29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomide en büyük sorun güven!

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

Terör ve anayasa değişikliği gündemin ilk sırasına yerleşse de “ekonomik kriz” bütün ağırlığı ile önümüzde duruyor.

14 yıldır izlenen politikalarla sanayi ithalata bağımlı hale getirildiği için dolar talebi yüksek. Yıllık en az 200 milyar dolara ihtiyaç var. Yerli para vurgusu önemli. Ama ekonomistler, “krize çare olmaktan uzak” değerlendirmesi yapıyor.

BİNA EKONOMİSİ KURTARMAZ

Koşullar “üretim ekonomisi”ni dayatıyor. Hükümetin söyleminde de bu var. Ama atılan adımlar ihtiyaca uygun değil.

Hükümet son yıllarda ekonomiyi inşaat sektörü ile ayakta tutmaya çalıştı. Öyle teşvikler geldi ki bazı sanayiciler bile inşaatçılığa yöneldi.

Cumhurbaşkanı dahil bütün yöneticiler bu sektöre çalıştı. Bankalara konut kredilerini düşürme baskısı yapıldı. Ancak inşaat sektöründe de deniz bitiyor. Sektörde konut fiyatlarının inişe geçmeye başladığı bildiriliyor.

Dünyada örnekleri çok. Ekonomi gemisinin sadece bina dikerek yürümeyeceği açık. Bina satıldığı andan itibaren ölü yatırım haline geliyor.

BÜYÜME EKSİDE

Üçüncü çeyrek büyüme rakamları açıklandı. 1,8’lik daralma var. Diğer bir deyişle 1,8 küçülmüşüz. Bir başka ifadeyle de büyümede eksideyiz.

Tek artı devlet harcamalarında. Devlet harcamaları da olmasaydı iş daha vahimdi. Küçülme çok daha yüksek olacaktı.

Bakanlar peş peşe konuştu. Gerekçe olarak terör, Rusya krizi nedeniyle turizmde yaşanan olumsuzluklar ve 15 Temmuz darbe girişimi gösterildi. Yapısal sorunlara değinen olmadı.

TEŞVİK PAKETİ

İş o kadar ciddi ki Başbakan Binali Yıldırım 250 milyar liralık bir paket açıkladı. Açıklamasına açıkladı, ama kaynağını göstermedi.

Başbakanın paketi güven vermedi. Kaynak gösterilmeyince inanan da pek olmadı. Nitekim paket duyurulur duyurulmaz dolar yükselişe geçti.

GÜVEN SORUNU

İşadamları, ekonomistler, esnaf, çiftçi, memur, emekli, ... hepsinde bir güven sorunu var. Hükümete güven duyulmayınca da psikolojik hamleler etkili olmuyor.

Toplum güven duysa sıkıntının aşılması daha kolay olacak. Ama hükümet günü kurtarma anlayışıyla hareket ettiği için güven vermiyor. O nedenle şu aralar en büyük sorun GÜVEN!

DIŞARDAN MANİPÜLE

Hükümet üyeleri, “ekonominin dışarıdan manipüle edildiğini” dillendiriyor. Belli oranda haklılık payı var. Uluslararası derecelendirme kuruluşları “yukarıdan” aldıkları talimatla hareket ediyor. Türkiye’ye “not sopasını” sallıyor.

Ama sağlam bir ekonomi manipüle edilemez. Ekonominiz manipüle edilmeye müsaitse, Türkiye üzerine hesap yapanlara fırsat verilir.

KAMUNUN DOLAR BORÇLARI

Kamu kuruluşları elindeki tüm dolarları bozdurdu. Konuştuğumuz bazı bürokratlar yapılanlardan endişeli. Bazı kamu yöneticilerinin Saray’a yaranmak için hesapsız hareket ettiklerini düşünüyorlar.

“Bu paralar döviz borçları içindi. Borçların bir bölümü de kısa vadeli. Önümüzdeki günlerde dolar ihtiyacı olacak. Bu da dolara talebi yeniden arttıracak. Aynı kurumlar daha pahalı dolar almak zorunda kalacak” dediler.

GERİ DÖNMEYEN KREDİLER

Tartışılan konulardan biri de geri dönmeyen krediler. Rakamın giderek büyüdüğü ifade ediliyor. Bankaların sıkıntıyı çözmek için arayışa girdikleri konuşuluyor.

Vatandaş borcunu ödeyemediği için bankaların elinde biriken konutlar, otomobiller de ayrı.

EKONOMİ YÖNETİMİ

Peki bu kadar sorunu mevcut ekonomi yönetimi ve ekonomi bürokrasisi aşabilir mi?

Tanıdığım tüm işadamlarına, eski bakanlara ve bürokratlara sordum. Hâlâ ekonomi birimlerinde görev yapan bürokratlarla da tartıştım. “Aşar” diyene rastlamadım.

“Güven” sıkıntısının bir nedeni de bu!

Eski bir müsteşar durumu şöyle özetledi:

“Yarım doktor candan, yarım hoca dinden edermiş. Yarım ekonomistler de ekonomiyi batırıyor.”

Tecrübeyle sabit!