25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’nin Mehmet Günayları var

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Arkadaşlarımızı kaybettikten sonra yazıyoruz. Mehmet Günay için farklı olsun istedim. O ağır hastalığa tutulunca yazdım. Aslında veda yazısıydı. O da bizden ayrılacağının farkındaydı ama hiç hissettirmedi. Her telefonda geleceğe olan umudunu ve güvenini vurguluyordu. 23 Haziran 2016 günü bu köşede çıkan yazıyı bir de onu toprağa verirken yayınlıyoruz. Evet, geleceğe güvenle bakıyoruz. Çünkü Türkiye’nin Mehmet Günayları var.

MERAK ETME YAPACAĞIMIZ ÇOK İŞ VAR

Mehmet Günay’ı aradığım zaman kemoterapiden yeni çıkmıştı. “Sesimin boğuk geldiğine bakma, tedavinin yan etkisi yüzünden.” Diye rapor verdi ve ekledi: “Merâk etme yapacağımız daha çok iş var.”

Mehmet Günay’ı 46 yıldır tanırım, sözü sözdür. Yarım yüzyıldır verdiği sözün yolundadır. Hiçbir işini yarım bırakmamıştır. Her işe yetişmiştir. Her yükün altına herkesten önce girmek için koşmuştur. Ve her zahmetin altında hep güleç yüzlüdür. Kimse O’nu çatık kaşlı görmemiştir. Gülümseyerek iş yapmak, belki de zorlukları yenmenin en etkin yöntemidir.

SESİNE SARILDIĞIM ARKADAŞLARIM

Mehmet Günay, 12 Mart döneminde üç yıla yakın hapislerde kaldı. Çıktı, köyüne dönünce, muhtar seçildi. Aydın ilimizin Söke ilçesi Köprüalan köyündendir. 1970 yılından bu yana vatan ve emek davası için Partili mücadelenin en ön cephesindedir. En son Vatan Partisi Aydın İl Örgütü Kurultayı’nda görüştük. Tecrübelerini özetleyen bir konuşma yaptı. Genel Kurultay’a delege seçildi.

Ne zaman zorluklarla karşılaşsak, sesini duymak istediğim arkadaşlarım vardır. Seslerine sarılırım onların. Sesleri bilincinize serinlik verir, sesleri yüreğinize ısı verir. Sesleri, su gibidir. Mehmet Günay onlardan biridir. Bilinci ve yüreği 24 saat iş başındadır. 46 yıldır böyledir. Eğilmek bükülmek yok, karamsarlık yanına yaklaşamaz, umutsuzluk yasak.

DÜNYADAKİ CENNET

Partili olmak, Mehmet Günaylar için nefes almaktır ve nefes vermektir. Vatan Partili olmak, binlerce yıl önce kaybettiğimiz eşitliği, kan kardeşliğini, paylaşmayı, dayanışmayı, özetle elbirliğini yeniden keşfetmektir.

Avşar köyünden geçen yıl kaybettiğimiz Durmuş Uyanık, Aşılı Zeytin kitabında Söke köylü önderlerinin yabani zeytinken nasıl aşılandıklarını çok güzel anlatır.

Aşılı zeytin, meyve verir. Mehmet Günay da, hayatı boyunca hep üretenlerden, hep ürün verenlerden olmuştur. Çalışkan bir çiftçi, köylünün işlerini gören bir muhtar, emek davasına kendini adamış bir devrimci, okuyan ve araştıran bir köy aydını, vefakâr bir arkadaş, iyi bir eş ve iyi bir baba.

Dışardan bakanlar Vatan Partili olmayı zahmetli bir iş olarak görürler. Oysa “Taşramızdan bakmağile kimse bilmez ahvalimiz hey canım!” Partili mücadele, mutluluk kaynağıdır, hayat kaynağıdır. Bu gerçeği Mehmet Günay’ın kişiliğinde görebilirsiniz.

Partili olmak, yeniden doğmak gibi bir şeydir. Dünyada cennet var mı, bu soruyu Mehmet Günaylara sorarsanız, “Evet var” diyeceklerdir. Dünyadaki cennet partili yaşamdır.

Türkiye’nin Mehmet Günayları var - Resim : 1

TÜRKİYE’NİN GÜVENCESİ

Bu resmi arkadaşım Kamil Dede ile Söke köylerini ziyaretimizde, 30 Mart 1997 günü Avşar köyünde çektirmişiz. Köylülerin duruşlarındaki özgüvene, gözlerindeki ışıltıya, yüzlerindeki gülüşlere bakın, insan nasıl karamsar olabilir. O duruşlar, o gülüşler hiç ölmüyor, babadan oğlu en büyük miras olarak geçiyor. Mehmet Bakan’ın oğlu Erdoğan Bakan şimdi Avşar Muhtarı, babasının sağlam karakterini yaşatıyor. Koca Şükrü’nün oğlu yine babasının ulu yolunda. Durmuş Uyanık, Hüseyin Albak, Ahmet Uyanık, Güzeltepe’den Hüseyin Kaya, Serçin köyünden Rüştü ile Mustafa Karakaş ve toprağa verdiğimiz diğer arkadaşların kızları ve oğullarını tanımak insana mutluluk veriyor. Hepsi, analarının ve babalarının ulu yolunda yürüyorlar. Hayatta olan arkadaşlarımız Sarıkemer’den Murat Nizam, Avşar’dan Osman Taşyumru, Mursallı’dan Ramazan Çatık, Moralı’dan Bayram Ali Satılmış ile Zeki Gürsoy’un evlerine düğünlerine gittim, çocuklarını tanıdım, hepsi güven ve umut kaynağı.

Kimi aydınlarımız Mehmet Günayları tanımadıkları, bilmedikleri için umutsuz oluyorlar. Anadolu ve Trakyamızın köylerindeki ve kentlerindeki eşsiz insan kaynağımızla buluşmadıkları için yorgunlar. Oysa o yorgunluğa hiç kimse mahkum değildir. O bezginlik yalnızlıktan geliyor. Yalnızlık, bizim yanlış seçimimizdir. Ellerimizi birleştirmek, bizim elimizdedir.

Türkiye, göreceksiniz bu zorlu dönemden vatan bütünlüğü ve üretim ekonomisiyle çıkacaktır. Çünkü Türkiye’nin Mehmet Günayları var.