29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

​Vietnam Savaşı’ndan daha büyük sonuçları olacak gelişme

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

Halep’in kurtulması ile birlikte Suriye Savaşı’nın sonu göründü. Artık bizzat çeşitli sözcülerinin de itiraf ettiği üzere ABD ve genel olarak Batı, Suriye’de yenildi.

Bu gelişme ABD açısından herhangi bir yenilgi değildir. Kapitalist sistemin en büyük gücü açısından tarihi bir dönüm noktasıdır.

Emperyalist Dünya’nın Suriye savaşını kaybetmesi, dünya çapında ve tarihi olarak büyük sonuçları olacak bir gelişmedir.

Bir kıyaslama yapmak gerekirse Suriye yenilgisinin sonuçları, ABD açısından Vietnam yenilgisinin sonuçları kıyaslanmayacak ölçüde büyük ve ağır olacaktır.

Aslında bu gelişmenin kanıtları daha bugünden ortaya çıkmıştır.

ABD'NİN KARŞISINDAKİ GÜÇ

Suriye Savaşı, ABD tehdidinin hedefi olan Rusya, İran, Irak ve Suriye’yi bir araya getirdi. Kasım 2015’te bir araya gelerek “Bağdat İnisiyatifi” adını alan oluşum, askeri olarak güç dengeleri tamamen değiştirmiş ve ABD yenilgisine giden yolu açmıştır.

20 Aralık 2016 Moskova toplantısı ile artık Türkiye’nin de bu inisiyatife fiilen dahil olduğunu söyleyebiliriz.

Şanghay İşbirliği Örgütü bu inisiyatifin cephe gerisidir.

Toplam olarak bakıldığında ABD’nin hiçbir şekilde kapışmayı göze alamayacağı bir askeri ve ekonomik güç ortaya çıkmıştır.

ABD’nin karşısındaki güç yükselmekte olan güçtür. Bu açıdan da bakıldığında ABD’nin askeri bakımdan geri dönülemez bir yola girdiğini söyleyebiliriz.

'ELVERİŞLİ' OLMAKTAN ÇIKAN ARAÇLAR

Suriye Savaşı’nın ABD açısından ikinci sonucu, Büyük Ortadoğu Projesinin uygulamada kullandığı “Elverişli araç”, Siyasal İslam’ın yaşadığı iflas ve emperyalistler açısından eskisi gibi “kullanılabilir güç” olmaktan çıkmasıdır.

ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin en önemli hedefi olan 2. İsrail’in kuruluşuna dünyayı ikna etmek için örgütlenen IŞİD ve Nusra türünden örgütler son bir yıl içinde toparlanan bölgenin ulusal devletlerinden büyük darbeler yediler ve gerilemeye başladılar. IŞİD elinde bulunan toprakların üçte birini kaybetti. Nusra; Halep ve Şam cephelerinde yenildi.

Ama daha da önemli olan, son yılların gelişmeleri içinde İslamcıların hakim oldukları her yerden milyonlarca insanın göç yollarına düşmesidir. Akdeniz’de 2014 ve 2015 yıllarında toplam olarak 10 binin üzerinde Müslüman boğuldu.

Müslümanlar “Allahu Ekber” diyerek kafa kesen ve Cenneti hak etmek için dünyayı herkes için cehenneme çeviren İslamcılardan kaçmak isterken Akdeniz’in sularına gömüldüler.

“Siyasal İslam”ı emperyalizm açısından “elverişsiz araç” durumuna sokan işte bu gelişmelerdir.

Suriye savaşının kaybedilmesi ise, Siyasal İslam açısından daha büyük bir iflas anlamına gelecektir. Suriye nüfusunun yüzde 80’inin, Suriye devletinin kontrolündeki yüzde 20 Suriye toprağında yaşaması, İslamcıların etkin olduğu geri kalan bölgelerde yüzde 20 nüfusun bulunması başlı başına önemli kanıttır.

TÜRKİYE'NİN KAMP DEĞİŞTİRMESİ

Suriye Savaşı’nın üçüncü sonucu, Türkiye’nin kamp değiştirmesinin kesinleşmesi olacaktır.

Türkiye herhangi bir ülke değildir. Türkiye’nin kamp değiştirmesi dünya dengelerinin kökten değişmesi anlamına gelecektir.

Türkiye en gelişmiş İslam ülkesidir. Asya ile Avrupa arasında köprüdür. Hem Doğu, hem de Batı ile çok yakın ilişkileri vardır.

Atlantik ittifakından kopmak; bir yandan ŞİÖ’ye dahil olmak, öte yandan Batı Asya Birliği’ne giden yolun açılması anlamına gelecektir.

Türkiye aslında bu yola 2000’lerin başından itibaren girdi. Ergenekon ve Balyoz tertipleri Türkiye’nin Asya’ya yönelişini önlemek içindi.

Sonunda Türkiye’nin mecburiyetleri hükmünü yürüttü. Türkiye ekonomisi Avrasya’da nefes alıp vermeye başladı. Rusya ve Çin; Türkiye’nin bir ve iki no’lu dış ticaret ortakları haline geldiler. Ergenekon ve Balyoz tertipleri Vatan Partisi’nin milletimizi harekete geçirerek verdiği mücadele sonunda bozguna uğratıldı.

Güvenliğini sağlama ve toprak bütünlüğünü koruma ihtiyacı Türkiye’yi Rusya ve İran ile işbirliğine yöneltti.

Sonuç olarak 2016 yılı Türkiye’nin yönünü doğuya çevirmede bir dönüm noktası oldu. 24 Temmuz 2015 Türkiye’nin Vatan Savaşı’nı başlatması, 24 Kasım 2015’te Rus uçağının düşürülmesi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, 20 Aralık’ta Rus Büyükelçisi Karlov’un öldürülmesi ve nihayet Rusya, İran ve Türkiye büyükelçilerinin Moskova’da buluşmaları ve Suriye’de çözüm konusunda beraber hareket edeceklerini açıklamaları; 2000’lerin başında girdiğimiz yolun sonuna geldiğimizi gösteriyor.

Kısacası Türkiye’de Asya’daki yerini alıyor. ABD açısından ise bu gelişme; “dönülmez akşamın ufku” anlamına geliyor.

BÖLGESEL BİRLİKLER DÖNEMİ

Evet bu gelişmenin sonuçları hiçbir şekilde Vietnam savaşının sonuçlarına benzemeyecektir.

ABD, 1975 yılındaki yenilginin ardından beş yıllık bir bocalama dönemi geçirdi ama 1980 yılından başlayarak yeni bir atağa kalktı.

Neo liberal ideoloji dünya çapında yükseldi. Sovyetler Birliği dağıldı. Dünyanın her tarafında ABD korumasında ve desteğinde ortaya çıkan mikro milliyetçi ve dinci örgütler, gelişmekte olan dünyayı emperyalizm hesabına parçalama faaliyetleri yürüttü.

Bütün bu gelişmelerin sonucu olarak 1990’lardan itibaren ABD de, “tarihin sonu”nun geldiği ve kendi sistemlerinin artık “tartışılmaz ve ebedi sistem” olduğu rüyalarının bile görülmesine yol açılabildi.

Bu rüya artık bitti. Suriye Savaşının, Suriye Devleti’nin zaferi ile sonuçlanması; ABD’ye kendi sınırları içine çekilmek ve bükemediği bileği öpmekten başka yol bırakmıyor.

Yeni bir dönemdeyiz. Bu dönem Asya’nın yükselişi ve bölgesel birlikler dönemidir.

2017’nin, emperyalizme karşı savaşan bütün dünya halklarının daha büyük başarılarına sahne olacağı inancıyla bütün okuyucuların yeni yılını kutlarım.