28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Halk Oylaması Siyasetleri-2 Laiklik cephesine yığınak yapmak niçin yanlış

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

Halkoylaması da futbol ya da basketbol yarışması gibi. Hayırların Evetlerden en az bir fazla çıkması için mücadele edeceğiz. Dün de belirttiğimiz gibi, stratejimizi halkın mümkün olan en büyük kesimini ikna amacıyla kuracağız.
MİLLETİN ÖNCELİĞİNE DİKKAT!
Elbette başarıya ulaşacak strateji, gerçeklere dayanmak zorundadır. Halk açısından bakmak durumundayız. O nedenle öncelikli cepheyi esas alacağız. “Öncelikli” kavramına dikkat çekiyoruz. Çünkü her olayda farklı cepheleşmeler var. Ama bu cepheleşmelerden biri, diğerlerini belirliyor.
Bugün Türkiye’nin geleceğini belirleyen olay, yurt içinde ve dışında teröre karşı mücadeledir. İçte ve dışta Vatan Savaşı veriyoruz. İç cephede önem sırasıyla PKK, FETÖ ve IŞİD terör örgütlerine karşı mücadele ediyoruz. Dış cephede Fırat Kalkanı Harekâtında bu kez PKK, IŞİD ve FETÖ terör örgütlerine karşı savaşıyoruz. İkisi birlikte Vatan Savaşı, Türkiye’nin öncelikli sorunudur. Dikkat edilirse iç cephedeki ve dış cephedeki sıralama bile farklıdır. Siyasetlerimizi belirleyen işte bu önceliklerdir.
STRATEJİ VE TAKTİK DÜZLEMLERİNDEKİ ÇELİŞMELER
Türkiye’nin kuşkusuz başka sorunları da var. Terörden sonra ekonomik kriz, laiklik ve özgürlük sorunları geliyor. Ve her sorun, başka cepheleşmeleri önümüze getiriyor. Örneğin Vatan Savaşında birlikte olduğumuz kimi güçlerle laiklik ve özgürlük konularında farklı cephelerde olabiliyoruz. Bu nedenle hangisi önceliklidir sorusu, bütün stratejik süreç açısından geçerlidir. O süreç içinde toplumun gündemine gelen dalgalanmalarda öncelikler geçici olarak değişebiliyor. Bu açıdan stratejik sürecin cepheleşmeleri ile belli dalgalanmaların öncelikleri arasındaki çelişmeyi çözmek de, bir strateji ve taktik meselesidir.
Stratejik müttefik kavramı bunun için gerekli oluyor. Stratejik müttefikleriniz ile taktik düzlemde karşı karşıya gelebilirsiniz. O zaman stratejik müttefik ile taktik düzlemdeki mücadelenizi stratejik dostluğu bozmadan yürütmek zorundasınız. “Hem dostluk hem mücadele” denen siyaset burada ustalık istiyor. Halkoylaması süreci bu açıdan gündemimize önemli strateji ve taktik sorunları getirmiştir.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ DAYATMASININ BÜYÜK YANLIŞI
AKP yönetimi, Cumhurbaşkanlığı Sistemi dayatmasıyla şu tarihsel hatayı yapmaktadır: Şehit cenazesinde omuz omuza duran vatansever kitleyi halk oylamasında karşı karşıya getirmektedir. Özetle vatansever cepheyi bölmektedir. Anayasa değişikliği önerisinin en büyük yanlışı buradadır. Bakın bu yanlışı önce doğru stratejiyi kurduğumuz için saptayabiliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Sistemini dayatanlara sorulacak olan şudur: Siz Vatan Savaşının başarısı için mücadele ettiğinize göre, niçin kendi partinizdeki vatanseverler ve MHP’nin vatanseverleri dahil, Türkiye’nin vatansever kitlesinin en duyarlı bölümünü karşınıza alıyorsunuz? Vatan Savaşında iç cepheyi bölmeniz sizi düşündürmüyor mu?
LAİKLİK EKSENİNDE MÜCADELE ÇIKMAZI
Hayır diyenler içindeki bir kesimin yanlışı ise, cepheyi laiklik ekseninde oluşturmalarıdır. Halk oylamasına laiklik cephesi oluşturarak giriyorlar. Böylece ABD emperyalizminin ve İsrail’in planına alet oluyorlar. Çünkü küreselleşme denen ve iflas eden emperyalist siyasetin başlıca araçları, kavim, mezhep ve laiklik ekseninde bölünmeleri kışkırtmaktır. O zaman milleti birleştiremiyorsunuz ve vatanı bütünleştiremiyorsunuz.
Laiklik kuşkusuz çok önemli. Laiklik milleti birleştirmek ve vatanı bütünleştirmek açısından da stratejik değer taşıyor. Ama bugün stratejik düzlemde Vatan Savaşı laikliğin önündedir. Vatan Savaşını kazanırsak laiklik sorununu da çözeriz. Ama işe laikliği öne alarak başlarsak, Vatan Savaşını kaybettiğimiz gibi laiklik mücadelesini de hepten kaybederiz.
İstiklâl Savaşımızda da öyle olmadı mı? Savaş koşullarında bütün millî güçler birleştirildi. İçlerinde şeyhi de vardı, müridi de vardı. Ama savaş kazanıldıktan sonra 3 Mart 1924 günü Halifelik kaldırıldı, Şeriye Vekâleti kaldırıldı, Tevhidi Tedrisat Kanunuyla Eğitim ve Öğretim birleştirildi. Daha sonra 1925 yılı sonunda Tekke ve Zaviyeler de kaldırıldı. Derken Cumhuriyeti hedef alan Şeyh Sait ve Seyyit Rıza isyanları bastırıldı. Laikliğin CHP Nizamnamesi’ne girmesi 1927 yılındadır. Anayasaya girmesi ise 1928 yılındadır. Demek ki savaşlar, cepheyi doğru kurarak ve sorunları doğru sıralayarak kazanılıyor. Toplumun önündeki öncelikli sorunu doğru belirlemek, cepheyi doğru kurmanın anahtarıdır. Her toplum, ancak önündeki sorunu çözer. Hiçbir topluma kafanızdaki sorunu dayatamazsınız. Halk Oylamasında da önümüzdeki mesele budur.
MİLLETİN MEVZİSİNDE STRATEJİ KURMAK
Hayır oylarının daha çok çıkması hedefimizdir. Bu hedefe ulaşmak için, cepheyi teröre karşı mücadele, başka deyişle Vatan Savaşı mevzisinde kurmamız gerekiyor. Çünkü toplum o cephede, millet o cephede.
Millet, bu oylamada kimin teröre karşı Vatan mevzisinde olduğuna bakacak! Buna rağmen bir kısım “laikçilerimizin” yaptıkları gibi, cepheyi laiklik ve laiklik karşıtları ekseninde kurarsak, Evet oylarına hizmet etmekten başka ne yapmış oluruz?
Yanıt belli. Vatan ve milleti AKP’ye bırakıp laiklik cephesine yığılırsak, Halk Oylamasını kaybederiz. Bugün AKP ve MHP tabanında teröre karşı vatan duyarlılığı yüksek önemli bir kesim var. Bu kesim, laiklik konusunda duyarlı değil, hatta kimileri laikliğe bile karşı. Sırtımızı onlara dönerek Vatan Savaşını da kazanamayız, Halk Oylamasını da kazanamayız.
SAADET PARTİSİ’NİN TAVRI NİÇİN ÖNEMLİ
AKP ve MHP Tabanı dışında Saadet Partisi’nin tavrı da öğreticidir. Saadet Partisi, “Hayır” oyları için mücadele edeceğini açıkladı. Bu Partimizin oy oranları önemli değil. Ama laiklik konusunda duyarlılığı olmayan bir kesim yurttaşın Hayır oyu vereceğini göstermesi bakımından bu tavır önemli. Saadet Partisi yanında bir kesim AKP ve MHP yanlılarının da Hayır sesini yükseltmeleri, ABD’nin planlarını bozuyor. Çünkü cepheler, Washington yönetiminin istediği gibi laiklik ekseninde kurulmuyor. Vatanseverler birleşiyor.
MÜCADELEYİ KAZANACAĞIMIZ CEPHEDE YÜRÜTMEK
Görüldüğü gibi, Halk Oylaması mücadelesi, birden çok cephe açılarak kazanılamaz. Mücadeleyi Hayır oylarının kazanacağı cephede yürütmek durumundayız. Halk Oylamasını Vatan Savaşına sahip çıkma konusunda halkı ikna edenler kazanacaktır. Dikkat edilirse AKP olayın farkında. Vatan Savaşı cephesine yığınak yapıyor. Başarıyı CHP’nin HDP ile yan yana durması umuduna bağlıyor. Bu oyun elbette bozulacak. CHP’nin sorumluluğu büyük.
Öte yandan Hayır diyenler, mücadeleyi laiklik ekseninde yürütme hatasına da düşmeyecekler.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, huzur getirmez.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, ekonomiye çözüm getirmez.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı Sistemi, birlik getirmez.
Hayır için en güçlü enerji, vatanseverlik rüzgârıdır.
Cumhurbaşkanlığı Sistemine Hayır!
Birliğe ve Huzura Oy Ver!