20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

19 yıl hatasız geçer mi?

Kamil Erdoğdu

Kamil Erdoğdu

Gazete Yazarı

A+ A-
19 yıl olmuş. Bir derbi gününde, bir oy farkla kazanılan genel kuruldan bu yana geçen yıllarda hep Aziz Yıldırım’ın yönetim anlayışı konuşuldu. Haklı olan da vardı, haksızlık yapan da. Ancak eleştirilere hep temkinli yaklaşmak gerektiğini düşündüm. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünü yönetmek kolay değildi. Hem de 9 branşta binlerce sporcu barından bir kulübü. Üstelik o kulüp branşların hepsinde başa oynayacak, hatta uluslararası alanda büyük başarılar kazanacak. Bir başka örnek aklıma gelmediği için kıyaslama yapamıyorum.
Aziz Yıldırım’ı savunmak veya eleştirmek gibi bir aracım yok. Sadece son 6 yılı değerlendirirken biraz insaflı olunmasını bekliyorum; diğer takımlardan değil, sarı-lacivertli taraftarlardan.
3 Temmuz denen o sürecin açılmasındaki en büyük pay Aziz Yıldırım’ın dirayeti değil mi? Ne uğradığı haksızlık karşısında ağladı, ne de el etek öptü. İnsanın düşününce 'herşey bir tarafa, Anıtkabir’e 300 bin kişiyi toplaması bir tarafa' diyesi geliyor.
Avrupa Ligi’ndeki son maçta ortaya konan futbol tekrar Yıldırım’ın uygulamalarını gündeme getirdi. Futbolcunun sahada ortaya koyduğu performanstan bu kadar sorumlu tutulan bir başka başkan var mıdır bilmiyorum. Ancak bunda haklılık payı var. Geride kalan 19 yılda futbolda Aziz Yıldırım’ın hatalarıyla yoldan çıkılan dönemler oldu.
Başkanlığının ilk yıllarında ezeli rakiplerinin Fenerbahçe üzerinde sağladığı üstünlüğe son veren Osieck ve devamında Löw yönetimi süreklilik kazanamadı. Yıldırım, takımın başına Rıdvan Dilmen’i getirerek bir maceraya imza attı.
Fenerbahçe futbol takımı, bu 19 yılda Avrupa arenasında bir çeyrek final, bir de yarı final gördü. Bu başarılarda takımın başında Zico ve Aykut Kocaman vardı. İkisinde de bir üst tur tek golle kaçtı. Üstelik son Benfica maçına giderken takımın orta sahası ya cezalı, ya da sakattı. Bu iki teknik direktörle de ayrılıklarda Aziz Yıldırım imzası vardı. Kötü olan Fenerbahçe’nin Avrupa yürüyüşünün süreklilik kazanamamasıydı.
Sadece teknik adamlarla değil, futbolcularla da sıkıntılar yaşandı. Alex konusundan bahsetmeyeceğim, zira o konuda yönetimin tamamen haklı olduğunu düşünüyorum. Bence Marco Aurelio’nun takımdan ayrılması daha büyük boşluk bıraktı. Hem sistemin önemli bir parçasıydı, hem de o zamanki kurallar çerçevesinde Türk pasaportu taşıması büyük avantajdı. Basına bile sızmadan takımda tutulabilirdi diye düşünüyorum.
Emenike konusunda ise kimin sorumlu olduğu pek net değil. Affedilebilir, ilk 11’e alınabilir, fakat bu süreç bir Avrupa Ligi karşılaşmasıyla mı başlamalıydı? 70 dakika sahada dolaşmasına izin verilmeli miydi? Acaba ona gösterilen sabır Fernandao’ya gösterildi mi?