28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Asya ile Avrupa arasındaki köprü

İhsan Sefa

İhsan Sefa

Site Yazarı

Taaa ilk okullarda bize öğretildi, Türkiye’nin Asya ile Avrupa arasında bir köprü olduğu. O zamandan beri biliriz ülkemizin coğrafi konumunu.
Öyle bir stratejik konumdadır ki ; gerek Asya' da gerek Avrupa' da, gerek se Ortadoğu’da Türkiye olmadan yapılacak siyasi, ekonomik ve askeri birlikteliklerde arzulanan etkinlik ve başarı sağlanamayacaktır.

2. Dünya Savaşı sonrasında kutuplaşma ve bloklar oluşurken Batı öncelikle kendi savunması açısından olmaz sa olmazı görmüş ve Türkiye’yi yanına almış, NATO’ya katmıştı.

NATO’ya katılmak ile o dönemlerde SSCB tehdidine ( belki de Batı’nın yarattığı olmayan tehdide ) karşı Türkiye savuma açısından rahatlamış ise de askeri teknoloji ve silah sanayiinde duraklama ve hatta gerilemenin başlangıcı olmuştur.

1974 de Hava Harp Okulunda elektrik –elektronik mühendisi hocamız bir anısının şöyle aktarmıştı. Öğretmen olarak harp okuluna gelmeden önce Hava İkmal Bakım Merkezi Kayseri’de görevli iken uçak aküsü yapma konusunda çalışmalara başlamışlar ve hatta başarılı da olmuşlar. Bunu öğrenen ABD, NATO kapsamında yardım adı altında büyük bir kargo uçağı dolusu ve de ihtiyacımızın çok çok fazlası uçak aküsü göndermiş. Sonuç malum uçak aküsü üretim çalışmalarına son verilmiş.

NATO’nun kodamanlarının bize silah satmak için nasıl sahte istihbarat ürettiklerine ilişki yaşadığım bir olay da şöyle:
SSCB nin dağılmasını takiben 1996 yılında komşumuz Bulgaristan ile askeri eğitim ve iş birliğini geliştirmek için bir heyet olarak Sofya ‘ya gittiğimizde gördüklerimdi.

NATO’ nun bize sağladığı istihbarat bilgilerine göre bize en büyük tehdit SSCB ve onun üyesi Bulgaristan olarak gösteriliyordu. Yine NATO’ nun verdiği istihbarat bilgilerine göre Bulgar hava savunması öylesine güçlü ki bizim onlara yapacağımız hava taaruzlarında taaruz uçaklarımızı Bulgar hava savunma füzelerinden korunmak için Karadeniz’e çıkarıp Bulgaristan’ın kuzeyinden girecek şekilde plan yapmak zorunda kalıyorduk. Çoğu kere menzil yetmezliği yaşıyorduk. Ve havada yakıt ikmal uçağı ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyordu ( şimdi var tabi).

Oysa; Bulgaristan’a gittiğimde gördüm ki onlarda hep bizim korkumuzla yaşamışlar, ne öyle etkin füzeleri, ne de güçlü hava savunmaları vardı. İyi donatılmış bir tugayımız ve desteğine verilecek bir filo ile Bulgaristan 3 günde savaş dışı bırakılabilecek konumdaymış.

Sonuç şu ki NATO kapsamında ABD ve Batı’nın emperyalistleri bize yapay düşmanlar yaratarak bir taraftan bizi kendilerine bağlı tutarken öte yandan da o yapay düşmanın var gösterilen silahlarına karşı bize gerekli gereksiz silah satmışlar. Çoğu kere demode olanlarını bize sözüm ona hibe adıyla verip ardından da yedek parçalarını fahiş fiyatlara sattıkları malum.

AB ile olan ilişkilerimize gelince, bizi birliğe almak gibi bir niyetlerinin olmadığını zaman zaman AB üst yönetiminde görev yapmış eski bürokratlarından duyuyoruz. Ancak; ABD nin baskısıyla NATO nun bu tatlı pazarını ve hazır kuvvetini elden kaçırmamak için AB ye alıyor görünmeye, ipi çöpü bahane ederek de kapıda bekletmeye yıllarca devam ettiler, edecekler de.

ABD nin BOP ( Büyük Ortadoğu Projesi) ile Kuzey Afrika’dan Kafkaslara kadar olan bölgede kendine itaat eden liderler ve devletçikler oluşturma projesinin Türkiye ayağı Suriye’de taşa takılmıştır.

Irak’da, Mısır’da, Libya’da sesiz kalan Rusya ve Çin Suriye’de dur demişlerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da BOP un asıl yüzünü fark edip geri adım atmıştır. 24 Temmuz 2015 de PKK ya karşı silahlı mücadeleyi başlatmış, 15 Temmuz darbe girişimi ile ABD nin içimze yereştirdiği gladyonun temizlenmesine başlanmış,

Fırat Kalkanı Harekatı ile ABD- İrsail koridoru kesilerek ABD nin Suriyedeki kara ordusu PYD /YPG/PKK ya ağır darbeler vurulurken Suriye konusunda millimenfaatlerimiz doğrultusunda bir politika izlenmeye başlanmıştır.

Müttefik görünen ABD artık açıkça Türkiye’nin bölünmesinden yanadır ve PKK ya silah desteğinde bulunmaktadır.
Türkiye ilk kez içinde ABD’nin olmadığı bir Ortadoğu anlaşmasında Moskova’da Rusya ve İran ile beraber olmuştur.
Türkiye-Rusya yakınlaşmasından rahatsız olup ilişkileri bozmak için Rus Büyükelçisine suikast yapılmasına rağmen Türkiye ve Rusya bir araya gelmiş ve Moskova anlaşması ile Suriye’nin toprak bütünlüğü, bölgesel barış ve teröre karşı ortak mücadele kararı alınmıştır.

Bundan önce de ŞİÖ ( Şangay İş Birliği Örgütü)de henüz gözlemci olmasına rağmen en önemli ajans olan Enerji Kulübü başkanlığına Türkiye getirilmiştir.
Yine ABD nin kontrolündeki Dünya Bankasına karşı Çin’in başlattığı ve Yen’in ön plana çıktığı Asya Alt Yapı Yatırım Bankasında Türkiye kurucu ortaklar arasındadır(50 milyar dolarını Çin’in karşıladığı 100 milyar dolar sermayeli).

Evet, Batı'nın azgın emperyalizmi gecikmeli de olsa Türkiye’nin yönünü Asya’ya çevirtmiştir.
Ancak bu demek değildir ki Türkiye yarın NATO dan ayrılacak ve ya AB de üyeliğinden vazgeçecek.
Gerek NATO gerek se AB Türkiye’ye saygılarını yeniden ispatlar ve Türkiye’ siz hiç olacaklarını kavrarlar ise Türkiye NATO ‘da da kalır. AB üyesi de olur. Bunlar Türkiye’ nin Asya ‘da ekonmik siyasi ve hatta askeri birlikteliklere katılmasına da engel değildir.
Coğrafya bunu gerektiriyor.

Türkiye Asya’da ŞİÖ ile Avrupa’ da da AB ile tam bir köprü olarak dünya barışın ve işbirliğine hizmet ederken emperyalist baskılara da rahatlıkla dur diyebilecektir.