16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cenevre’de onaylanacak olan Rum tezleridir! KIBRIS’TA İÇ SAVAŞ - 6

İsmail Hakkı Pekin

İsmail Hakkı Pekin

Eski Yazar

A+ A-

* Araştırmacı yazar Hasan Özer’in yazısı

A) AK Parti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) çok haksız kararlarını kabul edip uygulamaya başlamıştır. Bu kararlar Barış Harekatının haksız olduğu ve Türkiye’nin Kuzeyde malı bulunan Rumlara tek tek tazmin etmesi gerektiği görüşüne dayanmaktadır. Halbuki AİHM kararlarına karşı yasal bir mücadele verilebilirdi. Bu mahkemenin kararlarına geçmişte Rumlar nasıl direnmişlerse aynı şekilde direnmek mümkündü.

AKP, AİHM’NİN HAKSIZ KARARLARINA DİRENMEDİ

AK Partinin, AİHM’nin Kıbrıs’la ilgili haksız kararlarını kabul etmesi üzerine 2005 yılında KKTC de Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonu kurulmuş ve Türkiye Kuzeyde malı kalan Rumlara tazminat ödemeye başlamıştır. Milyarlarca dolar tazminatın ödenmesi gerekmektedir. Bu durum dünyanın en haklı savaşlarından biri olan Barış Harekatı nedeniyle Türkiye’nin suçlu kabul edilmesi ve cezalandırılması demekti.

Halbuki Rumların yaptığına denk bir yasal mücadele yapılsa hiç değilse Güneyde mal bırakan Kıbrıslı Türklere de aynı şekilde Rum yönetiminin tazminat ödemesi gerekecekti. Etnik temizlik planları hazırlamış bir yönetim aleyhine böyle bir karar almak zor olmamalıydı. Rum yönetimi tazminat ödemeyeceği için Türkiye de tazminat ödemekten kurtulacaktı.

AK Partinin, AİHM’de Rum Yönetiminin yürüttüğü mücadeleye denk bir mücadele yürütmemesi tüm dünyaya teslimiyet sinyallerini vermiştir ve bunun arkası çorap söküğü gibi gelmeye başlamıştır.

B) AK Parti, Kıbrıs’ta Türkiye’ye bağlı vatansever kişileri saf dışı bırakmak ve Rum tarafına bağlı

Türkiye karşıtı kişileri iktidara getirmek için çaba göstermiştir. Atatürk ve Ecevit’in izinde gidenler Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu idi. Rum tezini benimseyenler ise Mehmet Ali Talat ile Mustafa Akıncı idiler. AK parti Rum tezini benimseyenlere büyük destek olmuş, geçmişte marjinal kabul edilen kişileri iktidara taşımıştır. Rum tezini benimseyen küçük partiler, AK Parti döneminde güçlenerek hükümete gelmiş veya koalisyon ortağı olmuştur.

C) AK Parti, Rumların ve onlara bağlı uluslararası çevrelerin Kıbrıs’ta Rum tarafı lehine yürüttükleri muazzam algı operasyonlarına sessiz kalmıştır. Böylece Kıbrıs halkının bir bölümünün beyni Rum görüşleri ile yıkanmıştır. Rum yandaşlarının öne sürdüğü en haksız iddialara yanıt verilmediği gibi, Türkiye’ye bağlı olup yanıt vermek isteyen kişiler de desteklenmediğinden susmak zorunda kalmışlardır. KKTC, Rum medyasının etki alanı içinde bir bölge haline gelmiştir.

D) AK Parti Kıbrıs’ta Rum tezini destekleyen açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamalara bir örnek verelim. Müzakerelerde Rum tarafı sık sık Türk tezine yakın bir öneri üzerine müzakere masasını terk ediyordu. Terk olaylarından birinden sonra 3. Cumhurbaşkanı Sn. DervişEroğlu “Anlaşma olması önemli değil. Çözümsüzlük de çözümdür” diye bir açıklama yaptı. Sn. R.T. Erdoğan buna sert bir yanıt verdi ve “Hayır çözümsüzlük çözüm değildir. Biz anlaşma olmasını istiyoruz. İki taraf da taviz vererek bir anlaşmaya varmalı. Taviz vermede biz bir adım önde olacağız” dedi.

İlk anda Erdoğan’ın sözleri makul gelmektedir. Ancak Kıbrıs sorununu yakından izleyenler bu sözlerle Türk tezinin terk edildiğini, Rum tezinin desteklenmeye başlandığını anlarlar. Çünkü Eroğlu, “Çözümsüzlük çözümdür” derken “Mevcut durum devam etsin. KKTC yaşasın” demek istemişti. Erdoğan ise Rum tezi çerçevesinde konuşmuştur. Rum yönetiminin isteği doğrultusunda az veya çok taviz verildiği zaman iki halk karıştırılarak kavga ettirilecektir. Bu durum Rumların Kuzeyi ele geçirmek için oluşturmak istedikleri hedeftir. Bu aşamadan sonra Rumlar için iç savaşı nasıl kazanacakları konusu gündeme gelebilir. Bu nedenle Erdoğan’ın sözleri Rum kesiminde büyük sevince neden olmuştur.

RUM TEZLERİNİ SAVUNAN 50 KİŞİYE 10’AR BİN EURO

E) AK Parti Kıbrıs müzakerelerine müdahale ederek Rum istekleri doğrultusunda yön vermiştir. Rum yönetiminin Kuzeyi ele geçirmek için soğuk savaş verdiğini, böylece Barış Harekatı yenilgisini zafere dönüştürmeye çalıştığını gördük. Uluslararası çevrelerin de desteği ile bu soğuk savaş çok başarılı olmuş ve Kıbrıs Türklerinin bir bölümü Anavatandan kopmanın kader olduğunu, Rum halkına karışarak azınlık olarak yaşamaktan başka bir çareleri kalmadığını düşünmeye başlamışlardır. Kağıt üstünde kalacak hiçbir işe yaramayacak hakların peşine düşmüşlerdir.

Rum soğuk savaşı için KKTC’de korkunç paralar harcanmıştır. KKTC’de Rum tezini destekleyen medya kuruluşları oluşmuş, birçok kişi aylığa bağlanmış ve bu kişiler Rum tezini desteklemek için ellerinden geleni yapmaya başlamışlardır. Son olarak Rum tezini destekleyen 50 kişiye 10’ar bin Euro ödül verilmiştir. Sn. Akıncı ve müzakere heyeti bu kişiler arasından seçilmiştir. KKTC’yi tasfiye etmek ve kağıt üstünde kalacak bazı anlamsız haklarla Kıbrıs Türk halkını aldatarak azınlık haline getirmeye çalışmaktadırlar. Bunun için halkı aldatacak her türlü yalan söylenmektedir.

İşte Ak Parti bu heyetle bile ters düşmüş ve onların Türk tezine dönmesini engellemiştir.

İkinci Mont Pelerin müzakeresinde Rumların barış istemediği iyice anlaşılmıştı. Bunu Rum dostu olan ve Rum tezi için çalışan Türkler ile Akıncının müzakere heyeti bile anlamıştı. Bu nedenle Sn. Akıncı “Anlaşma olmazsa sorun değil. Biz KKTC olarak yolumuza devam ederiz. KKTC’nin iç sorunlarını çözmeye odaklanmalıyız” dedi. Bu sözler Türk tezinin en nihayet müzakere heyeti tarafından anlaşıldığı ve izleneceği anlamına geliyordu.

Buna kim karşı çıktı dersiniz? Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu. Akıncıya “Siz ne yapıyorsunuz? Derhal tekrar Rumlarla bir araya geliniz. 9 Ocak’ta Cenevre’de son rötuşları yapınız. Daha sonra 12 Ocak’ta, 5’li Konferans olsun” demiştir. Öyle anlaşılıyor ki bu konferansta Akıncı ile Anasstasiadis’in üzerinde anlaştıkları hususlar teyit edilecek, eksik kalan noktalar tamamlanacak ve uluslararası bir anlaşmayla takviye edilecektir. Bu anlaşmanın Kıbrıs’ı iç savaşa sürükleyeceği açıktır.

Akıncı ile Anastasiadis arasında anlaşılan hususlar Rum tezinin ifadesi olup barış içinde olan bir adaya çatışma getireceğine kuşku yoktur.

Kıbrıs, Suriye ve Irak olmak üzeredir.

Son ümit bu tehlikeli gidişin anlaşılarak durdurulmasıdır.