19 Mart 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu kafayla gidilirse Türkiye’yi kesin bir yıkım bekliyor

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

Küçük bir akvaryumda yüzen, küçük balıklar gibiyiz. Bizi saran bu çevrenin dışında ne oluyor, ne bitiyor kimsenin umurunda değil. Bu ülkede gündem denilince akla gelen; dolar, referandum, terör, üçüncü sınıf birkaç yerli dizi, beşinci sınıf şarkıcıların-sinemacıların derinlikten uzak ucuz ürünleri… Bazen kendimi 1453 yılının İstanbulundaki bir Bizanslı gibi hissediyorum. Çevrem, şehrim çok büyük bir güç tarafından kuşatılmış ama ben surların içinde hala melekleri tartışıyorum.

Bu ülkede çok az kimse orta vadede çocuklarımızın ve torunlarımızın büyük bir istila ile karşı karşıya kalacağını biliyor. Acil olarak aklımızı başımıza almazsak gelecek nesillerimiz, İspanyol işgalcilerle karşılaşmış Amerikan yerlisi gibi çaresiz kalacak…

DÜNYA EKONOMİSİ VE SİYASETİ BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜM GEÇİRİYOR

Yüzyıllardır ekonomik faaliyetler insanlık tarihinin akışını belirliyor. Büyük savaşların, teknolojik ve coğrafi keşiflerin, siyasi duruş ve eylemlerin özünde hep bu gerçek saklı. İnsanlık tarihinde sanayi devrimlerine baktığımızda geçmişte üç ana aşamayı görüyoruz:

1.Buhar gücü ile çalışan makinaların kullanılması (Buharlı trenler, tekstil makinaları gibi)

2.Henry Ford isimli Amerikalı girişimcinin fabrikalarında, otomobil üretimini kayan bir bant üzerinde yapması. Yani şase bant üzerinde kayarken kapının, camın, motorun takılması. Böylece fabrikalarda seri üretimlerin başlaması.

3.1970’lerden itibaren fabrikalarda mekanik teknolojilerin yerini elektronik teknolojilere bırakması.

Günümüzde ise bu devrimin 4.’sü yaşanmaya başladı. Adına ise “Endüstri 4.0” deniliyor. Kısaca, yeni nesil yazılım ve donanımlar içeren, birbirleri ile bağlantılı ve konuşabilen makinalardan kurulu, insansız, karanlıkta çalışabilecek fabrikaların olduğu bir ekonomi geliyor.

YAŞANAN SANAYİ DEVRİMİNİN TÜRKİYE’YE EKONOMİK ETKİSİ NE OLUR?

İlk önce Türkiye’nin dünya ekonomisi içindeki konumuna bakalım. Biz ne üretiyoruz? Türkiye dünya ekonomisine hakim firmaların ve devletlerin izin verdiği “montaj otomotiv” ve “tekstil” üretmektedir. Bu üretimin Türkiye’de yabancı markalar adına yapılmasının ana sebebi ise Türk halkının daha ucuza çalışmaya hazır olmasıdır. Ucuza çalışan Türk işçisi o markanın ilgili ürünü daha ucuza üretmesine katkıda bulunarak, o firmaya maliyet avantajı sağlamaktadır.

Türkiye’nin önündeki tehlike ise şu: Türk ekonomisi çok para getiren elektronik, kimya, havacılık ve uzay, ilaç gibi sektörlerde üretim yapamıyor. Otomotiv ve tekstil gibi yıllardır taşeronluk yaptığı iki sektörde bile dünya markası çıkaramamış son derece zayıf ve dışa bağımlı bir ülke. Hal böyle olunca Batı ve Uzak Doğu’da firmalar robot teknolojilere geçtikçe, Türkiye’de işçilerin batıya göre ucuza çalışmasının önemi kalmayacak. Gelecekte işçi gerektiği durumlarda da sadece karın tokluğuna çalışmaya hazır Afrikalılar ve Afganlar/Pakistanlılar bizim yerimize geçecekler.

Yaşanan süreçte büyük dünya markaları Türkiye’den tek tek çıkacaklar, taşeron fabrikalar ve bunların sanayicileri özgün markalar kurmadıkları için ekonomiden silinecek, işsizlik korkunç boyutlara ulaşacak, cari açık patlayacak…

SANAYİ DEVRİMİNİN SİYASİ ETKİLERİ

Geçenlerde bir arkadaşıma gittiğimde evde ilkokul 3.sınıfta okuyan oğlu elinde tablet bilgisayarla oyun oynuyordu. Arkadaşım bana dönerek: “Oğlum çok akıllı amcası, tüm bilgisayarları çok iyi kullanır” dedi. Bende çocuğa dönüp: “Evladım sekiz kere dokuz kaç eder?” diye sordum. Çocuk bana boş boş bakıp hiçbir şey söylemedi. İşte tam da Türkiye’nin durumu budur. Bugün Türkler çocuklarına yabancı dil öğretmeye çalışırken dünyada çocuklar “makinaların dilini yani yazılım dillerini” öğreniyor, kodlar yazıyorlar.

Bu durumun siyasete etkileri kaçınılmaz. Zira Türkiye’nin doğusunda İran son derece hızlı gelişiyor. Üniversitelerinde üretilen dünya çapında geçerli makale sayısı Türk üniversitelerini solladı geçti bile, nükleer bir güç olarak karşımıza çıkması an meselesi. Kuzeyde Rusya var, onun gücünü anlatamaya gerek yok. Batımızda ise 4. sanayi devrimi içindeki Avrupa Birliği ve saldırmaya hazır askeri Yunanistan var. Güneyde ise aradaki tampon Kürtleri çıkartınca, yine 4.sanayi devrimini yaşayan, nükleer güce sahip İsrail ve destekçisi ABD bulunuyor.

Bütün bunları neden mi söylüyoruz? Robotlardan kurulu askeri güçler, fabrikalar kurma aşamasında olan, sürekli geliştirdikleri teknolojileri ile uzayda bile yerleşecek yeni dünyalar peşinde olan bu ülkeler, Türkiye Cumhuriyeti’ni bu topraklarda gelecek 20 yıl içinde sağlam bırakırlar mı?

YIKIM GELİYOR FARKINDA DEĞİLİZ

Bu ülkeyi yönetenler Abdülhamit, türban, iman derken, dünyanın nasıl büyük bir hızla değiştiğini görüyor ancak değişimin sonuçlarını idrak edemiyorlar. Sınırlar gelecekte klasik ordularla korunamayacak. Robotik yüksek teknolojiler, kahraman askerleri etkisiz hale getirecek. Ekonomide dünya markası çıkartamayan ülkeler fakirleşecek ve parçalanacak…

Geç olmadan yeni nesilleri yaşanan sanayi devrimine uygun kuşaklar haline getirmek amacıyla adımlar atılmazsa Türkiye için çok geç kalınmış olacak…

Beni hala anlamadıysanız aşağıdaki görüntülerde bir Amerikalı firmanın yaptıklarına bakmanızı öneriyorum.