Meclis’te sürpriz olur mu?

“Başkanlık” öngören ve Meclis’in yetkilerini elinden alan anayasa değişikliği ile ilgili teklifin ikinci tur oylamaları dün başladı.

Herkes birbirine “sürpriz olur mu?” diye soruyor.

Sadece sıradan vatandaşlar değil, AKP, CHP, MHP milletvekilleri de aynı şeyi merak ediyor. Dün Meclis kulislerinde dolaşırken en çok bu soruyla karşılaştım. “Evet” oyu veren AKP’liler, birinci turda “evet” diyen MHP’liler, hepsi sonucu bekliyor.

‘HAYIR’ RAHATLATACAK

Küçük bir grup çığırtkanlık yapsa da AKP’lilerin çoğu hâlâ huzursuz. Bir şekilde teklif geri çekilse veya kritik bir madde 330’un altında kalsa rahatlayacaklar.

MHP’de durum daha da vahim. Yüzleri sirke satıyor. “Bizi kim itti?” havasındalar. Bahçeli ile arayı açmamak için “evet” diyenler, yaptıklarını savunmakta zorlanıyor. Bu iş bir şekilde tıkansa onlar da bayram edecekler.

KUŞATMA SÜRÜYOR

Meclis’e pek uğramayan Başbakan Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli Meclis’ten ayrılmaz oldu. “Başçavuş, çavuş” diye anılan AKP milletvekilleri neredeyse 24 saat nöbette.

“Şüpheli” isimler her dakika gözetim altında. Nereye gidiyorlar, kimle konuşuyorlar, sohbetlerde ne diyorlar, ... hepsi ilgiliye yetiştiriliyor.

AKP’den MHP’ye istihbarat desteği verildiği konuşuluyor.

‘HAYIR’CILAR DEŞİFRE OLUNCA

AKP’de “gizli hayırcılar” çoktu. Ama devlet olanakları da kullanılarak isimleri belirlenince zora girdiler. Neredeyse hepsinin başına adam dikilmiş durumda.

Bu da AKP’deki “hayırcılar”ın işini zora soktu.

BEKLENTİ VAR

AKP ve Bahçeli sıkıntılı. Öyle görülüyor ki teklifin tamamı oylanıncaya kadar rahat edemeyecekler. Gelişmeleri dakika dakika takip ediyorlar.

“Sürpriz” endişesi onlarda da var ki Meclis’teki OHAL en katı şekilde sürüyor.

GİZLİ UYARILAR

Peki sürpriz olur mu? Kritik maddelerde ve teklifin tamamının oylamasında “evet”ler 330’un altında kalınır mı?

Aynı soruyu AKP ve MHP çevrelerine ben de sordum. Politik olarak “Bu iş tamam” dense de özel sohbetlerde kesin konuşan yok.

Muhalifler ise umutlu. “Niye olmasın?” diyorlar.

Bu arada, “şüpheli” AKP’lilerle “özel görüşmeler” yapıldığı konuşuluyor. Sonucu bu görüşmelerin belirleyeceği vurgulanıyor.

Önce pek anlam veremedim. Sonra anlattılar.

BU KEZ YANLIŞTAN DÖNMEK ÇOK ZOR

AKP’nin 15 yıllık iktidarı ortada.

Sadece, “Açılım, FETÖ, Ergenekon, Suriye, Irak, 2010 anayasa değişikliğini” saysak bile yeter. Rusya krizinin dumanı hala tütüyor.

Yanlışlardan dönülse de bedeli çok ağır oldu. Şehitler, on milyarlarca dolara ulaşan maddi kayıplar..!

Anayasa değişikliği geçerse yanlıştan dönme bunlar kadar kolay olmayacak. Etkisi çok daha ağır ve uzun sürecek. Millet birbirine düşecek. Ekonomide telafisi zor yaralar açılacak.

Kaybeden Türkiye olacak.

***

DAVUTOĞLU VE KARDEŞLERİ

12 Ocak tarihli yazımda eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir kardeşinin FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alınıp sonra serbest bırakıldığını gündeme getirmiştim. Yazımın ilgili bölümü şöyleydi:

“AKP kulislerinde anlatılan olay dudak uçuklatan cinsten. Geçtiğimiz günlerde kardeşlerinden birinin FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alındığı konuşuluyor. İddiaları Davutoğlu’nun bir yakınına sorduk. ‘Gözaltı olayı doğru, ama kısa süre sonra serbest bırakıldı’ dedi.”

Davutoğlu dün Yeni Şafak’ta bu yazıma şu karşılığı verdi:

“ ... Benim bir kardeşimin FETÖ’den tutuklandığına dair yeni bir iftira atıldı. Bir erkek kardeşimin olduğu intibaı verilerek. Benim altı kız kardeşim var, hamdolsun hepsi birbirinden kıymetlidir. Ama bir erkek kardeşim yok. Olmayan bir kardeşim üzerinden olmayan bir haberi ürettiler...”

Davutoğlu ile ilgili Taşkent’teki eski komşuları ile konuşmuştum. Komşuları “Keldereler”le ilgili ayrıntılı bilgi vermişlerdi. “Keldere” Davutoğlu ailesinin yöresel lakabıydı. Suyu çekilmiş dereler için kullanılan bir sıfattı.

Davutoğlu, “Olmayan bir kardeşim üzerinden olmayan bir haberi ürettiler” diyor. Yanıtını okuyunca çok şaşırdım. Erkek kardeşi var mı yok mu o benim sorunum değil. Benim yazımda “erkek kardeşi” diye bir ifade yok.

Öyle anlaşılıyor ki Davutoğlu çok zorda. Kız kardeşlerini kardeşten saymamış.

Yanıtından sonra “yakınları” ile tekrar görüştüm. Beni değil onu yalanladılar.

Durum bu!