26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kimse bu saatten sonra Türkiye ve ABD dostluğu beklemesin

Kimse bu saatten sonra Türkiye ve ABD dostluğu beklemesin
A+ A-

Berk ÖZER
Usmer Dış Politika Sorumlusu

Ordumuz Afrin’i kuşatmak üzeredir. Mayıs ayı içinde, Zeytin Dalı Harekâtı’nın başarı ile sonuçlanacağı görülmektedir. Mayıs ayından sonra, daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, Batı Asya'daki dostlarımızla kavuşacağımız; Münbiç'e, Fırat'ın doğusuna ve Irak sınırına kadar gidecek olan harekâtlar planlanmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri sahada, başarıdan başarıya koşarken, maalesef içeride kamuoyunun kafası hâlâ karışıktır. Özellikle Dışişleri Bakanı'nın “ABD ile Münbiç ve Fırat'ın doğusu konusunda mutabık kaldık” açıklamasından sonra; Atlantik sevicilerde, bir kıpırtı hali boy gösterdi. Tabi ki söylenen her söz, ifade edilen her cümle önemlidir ancak olayları incelemeden, olguları değerlendirmeden yapılan her türlü yorum, sığ ve yanıltıcı kalmaktadır. Dışişleri Bakanı’nın söylediği söz, çok net bir şekilde ABD’nin, PYD'yi Münbiç'ten çıkarmaya hazırlandığının en açık kanıtıdır. Yapılan ve yapılacak olan açıklamaları değerlendirebilmek için, Batı Asya'daki gerçeklikleri görmemiz gerekmektedir. 15 Temmuz’da Türkiye'de yaşanan, sadece bir darbe girişimi değildi; aynı zamanda Atlantik ve Avrasya güçlerinin savaşıydı. 15 Temmuz’dan önce, Türkiye’de paralel ihanet şebekesi, FETÖ hakimiyeti vardı; ABD ‘de ise küreselcilerin egemenliği vardı. FETÖ teröristleri, 15 Temmuz hain kalkışmasının ardından, devlet kademelerinden hızla temizlendi ve çok kısa bir süre sonra, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, Fırat Kalkanı Harekâtı'nı gerçekleştirdi. Gelinen noktada, FETÖ ile mücadele zaman zaman (özellikle iş insanları seviyesinde) sekteye uğrasa da, kararlılıkla devam etmekte ve devletimiz güçlenmektedir. ABD ’de ise, Kasım 2016'da yapılan seçimler ile birlikte ulusalcılar, küreselcilerin karşısında ciddi bir güç elde etmişlerdir. ABD içinde küreselciler, o kadar zor duruma düşmüşlerdir ki, bir önceki başkan Obama’ya televizyon dizisi yaptırarak; yumuşak güç kullanma ve Amerikan halkını etkilemenin peşine düşmüşleridir.

Türkiye ile ABD arasındaki ilişkinin, yeniden dizayn edilmesi gerektiğini ifade etmiştik. Türk Devleti, bu ilişkinin yeniden dizayn edileceğini açıkladı. Artık net olarak şu gerçekliğin adını koymanın zamanı gelmiştir: Türkiye ile ABD stratejik müttefik, ortak ya da NATO müttefiki değildir! Türkiye ile ABD, uluslararası ilişkilerin gerektirdiği şekilde, görüş alışverişlerinde bulunan iki ülkedir. Bu konuya sadece Türk tarafından değil, Amerikan tarafından bakıldığında da, bu şekilde olduğu görülmektedir. ABD eski başkanı Reagan’ın danışmanı “Müttefik değiliz. Washington fanteziyi bıraksın. Farklılıklar her gün derinleşiyor. Amerikan değerlerini ve çıkarlarını feda etmek yerine, Washington fantezileri bırakıp; Erdoğan’la daha gerçekçi ilişki kurmalıdır.” şeklinde açıklamalarda bulundu ve Ankara ile Washington ’ın yollarını ayırması gerektiğini savundu. Amerikan siyasetinin yeni hâkimleri, Türkiye ile hiçbir şekilde çalışmak istemediklerini belirtip; Türkiye'ye karşı mesafe koyuyorlar. Küreselci kanat ise, Türkiye ile ilişkileri devam ettirmek istiyor. Ancak 90'ların sonunda İsrail Başbakanı Netenyahu'nun dış politika danışmanlığını yapan Caroline Glick'in yapmış olduğu açıklamalardaki gibi şartları var: “Büyük Ortadoğu Projesi devam etsin, Türkiye PYD'yi, Barzanistan'ı ve bölünmeyi kabul etsin, İran ile savaşsın, İsrail’in politikalarını ve güvenliğini savunsun.” Bu açıklamalardan da görüldüğü üzere Türkiye ile ABD ‘nin dost ve müttefik olabilmesi için, Türkiye ‘nin bölünmesi ve parçalanması gerekmektedir.

Çok kutuplu düzenin fiilen başladığı bu dönemde Avrasya yolculuğuna çıkan, Astana’da ve Soçi'de buluşan Türkiye, Rusya ve İran’ın bir kutup oluşturduğunu, daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik. Türkiye, Rusya ve İran oluşturdukları kutbun içerisine Irak, Suriye, Lübnan ve Azerbaycan'ı da katarak; Batı Asya İttifakı'nı oluşturma yolunda ilerlemek istiyorlar. Bunu Cumhurbaşkanı'nın Fırat’ın doğusuna ve Irak'ın kuzeyine yapılacak olan operasyon açıklamalarında da bir kez daha gördük. 2030 yılında dünya resmen çok kutuplu düzene geçtiğinde, dört kutup oluşacaktır. Bu kutuplardan birisi de, Avrasyalaşma sürecini tamamlamış, sınır güvenliklerini korumuş, Yeni Asya Çağı'nı yaşayan Batı Asya İttifakı olacaktır. Dışarıda yapılan askeri harekâtlardan dolayı içeride FETÖ ile mücadelede yaşanan bazı aksaklıkları ve en ufak Türkiye ile ABD arasındaki yakınlaşmayı bile, özellikle büyüten kesimler, aslında Türkiye'nin stratejik müttefikleri Rusya'dan ve İran’dan kopmasını, yeniden yüzünü Atlantik cephesine dönmesini ve yalnızlaşmasını istiyorlar. Eğer Türkiye, Avrasya’daki dostlarından vazgeçer ise yalnız kalır. Çok kutuplu, ittifaklarla büyümenin önünün açıldığı Yeni Asya Çağı'nda yalnız kalmak, bölünmek ve parçalanmak demektir. Parçalanan bir ülkeyi, kimse yönetemez. Türkiye'nin Avrasya ’da, Batı Asya İttifakı içerisinde olduğu gerçekliği ortadadır. Kimse bu saatten sonra, Türkiye ve ABD dostluğu beklemesin. Türkiye'nin ve Batı Asya ülkelerinin, bölünmesini beklemesin. Türkiye'nin dostları, sahada bellidir. Türk Devleti ve Türk Milleti, tercihini çoktan yapmıştır. Bu tercihin karşısında ittifak kuranları, Türkiye'nin dinamikleri kaldırmaz!

Son Dakika Haberleri