28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye Fikir Ajansı ve Refik Korkud

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

Abdullah Öcalan - Refik Korkud ilişkisi ne zaman başladı tam olarak bilinmiyor. İlişkiyi açığa çıkaran da MİT’le ilişkisi olduğu söylenen gazeteci yazar Avni Özgürel. Neşe Düzel, Radikal gazetesi adına Avni Özgürel ile 27 Ekim 2003 tarihinde söyleşi yaptı. Bu söyleşide Abdullah Öcalan’ın, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) paravan kuruluşu olan Türkiye Fikir Ajansı’nda çalıştığını ileri sürüyordu.

Türkiye Fikir Ajansı’nın resmi sahibi Refik Korkud’tu. Refik Korkud, 27 Mayıs sonrası açıklanan Örtülü Ödenek belgelerinde, o zamanın parasıyla 28 bin lira aldığı anlaşılıyordu. Örtülü Ödenek müşterileri arasında Türkiye Fikir Ajansı Sahibi Refik Korkud Yiğitbaş, İKA Ajansı Sahibi ZiyaTansu ki kardeşi İsmail Tansu Özel Harp Dairesi’nde görevli olduğunu, yazmış olduğu ‘Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu’ adlı eserinde açıklıyordu.

Refik Korkud sahibi olduğu ajans adına çok sayıda kitap kaleme alıyor. Milli Kütüphane kayıtlarına göre, Refik Korkud’un kaleme aldığı kitap sayısı 100’ü aşıyor. Bu kitapların tümü psikolojik savaş ürünü broşür tipinde. Bu kuruluşun 1960’larda kaldığını düşünmeyin. Türkiye Fikir Ajansı, faaliyetlerine halen de devam ediyor. Türkiye Fikir Ajansı, Doğu Perinçek ile ilgili iki kitap çıkarıyor. Bu kitaplardan birinin adı “ 2000’e Doğru’nun Yayınları ve Gerçekler”. 1988 yılında Ajans tarafından yayınlanan bu kitabın yazarı olarak “Gülen Güzel” görülüyor. Tabii ki böyle biri yok. Diğer kitap ise sol kisveli, “Muhbirlik! Devrime İhanet ve Doğu Perinçek” Bu kitabın altındaki imza ise bir örgüte ait; “Doğrudan Mücadele”. Doğal olarak böyle bir örgüt de yok. Ama bu kitapta ileri sürülen iddialar sol dergilerin ve solcu geçinenlerin dilinde. Bu “solcu’ların” nereye alet oldukları ve kimlere hizmet ettikleri ortada.

Özgürel, tarihini tam anımsamasa da Öcalan ile Türkiye Fikir Ajansı’nda 1966-67 yılları arasında karşılaştığını ve bu sırrı da 1993 yılına kadar sakladığını açıklıyordu. Neşe Düzel’in “Daha sonra Öcalan’la, o PKK’nın başındayken karşılaştınız mı?” sorusuna:

“1993’e kadar hiç karşılaşmadım. 1993’te gazetecileri Bekaa’ya basın toplantısına davet etti. Panorama’nın Genel Yayın Yönetmeni olarak ben de gittim. Bizimki haftalık dergi olduğundan, basın toplantısından sonra Öcalan’la dergi için özel söyleşi de yaptım. O özel görüşme sırasında kendisine sordum. ‘Ankara’da İzmir Caddesi’nde Fikir Ajansı diye bir yer vardı. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama birden bir şey çağrıştırdı. Bende seni orada gördüm gibi bir his uyandı’ dedim. Bana, ‘Yoo, doğru hatırlıyorsun. Ama ben bunları bir müddet sonra açıklayacağım’ dedi.”

Bunun üzerine Neşe Düzel soruyor: “Peki o ajansta bulunan biri mutlaka MİT elemanı mıdır?

“En azından MİT’le irtibatlıdır. Türkiye’de güvenlik birimlerinin kurduğu bir organizasyonun içine, bir insan, hangi amaçla olursa olsun gelip gidiyorsa onun orda oturup kalkmasına kimse ses çıkarmıyorsa, o insan ya güvenilir biridir ya da görevli biridir. Başka ne olabilir ki? Başka şey olamaz” (Necdet Pekmezci, A.G.E. s,59-60)

Neşe Düzel tekrar soruyor:

“Siz Abdullah Öcalan’ı MİT’e bağlı bir şirkette çalışırken görmüşsünüz okuduğuma göre. Doğru mu bu, gördünüz mü gerçekten? Cevap :

“Benim gençliğim milliyetçi derneklerde geçti. 1965’te üniversite öğrencisiyken Türk Ocaklarından ayrılıp İkinci Kuvayı Milliye diye kendi derneğimizi kurduk. Biraz MHP’ye, biraz Adalet Partisi’ndeki sağ milliyetçi kanada yakın bir öğrenci hareketiydi bu. Ayrıldığımız Türk Ocakları ise daha entelektüeldi, sokak kavgasını onunla sürdüremezdik. O dönemde Türkiye’de, özellikle gençlik arasında sol hareket gelişiyordu. Devlet de sağda, ‘milliyetçi’ diye isimlendirdiği gençlerin örgütlenmesini yüreklendiriyordu. Komünizme karşı bazı materyaller geliyordu ve biz de bunları dağıtıyorduk.”

Soru: Öcalan, eski eşi Kesire’nin babasının MİT’le ilişkisi olduğunu söylemişti. Öcalan’ı siz MİT’le irtibatlı bir büroda gördüğünüzü söylüyorsunuz. PKK’nın kuruluşunda rol alan Pilot Necati’nin MİT ilişkisinden gene Öcalan söz etmişti. PKK’nın kuruluş aşamasında bu kadar çok MİT bağlantısından söz edilmesini nasıl açıklıyorsunuz?

Cevap: Abdullah Öcalan ideolojik formasyonu zayıf biri. Öcalan her türlü işbirliğine gelen pragmatik biri. Onun, Kürt hareketinin başında olması bizim devletin de işine geldi.

Soru: Bu yayınların size devletten geldiğini biliyor muydunuz?

Cevap: “Tabii. Bu yayınları veren kuruluşlardan biri de Refik Korkud’un Fikir Ajansı’ydı. Bu tür neşriyatı dağıtmak için kurulmuştu. Ankara’da İzmir Caddesi’nde bir binanın bodrum katındaydı.”

Soru: Siz oraya niye gidiyordunuz?

Cevap: “Hem dağıtacağımız neşriyatı almaya gidiyorduk, hem de bildirilerimizin çoğaltma işini orada yapıyorduk. Bizim yaşlarda bir genç vardı. Ajansa gittiğimde onu orada görüyordum. 1966-1967 yıllarında ajansta gördüğüm o genç, hayal meyal hafızamda kalmış. Yıllar içinde Abdullah Öcalan’ın resimlerini medyada gördüm ama insanlar yaşla birlikte değişiyor tabii. Ancak 1993’te Öcalan’la yüz yüze geldiğimizde bende bir takım çağrışımlar oldu.”

Soru: Bu yerin MİT’e ait bir yer olduğunu nereden biliyorsunuz?

Cevap: “Biliyoruz. O dönem sadece bu ajanstan değil, başka kurumlardan da bu nevi yayınları alıyorduk. Milliyetçi gençliğe her biri farklı amaçla el atmış başka kuruluşlar da oldu o dönemde Mesela Türkiye Çiftçi Teşekkülleri Federasyonu gibi bir takım kuruluşlar kuruluyor ve bunlar komünizme karşı özel yayınlar çıkarıyordu.” 70’li yıllarda yayınlanan MHP’nin yayın organı olarak kabul edilen Hergün gazetesinde günlük köşe yazısı yazıyor.

Bu konu ile ilgili o yılların ünlü Sıkıyönetim Savcısı Baki Tuğ’un görüşlerini aktararak bitirelim. Baki Tuğ, “Sanıyorum ki, Refik Korkud MİT’tendi. MİT ile irtibatlıydı.” Refik Korkud’un sendikacılık konusunda uzman olduğunu ve bu konularda Tercüman gazetesinde zaman zaman yazılar yazdığını söylüyordu.