Köprü Soygunu

Yeni hükümetin övünerek açıkladığına göre, bütçe Ocak-Mayıs döneminde 9 milyar lira fazla vermiş.
Bunun anlamı şu: Bu hükümet, bizlerden, planlamış olduğundan tam 3 milyar dolar daha fazla para toplamış.
Yani ey vatandaş! Seni beni, doğrudan vergi, dolaylı vergi (tekel, akaryakıt vb...) gibi adlar altında çok daha fazla soymuş.
Maliye Bakanı, bunu da bütçe başarısı diye kutluyor. Kazıklanan vatandaş da kendisinin soyulmasına aferin çekiyor. Verdiği oylarla, “Soy beni, daha çok soy!”diyor.

DELİ DUMRUL’U ARATIYORLAR
Bu ölçüsüzlüğün son örneğini de alkışlar kopartarak ilan ettiler: Başbakan Binali Yıldırım,30 Haziran’da açacakları Osmangazi Köprüsügeçiş ücretini 36 dolar artı KDV olarak duyurdu. Yani oradaki 5 dakikalık yolculuğun ücreti 120 liradan daha fazla olacak...
Şu an otomobille Boğaz köprülerinden bir buçuk dolar gibi bir fiyata geçiyoruz.
Peki Körfez köprüsü nasıl 40 dolar oluyor?
Yok dünyada böyle bir fiyat, yoook!
Hatırlayın: Dede Korkut Hikâyeleri’nde bir Deli Dumrulvardır. Kuru bir çay üstüne köprü yaptırır. Geçenden 1 akça, geçmeyenden 2 akça alır.
Yeni hükümet, Deli Dumrul’dan daha beter. “Eliniz mahkum, vereceksiniz! Bizim müteahhitler de kısa zamanda çok zengin olacak!” diyorlar.
Cumhurbaşkanı’nı ve Başbakanı insaflı olmaya, vatandaşın yanında yer almaya davet ediyorum:
O köprüden geçişin faturası, 10 doları aşmamalıdır.
***
Tövbe, tövbe!
Hükümet üyeleri dolar dolar diyerek bizi bile dolarcı yaptı...
Sayın Başbakan’a soruyorum: Burası Amerika mıdır ki köprü ücretini dolar üstünden hesaplıyorsunuz?
Kendi paranızı adam yerine koymamak da ne oluyor?
Bu mudur millilik?
Lütfen bayram gelmeden, Körfez köprü ücretini otomobiller için KDV dahil 30 lira olarak açıklayın...
Biz de bunu müjde olarak duyuralım...

TARİHİN CİNCİ HOCASI
TRT’de ve Haber Türk’te özellikle bayan programcıların gözdesi olan bir isim var: Ahmet Şimşirgil... Almış bir yerlerden prof.’luk rütbesini; Osmanlı tarihi konusunda ahkâm kesiyor. Türk düşmanı dönme-devşirme Osmanlı sistemini aklayıp paklamaktan başka bir işi yok. O kadar şartlanmış bir tip. En vahşi devletlerde bile görülmeyen kardeşin kardeşi öldürtmesini bile bugün övecek kadar fanatik bir zihniyete sahip...
Bu efendi, Avrupa Şampiyonası’nda mücadele eden futbolcularımızın oruç tutmamasını isteyen Teknik Direktör Fatih Terim’e çok bilen adam havalarında sallamış: “Onların başlarındaki de orucunuzu sizin yerinize ben tutarım diyen bir antrenör. Neyin ne olduğunu bilmeyen insanlar olmayacak kardeşim bileceksin.”
Oruç mücahidi sözde Osmanlı tarihçisine soruyorum: Osmanlı ordusu ne zaman Ramazan ayında sefere çıktı?
Cevabını vereyim: Osmanlı sultanları, çok mecbur kalınmadıkça Ramazan ayında sefere çıkmamışlardır.
Bunu bile bilmeyen birisi, profesör değil olsa olsa Osmanlı’daki “Beşik Uleması”olur.
O futbolcular Avrupa’dan elendilerse, birinci sebebi oruçlu olmalarıdır. Görmediniz mi oruç tutmayanlar tazı gibi koşarken bizimkiler yürüyor gibiydiler...
Yani oruç onları korumadı...
***
Bu Hazret-i Şimşirgil,Lalegül TV’de program da yapıyormuş.
Yeni Cinci Hocalarımızdan birisi olan Şalvarlı Ahmet Hoca’nın kanalında...
Hiç şaşırmadım... Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş...
Fatih Terim, futbolcuların diri kalmaları için “Onların yerine biz oruç tutarız”deyince bu Şalvarlı, “Dini don lastiğine çevirdiler. Ya, sen antrenörlüğünü yap be adam!”diyerek tepki göstermişti.
Her konuya maydanoz olan bu zat, eğer bu ülkede kendi istediği gibi şeriat olsa idi; 80 kırbaca mahkum edilirdi. Sebebini kendisi çok iyi bilir...
Şaştığım konu şudur: Bu türleri, bu cumhuriyet nerelerde, nasıl yetiştirdi? Bunlar ne oldu da bu millete akıl verir hale geldiler?

BEKTAŞİ ÇARPSIN SENİ
Gericiliğin, küfrün, nefretin yayın üssü haline getirilen TRT’de birisi şöyle demiş: Kadınların arkasından bakmak normal, ancak Bektaşi gibi bakmamak gerek.”
Ey yobazcık! Bektaşi,Anadolu’yu Türk’e yurt yapan Hacı Bektaş-ı Veli’nin yolundan giden insan demektir. Onlar, bir kadının arkasından bakınca, ona, “Anam, bacım, evladım!”diye bakar.
Bektaşi, bir kadına eksik etek gözüyle bakmaz, onu kuluçka makinesi gibi kullanmaz. Kendisinin eşi ve eşiti olarak görür. Kadına, “Evimin tahtı, başımın bahtı!”der.
TRT gibi bir Cumhuriyet kuruluşuna yerleşmiş olan virüs! Sen ise kadına tecavüz etmek için bakarsın. Hatta livatayı düşünürsün.
Sizin Ensarcılar ile Bektaşileri karıştırma sakın...
Kadınların arkasından Ensarcı gibi değil de Bektaşi gibi bakabilseydin; beynin böyle iğrenç fikirlerle dolmaz, ruhun böyle kararmazdı...

GÜLE GÜLE ÖZTÜRK HOCA
“Ölen hayvandürür, âşıklar ölmez”/ Yunus Emre
Yaşar Nuri Öztürk, Orta Çağ karanlığına iteklenmek istenilen ülkemizde, bilimin ışığı olarak parladı durdu. Onun geçen gün Hakk’a yürüdüğünü öğrenince, gözümün önünde İslam dünyasının haritası canlandı. O harita biraz daha kararmış gibi geldi bana...
Büyük Müslüman ve gerçek bir Atatürkçü olan Öztürkhocaya, gerici takımı demediğini bırakmadı. Ama o bu dünyaya derin izler bırakarak ayrıldı aramızdan. Cennet-i Âlâ’da baş köşede oturduğunu biliyorum.
Güle güle Yaşar Nuri kardeşim...Yaktığın ışığı hiçbir yobaz rüzgârı söndüremeyecektir...
Yobazlar sevinmeyin! Ölen sizin gibilerdir; Hak ve halk âşıkları asla ölmezler... Bakın bizlerin kalbinde ve beyninde capcanlı yaşıyor o...