29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Brütüs insan mıdır, gaflet mi?.

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

Devletin ve siyasetin büyüttüğü Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz kalkışması sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast girişimine katılan 47 sanık hakkında Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede ilginç ve çok ürkütücü bilgiler var...

Örneğin FETÖ’cü oldukları tespit edilen Cumhurbaşkanının dört yaverinden biri olan Ali Yazıcı’nın Brütüs’e rahmet okutan faaliyetleri gözler önüne serilmiş ki, doğrusu “büyük” bir devletin kendini koruyamaması açısından çok sarsıcı!..

Erdoğan’ı yıllarca gölge gibi izleyen, cumhurbaşkanının en yakın mesai arkadaşı olan Yazıcı’nın, 15 Temmuz gece yarısı otomobille Çiğli 2. Ana Jet Üssü’ne geldiğine dikkat çekilen iddianamede, FETÖ suikastçılarına kimin, nasıl “pusula” olduğuna da kanıtlarıyla vurgu yapılıyor...

İddianameye göre, şüpheli Yazıcı’nın 15 Temmuz’da gün boyunca Erdoğan’ın Marmaris’te “nerede” tatil yaptığını öğrenmeye çalıştığı ve sonunda Grand Yazıcı Turban Otel’de kaldığı bilgisine ulaştığına dikkat çekilmiş...

Yani Erdoğan’a en yakın duran ismin, cumhurbaşkanına suikast girişiminin adeta kilit ismi olduğu da vurgulanmış...

Bu ülkede, Brütüslerin sinsice ve pervasızca sipere yattıkları zirveleri görünce çok şaşırıyor insan...

Bir de, FETÖ’cüler hedeflerine ulaşma çabalarında ve nihai hedef için en kritik noktalara sızmak konusunda ne kadar da sabırlıymış değil mi?.. Devlete ve tepedeki iktidara gölge ancak böyle olunabilirdi!..

GÖLGEDEKİ PUSULA!..

FETÖ-suikast iddianamesini okuyunca, Fethullahçıların “Brütüs” yetiştirmekte ne kadar maharetli oldukları ve bunları devletin gölgesine yerleştirmek konusunda nasıl da hiçbir engelle karşılaşmadıkları bir kez daha anlaşıyor...

Ancak ortada anlaşılmayan ve üzerinde durulması gereken çok yaşamsal bir mesele var ki, bu durum çevremizi saran ateş çemberine rağmen, ülkenin içte ve dışta ne kadar savunmasız ve sahipsiz olduğunu da sorgulatıyor...

Çünkü ülkenin cumhurbaşkanının ardındaki yaverlerin bile “terörist” olduğu ortaya çıkınca, devletin geleceği ve ülkenin varlığını ilgilendiren “gizli”lik meselesinin de adeta incecik bir ipliğe bağlı olduğu anlaşılıyor...

O halde merak ediyoruz; devlet açısından “asıl tehlike” bir yaverin suikast için hedefin yerini belirlemeye çalışması mıdır yoksa o yaverin Brütüs olduğunun nasıl olmuşsa yıllarca anlaşılamaması mı?..

Söyler misiniz; Yaver efendilerin hem de, “Fuat Avni” adlı FETÖ’cü Twitter fenomeninin bir numaralı haber kaynağı olduğu yolunda sosyal medyada bile kuşkular ima edilirken, bir dinci terör örgütünün elamanları cumhurbaşkanlığı makamında gölge yapılırken, devlet yıllar boyunca nasıl uyudu ve gaflet uçurumunun kıyısında nasıl durabildi acaba?..

KABLOSU KESİLEN DEVLET!

Suikastçılara haber sızdıran yaverin yıllarca, sinsi bir konumda, devletin tepesini izleyebildiği ve fark edilemediği ortaya çıkınca, “maşallah devletimizin istihbaratı bir güzel çalışıyor” demekten de alamıyoruz kendimizi!!!

Yani desenize; içte böylesine vahim sızmalar varken, dış güçlerin ve istihbarat kuruluşlarının devletin kozmik odasına kadar giremeyeceğini, en gizli bilgileri alamayacağını, bunları düşmanlara satamayacağını ve ülkeyi bir taarruz ve işgale mahkum bırakamayacağını kim garanti edebilir ki?..

Merak etmeyiniz, düşmanların devletin en kritik merkezlerine girip giremeyeceğine ilişkin dikkat çektiğimiz kaygının yanıtı da Erdoğan’a suikast girişimi iddianamesinde var zaten...

Çünkü darbecilerin suikast girişimi gecesinde, deşifre olmamak için hava araçlarıyla ilgili “dost-düşman ayrımının yapılmasını sağlayan IFF sistemi”ni de hiç bir engelle karşılaşmadan, kolaylıkla kapattıkları ortaya çıkmış!..

Yani “IFF sistemi” kapalı olduğu için Erdoğan’a suikast yapacak timi taşıyan helikopterin kim olduğu da tespit edilememiş...

Devletin adeta kablosunu kesen, gözlerini kör eden bu sinsi organizasyonu Türkiye’nin en belalı ve en ezeli düşmanları bile akıl edip başaramazdı herhalde?..

Evet; Türkiye’yi büyük karmaşaya sürüklemek isteyen suikastçıların, sinsi planları sırasında devletin gölgesindeki işbirlikçi “Brütüsleri” kullanmalarını ve hava trafiğinde çok önemli bir sistem olan IFF’yi kapatmalarını da okuyunca, “Vah Türkiye Cumhuriyeti Devleti, vahhhhh” demek az mı gelir sizce!..

En önemli meseleye gelince... Sahi, “Brütüs” dediğiniz şey yalnız başına, arkadan vuran sinsi ve kalleş bir ihanetçiliği mi temsil ediyor, yoksa onu yıllarca en yakınında bile hissedemeyen derin bir uykuyu ve gafleti mi?..

Şahıs için değil de; söyler misiniz, devletin ve ulusun bekaası açısından hangisi çok daha tehlikelidir sizce?..

Velhasıl darbe girişimi kadar, o alçak tezgaha zemin hazırlayan, darbecileri uzun yıllar büyütüp-besleyen siyasi ve bürokratik gaflet ve ihanet de, devlet ve demokrasi açısından her zaman çok ama çok tehlikelidir... Bir daha yaşanmaz umarız?..