19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Kıran Resimleri' sahnede

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Türk edebiyatında atılmış en güçlü çığlıklardan biridir İnci Aral’ın “Kıran Resimleri” adlı kitabı. Halen yankılanan, geçen onca yıla rağmen küllenmemiş, dağlanmamış acı feryadı, her satırı vicdanları sarsıcı biçimde dokuyarak sayfalara dökmüştür usta yazar.

1984’te Kaynak Y.’nın Nevzat Üstün Öykü Ödülü kazanan ilk basımından sonra değişik yayınevlerinde gördüğümüz, 2012 ve 2014’te Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından iki basımı gerçekleştirilen ve şu günlerde üçüncü basımı yapılacak olan “Kıran Resimleri”, 1978 yılı Aralık ayında yaşanan Maraş katliamına götürür okuru. Bir haftalık süreçte adım adım geliştirilen provokasyona, dokuz ayrı karakterin gözünden tanıklık ederiz. Hedef, kentteki Alevi mahalleleri ve solculardır. Şerife, Elif, Selver, Saliha, Zeycan, Özdemir, Sultan, Ökkeş ve Güher, kudurtulmuş katillerin saldırısını, öncesi ve sonrasıyla aktarırlar.

Katliamdan bir yıl sonra Maraş’a giden ve şehri terk edip köylere sığınan tanıklarla görüşen Aral, “herkesin farklı ama aslında aynı hikâyesini”, çok çok ağır, taşınması zor 112 sayfaya sığdırmıştır. Okurken bile zorlanılan anlar, hamasete, duygu sömürüsüne başvurulmadan kazınır zihnimize.

'OLMAYACAK ŞEYLER OLACAK'

“Kıran Resimleri”, şimdi Emrah Eren’in yönetmenliğinde Bakırköy Belediye Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. 31 Ekim Pazartesi gecesi düzenlenen galada salon hıncahınç doluydu. Ali Kil, Cihan İnan Bekâr, Damla Karaelmas, Defne Şener Günay, Didem Germen, Faruk Üstün, Fidan Tek Koşar, Gözde Ayar, Muhammet Çakır ve Sonya Dicle Akbaş’ın rol aldığı oyunun etkileyici dekor çalışmasını Barış Dinçel yapmış. Müzikler Ayşe Tütüncü ve Çağlayan Çetin’in imzasını taşıyor. Kostümler Sadık Kızılağaç, ışık düzenlemesi Yakup Çartık’a ait.

Emrah Eren, yapıttaki, “Havasız şeyler olacak bugün... Düşümde gördüm... Olmayacak şeyler olacak... Ah, bir derin kuyuya girmişiz tutunacak elimiz kolumuz yoktur” duygusunu başarıyla aktarmış sahneye. Bunda, tek tek alkışlanması gereken oyuncuların da büyük payı var kuşkusuz.

Ahmet Haluk Ünal, 2010’da çektiği “Saklı Hayatlar” filmiyle, Maraş’takine çok benzer biçimde 1980’de Çorum’da yaşanan katliamı anlatmış ve sinema tarihimizdeki önemli bir boşluğu doldurmuştu. “Kıran Resimleri”nin aynı görevi tiyatro sahnesi açısından yerine getirdiği söylenebilir. Oyun, Maraş’ın kurbanlarından ve yakınlarından, Zeycan’dan, Saliha’dan, İnci Aral’ın öykülerinden yükselen çığlığın yalnızca bugüne değil geleceğe de taşınmasına aracılık ediyor.

Düşebileceğim tek olumsuz not, oyunun dramatik yapısının dayandığı tarihi gerçeklerle ilgili “bilgilendirmeye” dair olacak... 12 Eylül öncesini iyi bilen yaşlı-orta yaşlı kuşak açısından pek sorun olmayacağı açık ama o günlerde henüz doğmamış genç seyirciler düşünülerek, Maraş’ta ne olup bittiğine dair özet ön bilgilendirme yapılabilir, dış ses bu yönelimle devreye girebilir, sahnenin olanakları bu açıdan da kullanılabilirdi sanırım.

Yine de Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nu ve oyuna emeği geçen herkesi, bu saygın ve cesur çalışmadan ötürü kutlamak, teşekkür etmek boynumuzun borcu.

ALTTA KALANIN...

Türkiye, net ifadesiyle, altta kalanın canının çıkacağı bir döneme girdi. Hani derler ya, “büyük resme bakın” diye; sonunda ya ABD’nin ve PKK, FETÖ, dinci gericiler, neoliberaller gibi işbirlikçilerinin ya da Türkiye’nin kazanacağı, bugünkü tavırların da bu saflaşmaya göre belirlendiği bir dönem bu. Ya Türkiye, Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye gibi olacak ya da ABD defolup gidecek, “Yankigohome!” tüm bölgede hayata geçecek.

Fakat elimizi vicdanımıza koyalım, eğri oturup doğru konuşalım; Yön Radyo’nun yayınının durdurulması, Evrensel Kültür dergisinin kapatılması, Cumhuriyet Kitap’ın yayın yönetmeni Turhan Günay’ın gözaltına alınması gibi saçmalıklara eyvallah diyecek halimiz de yok hiç kuşkusuz.