29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir 'Aydınlıkçı köylü önderi'nin ardından

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

17 Ocak günü Türkiye Devriminin “uzun yürüyüşçü”lerinden, Sökeli “Aydınlıkçı köylü önderi” Mehmet Günay’ı toprağa verdik.

Evet, Mehmet Günay Türkiye’nin Bağımsızlık ve Devrim davasının uzun yürüyüşçülerindendi. 1960’larda Türkiye İşçi Partisi saflarında Söke Ovası ve Bafa gölü köylülerinin bağımsızlık, toprak ve özgürlük mücadelesi içinde yer alarak başlayan mücadele, hayata gözünü yumduğu 16 Ocak 2017 tarihine kadar kesintisiz olarak sürdü.

Kesintisiz, kararlı ve ilk günün heyecanı ve kararlılığıyla devam eden bir mücadele…

Mehmet Günay’ın vasiyeti

13 Aralık 2016 günü Aydın’da son kez bir araya geldik. Hastaneye kontrole gelmişti. Benim ise öğleden sonra Nazilli ilçe örgütümüzde katılacağım bir eğitim çalışması vardı.

Aydın Efeler ilçe başkanımız Saniye Duman öğretmenimizin evinde buluştuk. İl Başkanımız Emre Albayrak, il yöneticimiz Abdurrahman Taşçı, Merkez Disiplin Kurulu üyemiz Hüseyin Karanlık ve Mehmet arkadaşımızın oğlu Kemal Günay ile beraberdik.

Sohbetimizin bir yerinde Mehmet Günay cebinden katlanmış bir kâğıt çıkardı, bana uzattı. “Bedri arkadaş burada vasiyetim yazılı. Öldükten sonra mezar taşıma ‘Aydınlıkçı Köylü Önderi Mehmet Günay’ yazılsın” dedi.

Arkadaşımıza ölümü yakıştırmadığımız için uzattığı kâğıdı almadım. “Hele bir dursun” dedik, “Daha beraberce yapacak çok işimiz var…

Partili mücadeleye vurgu…

“Aydınlıkçılık” 20. Yüzyılın başından bu yana bu topraklarda Öncü Parti’de örgütlenmenin ve partili mücadelenin adıdır.

1920’lerin ilk yıllarından itibaren Şefik Hüsnü önderliğinde yayınlanan Aydınlık dergisi, 1968’den sonra Vatan Partililer tarafından neredeyse kesintisiz olarak çıkarıldı. Nazım Hikmet”in 1924 yılında yazığı “Aydınlıkçılar” şiirinden bu yana “Aydınlıkçılık”, Türkiyeli devrimcilerin adeta kimlik kartı olmuştur.

Onun için Mehmet Günay bize bıraktığı vasiyetinde, 75 yıllık ömrüne anlam katan en önemli eyleminin “Aydınlıkçı” olmak, yani partili olmak olduğunu söylüyor.

Bu davranışıyla Mehmet Günay, kendisini tanıyan ve tanımayan herkese örgütlü olmanın önemini anlatıyor.

“Köylü önderi”

Günay’ın mezar taşına yazılmasını istediği ikinci ibare “köylü önderi”; bir niyetin ötesinde bir gerçekliktir. 1974 yılında hapisten çıktıktan sonra köylüleri tarafından muhtar olarak seçilmiştir.

1960’ların toprak ve özgürlük mücadelesinde köylülerin önündedir. 12 Mart ve 12 Eylül darbecilerinin karşısında bağımsızlık ve özgürlük saflarındadır.

1975 yılında Devrimci Toprak İş sendikasının önderliğinde mücadeleye atılan Söke ovasının toprak işçilerinin yanındadır.

1990’lardan günümüze kadar bir Parti önderi olarak Söke’de, Aydın’da her mücadelenin en önündedir.

Yani Mehmet Günay’ın yarım asrı aşan mücadele hayatı, tam tamına bir köylü önderinin hayatıdır.

Gözleri her daim parlayan ve dolu dolu gülen devrimciler

Mehmet Günay’ı tanıyan herkes onu daima parlayan gözleri ile hatırlar. Dolu dolu güler. İyimserlik ve hayat doludur.

Sadece Mehmet Günay değil, ilginçtir; Geçen yıl kaybettiğimiz Durmuş Uyanık da öyleydi. Daha önce yitirdiğimiz Ahmet Uyanık, Hüseyin Kaya, Mehmet Bakan, Hüseyin Albak ve diğer devrimci köylü arkadaşlarımız da…

Soruyorsunuz kendinize. Bütün bu arkadaşlardaki bu ortak özelliklerin sebebi ne olabilirdi? Bu sorunun bir tek cevabı vardır.

Bu arkadaşlarımız 1960’lardan bu yana örgütlü olarak mücadele içindeydiler. Örgütlü oldukları için iyimserdiler. Mücadele ettikleri için geleceğe güvenle bakıyorlardı.

Örgütlü oldukları ve mücadelede en önde bulundukları için geleceği görüyorlardı. O güzel geleceğin neferleri olmanın bilinciyle özgüven doluydular.

Son anına kadar “görev adamı”

Son ana kadar mücadele eden insanlara “ayakta öldü” derler.

Mehmet Günay arkadaşımız bu nitelemeyi sonuna kadar hak etti. Amansız bir hastalığın pençesine düştüğü günden beri mücadele etmek, hastalığı yenmek ve Partili görevlerinden bir an olsun geri durmamak yolunu seçti.

Partinin son il kurultayına katıldı. Genel Kurultay delegeliğine aday oldu ve seçildi. Ayrıca her devrimcinin mutlaka bir görev üstlenmesi gerektiğini düşündüğü için Disiplin Kurulu’na aday oldu ve seçildi.

Bizler Mehmet Günay gibi arkadaşlarımız olduğu için tam yarım yüzyıldır mücadele bayrağını hep yukarılarda tutabildik.

Mehmet Günay’larla hep güçlü olduk. Üstlendiğimiz görevleri yüz akıyla tamamladık.

Şimdi de binlerce, onbinlerce Mehmet Günay’la yolumuza devam ediyoruz…