Kılıçdaroğlu'nun gizli gündemi!

CHP kurultayı bitti. Akıllarda, Kılıçdaroğlu'nun kimlik beyanı, "Ben Dersimli Kemal" sözleri kaldı. Kurultay'ın ikinci günü Parti Meclisi seçimi yapıldı. Kılıçdaroğlu yine risk(!) aldı. Parti Meclisi'ne öyle isimler önerdi ki "Bu kadarına da pes" dedirtti.

Mehmet Bekaroğlu. Atatürk'e "kefere" diye hakaret eden adam. Ama "açılımcı." "Ana dilde eğitim" istiyor. "Çok tepki var Parti Meclisi'ne aday gösteremez" diyenler yanıldı. Atatürk'e saldırması, "ana dilde eğitim" istemesi lehine işledi.

'CİNSİYET KOTASI' GÜVENCESİ

Çizik yemesin diye "hile" bile yapıldı. Kotayı koyanların rüyalarında görseler bile inanmayacakları bir yöntem bulundu. Bekâroğlu, "Bilim, Yönetim, Kültür Platformu"nda "cinsiyet kotasından" garantiye alındı.

Bu durum kulislerde çok konuşuldu! "Bu nasıl bir kota? Ne kotası?" dendi durdu.

Diğer bir aday da Murat Özçelik. Onun özelliği de aynı. "Açılım"ın ilk mimarlarından. AKP'nin gözdelerindendi. Türkiye'den çok ABD'ye yakınlığı ile tanınır. Üstelik de operasyonel ekibe. Irak Özel Temsilciliği'nde ve Bağdat Büyükelçiliği'nde Bağdat'tan çok Erbil'le çalıştı.

Kazanamadı, çizik yedi. Ama önemli değil. Onun CHP Parti Meclisi listesine bizzat Kılıçdaroğlu tarafından konulmuş olması anlamlı!

NEDEN?

Ekmeleddin İhsanoğlu için de, Bekaroğlu için de, Özçelik için de aynı soru geçerli. Kılıçdaroğlu bunları fazla tanımaz. Yakın çevresinin görüşü de bu! Peki Kılıçdaroğlu bu kişiler için neden bu kadar risk alıyor?

"Neden?" sorusunu soracak konu çok.

Neden "açılım"la ilgili tavrını "kurultay kararıymış" havasına sokma gayretine girdi? Neden "Ben Dersimli Kemal" diyerek kimlik beyanında bulunma ihtiyacı duydu. Bir dayatma ile mi karşı karşıya, yoksa Kılıçdaroğlu'nun "gizli bir gündemi" mi var?

Ne dersiniz, hangisi?

CHP'DE KURULTAY NEYİ ÇÖZDÜ?

Önceki gün Parti Meclis için oylar verilirken delegelerle sohbet ettim. Dün sonuçlar alındıktan sonra da çok sayıda CHP'li ile görüştüm. Kılıçdaroğlu'na oy verenlerle de oy vermeyenlerle de düşüncelerimizi paylaştık. Kafalar karışık. Hem de çok karışık.

"Kurultay CHP'de neyi çözdü?" sorusuna yanıt yok. "Şunu çözdü" diyen çıkmadı. Milletvekilleri 2015 seçimlerinde pastanın küçüleceğinden emin. O nedenle şimdiden kara kara düşünüyorlar.

UMUTSUZLUK KONGRESİ

"Delegeler illerine umutla değil, umutsuzlukla dönüyorlar." Bu cümle muhaliflere ait değil. Kılıçdaroğlu'na destek veren Akdeniz bölgesinden bir milletvekiline ait. "Ben durum tespiti yapıyorum. Önlem alamazsak gideriz" diyor.

Herkes durumun farkında. "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete" havası var.

Parti Meclisi'ne seçilen üyelerin aldığı oylar da bunun göstergesi. Bin 218 kurultay delegesi bulunuyor. Ama ortalama alınan oy 400 civarında. Yani delegenin üçte biri düzeyinde. Bu bile "umutların tükendiğinin" göstergesi.

Bu rakam geçen kongrelerde ortalama delege sayısının yarısından fazlaydı.

BUNDAN SONRA NE OLUR?

Peki bundan sonra ne olur? Kurultayda edindiğim intiba şu:

"Önümüzdeki günlerde CHP toplumun gündeminden düşecek. CHP'de kim ne demiş kimsenin umurunda olmayacak. Bazı çevreler CHP'yi özellikle büyütmeye çalışsa da büyümeyecek. CHP, HDP ile işbirliği için gündemde tutulmaya çalışılsa da sonuç değişmeyecek. 'CHP HDP ile büyür' propagandası öne çıkarılsa da fark etmeyecek. CHP küçülecek!"

Bunlar benim gözlemim. Doğru mu yanlış mı 2015'te göreceğiz. Şunun şurasında ne kaldı ki! Takke düşecek, kel görünecek.

"Ya Türkiye" mi dediniz? CHP'de Türkiye kimin umurunda ki!