19 Mart 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşsizlik daha da artacak

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

Çalışma yaşamı ve ekonomi çok olumsuz sinyaller veriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre geniş tanımlı işsizlik sayısı 5.9 milyonu aştı. Kayıt dışı çalışanların sayısı 9.2 milyon. Son altı ayda 375 bin sigortalı çalışan işini kaybetti. Ülkemizde konuk edilen yaklaşık 4 milyon Suriyeli'nin bir milyona yakını merdiven altlarında kayıt dışı çalıştırılıyor ve işsiz Türk’lerin işini çalıyor. Cumhurbaşkanı TOBB Ekonomi Şurası'nda işverenleri istihdam seferberliğine çağırdı ve her istihdam edilen her yeni işçi için işverenlere İşsizlik Fonu'ndan Aralık 2017 tarihine kadar 773 TL ödeneceği sözünü verdi. Ülkemizde 1 milyon 800 bin işyeri var. Her işyerinin bir yeni işçi aldığını varsaysak bile işsizler havuzunu boşaltmak mümkün olmayacak. Alacak Sigortası Şirketi Euler Hermes 2017 yılında 12.000 şirketin iflas edeceğini söylüyor. Bu şirketlerin çalışanları sokağa konulacağı gibi her yıl bir milyon dolayında genç insan çalışma pazarına girip iş arayacak. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Adalet Bakanlığı hazırladığı İş Mahkemeleri Yasa Tasarısı taslağı ile işsizlik yangınına körük sağlama çabasında. Hazırlanan taslakta işten çıkarılan işçilerin 4857 sayılı İş Yasası'nın 19-22 maddelerine göre işe iade davası açabilmesi için önceden zorunlu olarak arabulucuya gitmesi öngörülüyor. Böylece arabuluculuk kurumu zorunlu duruma getiriliyor. Buradan bir sonuç alamayan işçiye işe iade davası açma hakkı tanınıyor. Amaç İş Mahkemelerinin yükünü azaltmak ama arabulucunun, “mahkemeye gidersen üç sene beklersin, gel tazminatı al ve davadan kurtul” deme olasılığı yüksek. İşsiz kalan işçiye peşin tazminat cazip gelecek ve o işçi de işsizler ordusuna katılacak. Bu, işçinin işverenle karşılıkla anlaşarak, ikale yolu ile işini sona erdirmesi olarak yorumlanıp işçinin işsizlik ödeneği almasını da önleyecek. AÇLIKLA KARŞI KARŞIYA KALAN İŞSİZLERİN HANGİ TOPLUMSAL PATLAMALARA NEDEN OLACAĞINI DA HİÇ KİMSE KESTİREMEZ.
Sendikalar işçiler için çok büyük bir tuzak hazırlayan İş Mahkemeleri Yasa Tasarısı Taslağı'nın yasalaşmasını mutlaka önlemelidirler. Hükümet ithalata dayalı tüketim ekonomisi politikalarından derhal vazgeçmeli ve devletin yeniden üretici konumuna geçmesi için önlemleri başlatmalıdır. Hükümet, referandum odaklı,büyükannelere Nisan’a kadar İŞKUR'danaylık vererek halkı aptal yerine koyma politikası ile ÖTV indirimi, vergisini düzgün ödeyen işverene ( işçiye, memura değil) yüzde 5 indirim vaadi ile ne işsizlik havuzunu boşaltabilir ne de ekonomiyi düzlüğe çıkarabilir. Yandaşlarını zengin etmek için haraç-mezat sattığı o kamu kuruluşlarını yeniden kurma savaşı başlatarak tüketen devlet değil üreten devlet olmak AKP’nin tek çıkış yoludur. Hükümet 420 milyar dolarlık dış borcunu daha da çoğaltmak için Ulusal Varlık Fonu'na devrettiği kuruluşları da yabancılara kaptırabilir. Anayasa değişikliğini referandumda seçmene kabul ettirse bile ekonomik çöküntünün altında kalmaktan nasıl kurtulacağının hesabını yapan yok. Bu güzel ülkeye yazık ediyorlar.

ATINI SENATÖR YAPAN İMPARATORU HATIRLAYIN
Toplumsal yaşamın insana barış içinde adil bir yaşam sunması önemlidir. İktidar partisi önderlerinin, işverenlerin halkı sömürmediği, insanın insanca, onuru ile yaşadığı bir toplum herkesin özlemi olmalıdır ama ülke Anayasa değişikliği adı altında bir kaosa doğru sürüklenmek isteniyor. Kurumların birbirini denetlediği, yargının bağımsız olduğu parlâmenter sistemi bir pranga olarak görenler acaba neyin peşinde? Ülke ekonomisini yabancı sermayeye teslim edenler, ülkeyi 420 milyar dolarlık borcun altına sokanlar, işssizlik canavarının zincirlerini çözenler bir adamın doyumsuz ihtirasına bu ülkeyi hangi akılla teslim etmek istiyorlar anlamak mümkün değil. Yaratılmak istenen bir devin, insanların ve ülkenin mutsuzluğunun yok edeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Tarih atını senatör yapan imparatorların sonunu bazı insanlara hatırlatmalıdır.

İŞÇİLER MUTLAKA HAYIR DEMELİDİR
Yapılacak referandum bir anlamda çalışanların kaderini belirleyecektir. Yetkilerin verileceği adam 2002'den beri bu ülkeyi çalışanlar için nasıl cehenneme çevirdiyse, her şeyi yapmaya muktedir tek adam olduktan sonra daha fazlasını yapacaktır. O karanlık günlerde başlarını duvarlara vurmamak, göğüslerini yumruklamamak için işçiler referandumda mutlaka hayır oyu kullanmalıdır. Hayır oyu işçiler için hayırlı olacaktır.