29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriye’de savaş devam ederse Türkiye ekonomik krize girer

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

Tarihe baktığımızda yapılan savaşların iki ana sonucunun olduğunu görüyoruz:

1-Savaşın ülkeler üzerinde çok büyük sosyal ve ekonomik maliyet yarattığı.

2-Savaş öncesi mevcut siyasi-ekonomik çatışmaların savaş sonrası bir süre durmasına rağmen sonrasında daha da alevlendiği.

Savaş öyle zararlı bir eylem ki, yapan ülke ister süper güç, ister küçük bir devlet olsun, asla iflah olmuyor. Örneğin ABD’nin 2003 yılında girdiği Irak savaşının direkt maliyeti kendisine 800 milyar dolar olmuştur. Bu savaşın dolaylı maliyetlerini de hesaba katarsak rakamın 4 trilyon dolara çıktığı hesaplanıyor. İşin ilginç kısmı ise, savaşla yaratılan masraf dalgasının dönüp ekonomiyi yıkması. Bu bağlamda Irak savaşı sonrası 2008 yılında ABD’nin yaşadığı krizi, sadece yanlış uygulamalar yapan bankacılık sistemine bağlamak eksik bir yaklaşım olacaktır.

SURİYE'DE SAVAŞ DEVAM EDERSE TÜRK EKONOMİSİ KRİZE GİRER

Şunu kabul edelim: “Türkiye’nin altında ne petrol, ne de üstünde milyarlarca dolarlık ihracat yapan, dünya markası olmuş firmaları var.” Gelir az ve kıymetli olunca harcamaya özen göstermek gerekmez mi? Türkiye’nin aldıkları, sattıklarından her ay 4-5 milyar dolar daha fazla iken, yani ülke her ay açık verirken, ekonomisi durgunluğa girmişken, bir de 420 milyar dolar nur topu gibi borcu varken, Türk ekonomisi Suriye’de savaşın sürmesini kaldıramaz.

Türkiye, Rusya ve İran ile işbirliği yaparak, IŞİD ve PYD’yi tehdit unsuru olmaktan çıkardıktan sonra derhal Suriye’den çekilmelidir.

Akıllı dış politikada gurur, öfke, inatlaşma gibi duygular yer almaz. Eğer yürüttüğünüz dış politika iflas etmişse derhal yeni politikaları yürürlüğe koymak gerekir. Moskova’da Türkiye, Rusya ve İran arasında geçen gün yapılan üçlü zirvenin, yapılan hataları telafi etmek için Türkiye’ye bir şans verdiği ortadadır. Hükümetin bu şansı harcamaması gerekirken, bizlerin de hükümeti bu konuda teşvik etmemiz faydalı olacaktır.

SURİYE’YE BARIŞ GELİRSE TÜRK EKONOMİSİ DURGUNLUKTAN ÇIKAR

Türk ekonomisinin yaşadığı en önemli sorun, kaynak sorunudur. Kıt kaynakların ekonomiye aktarılması gerekirken, güney sınırlarındaki savaşlarda harcanması akılcı değildir. Suriye’ye gelecek barış, Türkiye’nin hem savaş, hem de göçmenler için yaptığı harcamaları kesecek, kaynakların gitmesi gereken yere yani firmalara kredi olarak dönmesini sağlayacaktır.

Diğer bir konu ise, durgunluğa giren Türk firmaları için Suriye’nin yeniden imarı, bir pazar oluşturacaktır. Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasında, yanı başında bulunan Türkiye büyük rol oynayabilir. Ancak bu rolün oynanma şartı, Suriye nezdindeki kötü Türkiye algısını değiştirmekten geçer. Bu algıyı değiştirme yolu ise Suriye hükümetine destek vermeye bağlıdır.

Suriye ile aynı zamanda Irak yönetimiyle de iyi ilişkilerin kurulması gereklidir. Bu iki ülke, ekonomik pazar olarak Türk ekonomisine hayat verecekleri gibi, körfez ülkelerine Türk firmalarının daha kolay erişiminde köprü görevi de göreceklerdir.

SURİYE’DE BARIŞ TÜRK DEVLETİNİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ DEMEKTİR

Türk, Rus ve İranlı üst düzey yetkililerin, önceki gün Moskova’da düzenledikleri Suriye’de barışçı çözümü öngören zirve bildirisinin ilk maddesinde, üç ülkenin çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen desteklediği vurgulandı.

Bu vurgulama ile Rusya, Türkiye ve İran bölgede sınırları değiştirmeye çalışan güçlere set çekerek buna izin vermeyeceklerini göstermiş oldular. Türkiye bu akılcı adımı ile toprak bütünlüğünü koruma yolunda önemli bir adım attı. Zira parçalanmış Suriye’nin devamı, parçalanmış bir Türkiye’dir.

Sözün özü, Türkiye ekonomik ve siyasi bir krize girmek istemiyorsa Suriye konusunda uzlaşma adımlarını hızlı bir şekilde atmaya devam etmelidir.