzama söz konusu. Satışlar düşmüş ve kârlılık azalmış durumda. İhracat pazarlarında ciddi bir daralma var. Firmalar birçok ticari kararı önünü göremediğinden erteliyor.
Bütün bunlar dünyamızda ve ülkemizde olurken eskici dükkânına dönmüş siyaset sahnesinin yeteneksiz ve vizyonsuz oyuncuları çok kötü oyunlar oynuyorlar. Senaryo berbat. Oyuncular vasat. Unutmyalım! Biz Yunanistan’ın durumuna düşersek Yunanistan’a açı reçete vererek zorlayan ülkeler bize çok acı reçeteler verirler ve içinde de “borcunu toprakla öde. Burada benim taşeronum ol. Bu cephede senin vatandaşların ön cephede savaşsın” talepleri olur. Üstelik onları şikâyet edecek ne Zeus’umuz, ne mecalimiz, ne de dostumuz var.