24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CIA SUÇLAMASIYLA ‘HAYIR’ ÇIKMAZ Ana muhalefetin hatası

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Dünyadaki bütün diktatörler ABD destekli. Augusto Pinochet, Francisco Franco, Jorge Rafael Videla, Suharto, ... gibi diktatörlerin hepsi ABD’nin çocukları. Kenan Evren de bunlardan biriydi.

Zamanla işler ters tepmeye başladı. Diktatörler tek tek devrildi.

ABD hemen taktik değiştirdi.1980’lerde ABD Başkanı Reagan’la birlikte, “Project Democracy” (Demokrasi Projesi) uygulamaya konuldu.

SİVİL ÖRÜMCEKLER DEVREDE

Geçmişin günahları bu projeyle silinmeye, unutturulmaya çalışıldı. ABD birdenbire demokrasi ve insan hakları havarisi oldu. “Sivil toplum örgütleri” ortaya çıkmaya başladı. Ülkeler “Sivil Örümceklerle” sarıldı.

Bir CIA üst düzey yöneticisinin deyimiyle “Eskiden CIA’nın yaptığı işler sivil toplum örgütlerine yaptırılmaya” başlandı.

PROJENİN İÇYÜZÜ

Amerika’nın Orta ve Güney Amerika operasyonlarında yer alan, ancak daha sonra CIA’dan ayrılan Philip Agee “demokrasi projesi”nin iç yüzünü şöyle açıkladı:

“Bu koşullar, siyasal egemenlik ile birlikte bizim temel amacımızı oluşturuyordu. Liberal demokrasi ve çoğunluk denen şey sonuçta bu amaçlarımız için bir araçtı. ‘Özgür seçimler’ demek gerçekte bizim desteklediğimiz adaylara gizliden para ödeyerek müdahale etmemiz demektir. ‘Hür sendikalar’ demek, bizim kendimize bağlı sendikalar kurma hürriyetimiz demekti. ‘Basın özgürlüğü’ demek bizim hazırladığımız materyalleri kendisi yazmış gibi yayınlayan gazetecilere ödeme yapma özgürlüğümüz demekti. Seçilmiş bir hükümet ABD’nin ekonomik ve siyasi çıkarlarını tehdit etmeye başlarsa görevden uzaklaştırılmalıydı. ‘Sosyal ve ekonomik adalet’ halkla ilişkilerde hoş kavramlardı, hepsi o kadar.” (Philip Agee. On The Run.Sayfa:76)

DİKTATÖRLÜK SUÇLAMASI

İş bununla da bitmedi. Diktatörlerin hamisi ABD, hedefine koyduğu ülkelerin yönetimlerini hep “diktatörlükle” suçladı.

Bunu daha net görmek için son 15 yıla bakmak bile yeter.

Irak’ı işgal ederken, kendisine direnen Saddam’ın diktatör olduğunu öne sürdü. Libya’yı paramparça ederken Kaddafi’nin “diktatörlüğünü” öne çıkardı.

2011’de Suriye operasyonunu başlatırken de gerekçesi Esad’ın “diktatör” olmasıydı.

Ama, Saddam, Kaddafi ve Esad’ı hedef alırken birlikte hareket ettiği ülkeler de ilginçti. Demokrasinin “d”si olmayan Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn...

DEMOKRASİ VE BARIŞ

ABD ve Avrupa’nın son yıllarda ağzından düşürmediği iki sözcük var. “Demokrasi” ve “barış”.

Irak’ta yaklaşık 1,5 milyon, Libya’da 300 bin, Suriye’de 400 bin Müslüman “Demokrasi ve barış” sloganlarıyla katledildi. Katiller belli.

HAYATIN GARİP CİLVESİ

ABD Saddam, Kaddafi, Esad’a “diktatör” diye saldırırken Tayyip Erdoğan’la Abdullah Gül de aynı şeyleri tekrarlıyordu.

Saddam, Kaddafi, Esad için söyledikleri arşivlerde duruyor.

Şimdi aynı suçlama Erdoğan için gündemde. “Diktatör.”

Her şey çok açık değil mi?

ABD DESTEKSİZ DİKTATÖR OLMAZ

Saddam ABD ile savaşırken Irak çok rahatlamıştı. Bağdat sokaklarında gece yarılarına kadar dolaşırdık. Kimse karışmazdı. Bakanlar koruma ile bile gezmezlerdi.

Kaddafi öldürülmeden birkaç yıl önce Libya’ya gitmiştim. 5-6 yıl öncesine göre çok değişmişti. Ünlü Yeşil Meydan’daki pastane ve lokantalarda internet kullanmıştık. Gazeteciler Türkiye’ye haberlerini geçmişti.

Suriye’de de durum aynıydı. Son 10 yılda Suriye çok farklı bir hale gelmişti.

Kural hep aynı. Emperyalizmle savaşan yönetimler halkıyla bütünleşiyor.

‘Evet’in Aşil topuğu

Erdoğan’ı eleştiren CHP yöneticileri sık sık Saddam, Kaddafi, Esat benzetmesi yapıyor. Bence dikkatli olmalılar. Bu iddiaların patentti ABD’ye, CIA’ya ait.

ABD 2002’de iktidara getirirken Erdoğan’ı tanımıyor muydu? “Açılım” bitmeseydi, FETÖ’nün üstüne gidilmeseydi, Fırat Kalkanı Harekatı ile ABD-İsrail Koridoru kesilmeseydi Erdoğan’a “diktatör” der miydi?

Erdoğan anayasa değişikliği ile diktatör olamaz. Halk bunu kabul etmez. 2019 seçimlerini kazanamaz. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in deyimi ile olsa olsa “yalnız adam” olur.

“Evet”in “Aşil topuğu” diktatörlük değil. ABD, CIA suçlamalarıyla halk oylamasından “Hayır” çıkmaz.