26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriye’den sızan son gizemli hücre!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Karadeniz’de, Amanoslar’da ve üç gün önce bir askerin şehit olduğu Antalya gibi turizm merkezinde bile artık PKK’lılar var... Hem de ne yazık ki yıllardır!..

Oralarda bile her geçen gün yeni bir terör hücresi ortaya çıkıyor, eylemler yapıyor, bazıları etkisizleştiriliyor, bazı gruplar ise serseri mayın gibi oradan oraya dolaşmaya devam ediyor...

Bursa’da ve Ege’de bile İŞİD militanları cirit atıyor, eylemler yapıyor... Unutmayınız ki, Türkiye’nin en sakin ilçesi seçilen Seferihisar’da da Hizbullahçılar yakalanmıştı...

Terör artık etnik ve bölgesel çelişkileri kesinlikle sorun etmiyor, coğrafyaya özgü örgütlenmelere önem vermiyor, kültürel farklılıkları ve siyasi yapılanmaları göz ardı edebiliyor ya da tabanının olmadığı alanları bile sığınak olarak kullanmaktan kaçınmıyor...

Dincisi, bölücüsü ya da diğerleri... Hiçbiri için bölge-örgütlenme ikilemindeki dengesizlikler hiç ama hiç fark etmiyor...

Çünkü şiddeti meslek haline getirenler ve kandan beslenenler artık ne bölge, ne kültür ne de taban kaygısı yaşıyorlar ve Türkiye’nin her köşesinde aktif olmak için silahlı hücreler oluşturmaktan çekinmiyorlar...

Geçim sıkıntısı ve işsizliğin Doğu’dan Batı’ya, Güney’den Kuzey’e yarattığı göç de farklı coğrafyalarda hücrelere sığınma ve saklanma olanağı veriyor olmalı ki, gözü kara bir terör göçü yıllardır hız kesmiyor!..

Ve sağcısından solcusuna, ayrılıkçısından şeriatçısına kadar terörist gruplar artık taban bulamamak, tepki çekmek, ihbar edilmek, yakalanmak gibi kaygılar da yaşamadan Türkiye’nin her köşesinde rahatlıkla eylem alanı yaratabiliyor... Hem de hiç umulmadık yerlerde ve oldukça pervasızca...


BAŞIBOŞLUĞUN GEREKÇELERİ...

Türkiye’de, terör gruplarının bir türlü önlenemeyen bu örgütlenme kaosunun çok önemli iki siyasi gerekçesi de var;

Son iki yılda yaşanan onlarca intihar saldırısı ve bine yakın can kaybı da gösterdi ki, Türkiye skandal Suriye politikasının sıkıntılarını çok acı biçimde yaşıyor...

Yani ABD taşeronluğunun hiç gereği ve yararı yokken, Ortadoğu’dan topraklarımıza sıçrayan kanlı kaos ülkemizi aralıksız vurmaya devam ediyor!..

Evet -son aylarda intihar saldırılarının önlenmesi ve Doğu’daki ayrılıkçı terörün etkisizleştirilmesi- açısından başarılı sonuçlar alınıyor ama ne yapılırsa yapılsın, şiddeti bazen azalıp, kimi zaman artsa da, terör özellikle son 3 yıldır bir türlü durdurulamıyor...

İkinci gerekçe ise en az Suriye kaynaklı başıboşluğun yarattığı tehdit kadar ürkütücü ve belki de daha tehlikelidir;

AKP-FETÖ ortaklığı döneminde emniyet teşkilatının neredeyse yüzde 80’ini ele geçiren cemaat yapısına yönelik tasfiye hareketi, istihbarat ve güvenlikte zafiyet ve çok büyük boşluklar da yarattı... Önceki akşam bile 2205 emniyet görevlisi tasfiye edildi...

Hem AKP’li yetkililer açıklamadı mı, “Emniyet teşkilatındaki 7500 istihbarat görevlisinden ancak 500 kadarı FETÖ’ye bulaşmamış!..”

Uzman oldukları varsayılırsa, bu kadar istihbarat ve güvenlik görevlisi tutuklanmış ya da tasfiye edilmişken, sahi terörü yedi coğrafya da kim takip ediyor ve nasıl önlemeye çalışıyor acaba?..

İşte Suriye başıboşluğunun yanı sıra, Türkiye bu vahim bürokratik, mürit-militan örgütlenmesi nedeniyle de son üç yılda terör gruplarının rahatlıkla eylem yapabildiği ülke haline getirildi...

Acı ve ürkütücü bir gerçektir; Hem güvenlik birimlerindeki kadro ve uzman eksikliğini, hem de istihbarattaki mücadele boşluğunu tamamıyla kapatmak belli ki çok uzun zaman alacak...

Yani terör cemaatine göz yumarak büyümesini sağlayan devlet ve beceriksiz siyaset daha uzun süre kendi gafleti ve ihanetinin kurbanı olacak, millet de bunun vahim ve bitmeyen sıkıntılarını yaşadıkça yaşayacak...

Şiddeti bazen artan ve (Doğu’da PKK, Antep’te IŞİD gibi) durmayan eylemlerden de anlaşılıyor ki, teröryorgunu yurttaşlarımızın huzursuzluğu büyürken, ülkemiz güvenlik açısından dünya kamuoyunda itibar kaybetmeye de devam edecek...


ESKİŞEHİR’İN KALBİNDE!..

Evet; Türkiye son 40 yıldır DHKP-C, TİKKO, PKK, TAK, İslami Hareket, Hizbullah, El Kaide ve nihayet son 3 yıldır Suriye belası IŞİD’le uğraşırken, Eskişehir’den gelen vahim ve düşündürücü bir haber hangi tehlikeyi duyuruyor acaba?..

Baksanıza; Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri, ihbar üzerine kent merkezindeki bir adrese operasyon düzenlemiş... Ekipler, “eylem hazırlığında” olan “El Nusra” terör örgütü üyesi 5 kişiyi kıskıvrak yakalamış... Belli ki onlar da ilk kez karşılaştıkları bu örgütün varlığı nedeniyle çok şaşırmış!..

Emniyetteki sorguları devam eden 5 kişilik örgüt “hücre”sinin Eskişehir gibi sakin bir kentte ne aradığı, hangi eylemi planladıkları ve kimlerden oluştuğu nedense açıklanmamış!..

Bu olayı sakın ola basite almayınız; Suriye’de “insan kalbi” yiyen acımasız militanlarıyla korku saçan Ortadoğu kaynaklı şeriatçı Nusracılar’ın en az 100 bin üniversite öğrencisinin yaşadığı, Orta Anadolu’nun en sakin ve huzurlu kentlerinden birinde bile hücre oluşturması hiç de hayra alamet değil...

Memleketimiz yıllardır PKK, TAK, El Kaide ve IŞİD’in yarattığı korku ve kaosla uğraşırken, bir de El Kaide’nin “Suriye” kolu El Nusra eksikti değil mi?.. İnsan kalbi yiyen Nusracılar’ın Orta Anadolu’nun kalbinde ne işi var acaba?.. Haydi hayırlısı...