20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

El Bab: Düttürü alemin merhemi

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-
Düttürü hastanesine yeni atanan asistan doktor, duvardaki delikten bakan tüttürmüşlerin aynı şeyi tekrar tekrar yaptıklarını görünce merak etmiş. Merakını gidermek için kuyruğa girmiş. Sırası gelince delikten içeri bakmış bakmasına da bir şey görememiş. Tütttürmüşleri etrafına toplamış ve sormuş; “Saatlerdir delikten içeriye bakıyorsunuz. Ben de baktım ama hiçbir şey göremedim” demiş. Tüttürmüşler kahkahayı basmışlar; “Hele deliye bak sen, biz saatlerdir bakıyoruz bir şey göremiyoruz ama bu sabırsız deli bir bakışta bir şey görmek istiyor” demişler.
Suriye, bir düttürü hastanesinden çok daha karmaşık ve çetrefilli bir diyar. Sözüm meclisten dışarı, bu “deli” kalem tam 22 senedir başından ayağına kadar aşna-fişne ve haşır-neşir olduğu Suriye’nin deliğinden bakıyor ancak halen deliğin içinde ne var ne yok tam net anlayamamışken,Türkiye piyasası türedi, “gördü görmedi görünce bayıldı” Suriye uzmanları ile doldu. Bir kez Suriye deliğinden bakıp her şeyi gören asistanlar, Suriye krizinin henüz başında pazara kitaplarını, stratejik makalelerini ve televizyon konuşmalarını saldılar.Türkiye’nin başkentini halen İstanbul sanan Suriyeli Tüttürmüşler de Türkiye uzmanı oldular. Her iki ülkede e-sitelerde ahkâm kesen e-beyinlerin her biri hafazanallah bir e-medrese kesildi.
PSİKOLOJİK HARBE HİZMET
İsrail ve şürekâsı İstihbarat kaynakları ile aşna-fişne olan operasyon odası Debka File haber sitesi misali kaynaklara itimat ediyor. Tedavüle sokulan yemi oltada sunanlara kesin malumatmış gibi atlayan “müthiş keşiflere (!)” imza atıyor. İsrail ve Suriye’nin gizlice buluştuğunu ve Golan için anlaştığını müjdeliyor. Bu buluşmaya da sahnede dost ve düşman olan herkes önayak olmuş. Rusya, ABD, Arap Birleşik Emirlikleri, Ürdün ve belki de Mısır. Bu gizli toplantıda sağlanan uzlaşmaya binaen Suriye Golan’dan vazgeçmiş buna karşılık Esad iktidarı ve Suriye’nin Güney cephesi teminat altına alınmış. 2011 öncesi sınır statükosu kabul edilmiş. Popülist gazetecilik, ilk ben yazdım ve her yazı ses getirsin zihniyeti ödül getirebilir ama psikolojik harbin ve algı operasyonların amaçlarına hizmet eder.
Kıssadan hisse sevgili okurlar, bunların beyinlere enjekte ettikleri zehir şu; Seyrettiğiniz her şey ipleri “üst-aklın elinde olan bir tiyatrodan” ibaret. Hiç kimse ve hiçbir devlet kendisine üst-akıl tarafından biçilen rol dışına çıkamaz. Türklerin ulusal kurtuluş mücadelesi de bir efsaneden ibaret. Mustafa Kemal’de zaten İngiltere tarafından iktidar yapıldı.
ARKANA YASLAN VE SEYRET

Bu devletler gerçekten isteselerdi 3 hafta içinde Şam’da bulunan hem Emevi Camii hem de Antakya Patrikhanesi Meryem Ana Kilisesinde namaz kılardı. Esad, Rusya, İran, ABD, İsrail anlaşmış Irak ve Suriye bölünecek. Ve daha nice akla ziyan derin analizler ile verilen mesaj net; Herkes önceden kurgulanmış, senaryosu, yöneticisi ve oyuncaları ile aynı hedefe hizmet eden birer piyon. Bu tiyatroya müdahale etsen de başaramazsın sadece harap olursun. Dünyayı kurtaracak başka enayi mi kalmadı? Arkana yaslan ve seyret.
Arkamıza yaslanıp El-Bab’ı seyrediyoruz. Seyrettiğimiz El-Bab tiyatrosunda ne görüyoruz? El-Bab cazibeli bir kadın. Sahnedeki yakın-uzak bütün kart erkekler kıza talip. Her bir taraf El-Bab kızıyla ilgili farklı hayaller kuruyor. En nihayet yakışıklı Türk kahraman Malkoçoğlu da El-Bab kızına talip oluyor. Malkoçoğlu “kızı ben istiyorum ama esas damat ÖSO” diyor. ABD, “o kızı kimseye yar etmem onu Kürt kahraman Apo için isterim” diyor. Rusya, “El-Bab ille de ana kucağına Suriye’ye gelecek bazen de yahu bu kızı acaba kime ne karşılığında verelim” diyor. İran girip çıkanı seyrediyor, uygun fırsat kolluyor. Suriye, “Allah’ın işine bak kız da bizim, damat ta bizim ama bizden başka herkes bu kıza musallat olmuş” diyor. DAEŞ, “ulan benim üzerimden onlarca kez geçtiniz, beni başkalarının yatağına attınız sonra ‘çık dediniz’ çıktığım yere siz girdiniz; ancak bu kadar kullanılmak yeter hepinizin babasını anasını belleyemem mi?” diyor.
ANKARA-ŞAM HATTININ VAKTİ

Hava saldırısı neticesinde TSK El-Bab’ta saldırıya uğradı. Saldırının zamanı da mekanı da, dünya da yaşadığımız baş döndürücü gelişmeler vaktinde hasıl olması da, Türkiye’nin içinden geçtiği yeni doğum sancıları açısından değerlendirilmeli. Suriye ve Rusya “ben yaptım” demediğine göre “Suriyeli” pilotun amacı neydi? Hata sonucu mu? Bilerek ve kast ederek mi? Saldırının amacı insan zayiatından ziyade Türkiye-Suriye ve Türkiye-Rusya ilişkilerini baltalamak mı? Türkiye’ye “çok ileriye gittin haddini bil”, “saha da TSK-SSK askeri ve Ankara-Şam siyasi koordinasyonunun vakti geldi. Karar verme zamanı” mesajı mı? Bu sorular Türk-Rus ve Rus-Suriye istihbarat ve askeri görüşmeler neticesinde netleşir. Gerisi lafı güzaftır.
Kıssadan hisse El-Bab bir Türkiye-Suriye savaşı için uygun bir yem olacaktı. Avuçlarını yaladılar. El-Bab şerrinden hayır doğacak. Yaslanın ve seyredin.