24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu rest ‘televole’den değil!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

“- Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklâl Savaşı’nı zaferle kazanmış bir Meclis’tir... Sözde ‘Başkanlık’ rejiminin Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşaması mümkün olmayacaktır, yıkılacağı şimdiden görülmektedir.

- Yetki sınırlarını aşarak Türk Milleti’ne günlerdir dayatmaya kalktığınız, ABD gibi Mehmetçiğe her gün kurşun yağdırtan düşman bir ülkenin anayasasını ve hazırladığınız kötü kopyasını kuzu kuzu kabul edeceğimizi mi sandınız?

- Onay verdiğiniz Anayasa değişiklikleri, yarım kalmış 15. Temmuz darbe girişimini tamamlayacaktır. FETÖ ve PKK işte bu fırsatı beklemektedir. Asıl bombayı siz atıyorsunuz Meclis’e... Hem de yalnızca TBMM binasına değil, bombayı Türk Milletinin üzerine bırakıyorsunuz.

- Anayasa’yı bizzat koruma ve kollama görevi üzerine yemin eden siz milletvekilleri, anayasal rejimimizi göz göre göre yok etmeye çalışmaktasınız... Hiç kimse size bu yetkiyi vermedi, veremez. Böyle bir yetkiyi Türk Milleti’nin elinden kaçırabilen kuvvet dünya yüzünde yoktur.

- Hazırlanan bu Anayasa’da yalnız Türkiye’nin değil, sanat hayatının ve sanatçılarımızın da gelecekleri tehdit altındadır, bunu görüyoruz.

- Çalakalem ve hukuksuz bir şekilde, halktan kaçırılarak yapılan Amerikan projesi olan bu anayasa değişikliğini biz, ‘sanatçılar’ kabul etmiyoruz...”

Yukarıdaki satırları “Türkiye Sanatçılar Birliği”nin Anayasa değişikliği tuzağıyla ilgili açıklamasından aldık... Cumhuriyete ve laikliğe inanmış, vatansever, gerçek sanatçıların kaygılarıdır bunlar...

İyi de, ‘Televole’ zırvalığına saplanmışken ara sıra devlet büyüklerinin ensesinde “selfie” çektiren “sanatçı” kılıklı figüranlar nerede acaba?..

Ne yani; bu ülke “yeni Anayasa” tuzağının ardından hilafet karanlığına sürüklenince, şu artisttakımı şov yaparak caka satacakları, baldır bacak sergileyerek kasalarını dolduracakları mekan bulacaklarını mı sanıyorlar?..

Memleket elden giderken”gaflet ve dalalet” dedikleri bu olsa gerek?..


MÜFREDATI ‘TALEBE’ YAZACAK...

Evet; memleket dört bir koldan kuşatılıyor... Belli ki Anayasa değişikliği tuzağı da bombanın son fitili!..

Sanatçılar Anayasa’ya sarılan paslı zincire cesurca rest çektiler ama son günlerde Milli Eğitim’de hazırlanan müfredat rezaleti de laik eğitimi yerle bir edecek...

Toplum yine suskun ama tıpkı CHP’liler, Vatan Partililer, gerçek sanatçılar ve TGB’liler gibi liseli vatanseverler de cumhuriyete yönelik taarruzlar karşısında eğilmiyorlar...

Ancak medya “Türkiye Liseliler Birliği” (TLB) üyelerinin karne günü Kadıköy’de düzenlediği etkinliği görmedi. Oysa TLB Genel Başkanı Bora Çelik’in şu açıklamaları memleketin hızla molla- medrese sistemine sürüklendiğini bir kez daha haykırıyordu... Okuyalım;

‘’Cumhurbaşkanı yaverinin FETÖ’cü çıkmasını istemiyorsanız bu taslağı yırtıp atmak gereklidir. Taslağı incelediğimiz zaman Atatürk’ün konularının azaltıldığı, millet kavramından bahsedilmediği, ulus bilincinin yok sayıldığı, bunun yerine tarikat ve cemaatlerin öne çıkarıldığı görüyoruz. Bu taslak, millet olma bilincimizi ortadan kaldırmaya, padişahın kulu olmaya koşullandırmış ümmet toplumu yaratmaya hizmet etmektedir. Bu taslaklar doğrudan milli devletimizi hedef almaktadır. Bunları yürürlüğe sokmak en çok bölücü ve gerici terör örgütlerinin işine yarayacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı bu müfredatta ısrar ederse, emin olsun gençlik kendi müfredatını yazacaktır.’’


TRT BATTI MI?..

En son Urfa’daki Göbeklitepe’den “put” diye söz eden zırva bir belgeseli de yayımlayınca, TRT’nin kanalları benim açımdan tamamen izlenemez oldu...

Kurumdaki kötü yönetim, yanlı habercilik anlayışı ve vasat yayınlarından zaten anlaşılıyor da, TRT’de acaba parasal açıdan neler yaşanıyor?..

Yani borazanlık ve kötü yönetim, devlet bütçesine ağır bir yük de getirirken, TRT nereye sürükleniyor?..

CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel, gelirinin yüzde 86’sını elektrik hasılat payı ve bandrol ücretlerinden elde eden ve 2 milyara yakın bir bütçeyle yönetilen TRT’nin 2015 yılını “147 milyon zarar”la kapattığına dikkat çekmiş...

Bu zararın en büyük nedeni de herhalde TRT’nin kendi kaynaklarını kullanmak yerine, yandaş yapımcıları zengin etme çabası olmalı?..

Baksanıza; Sertel, kurumun dış yapımlara 2014 yılında 608 milyon 785 bin, 2015 yılında ise yüzde 49 artışla 907 milyon 161 bin lira harcadığına vurgu yapmış... Yani TRT’de dış yapımlara ödenen para, kurumun toplam bütçesinin yüzde 50’sini aşmış... O halde Sertel soruyor;

“TRT bütçesinin yarısını dış yapımlara harcıyorsa, her yıl 581 milyon TL maaş ödenen 7500 personel ne iş yapıyor acaba?..”

Sertel bu savurganlığı durdurmak için, TRT’nin dış yapımlara harcadığı paranın kurumun genel bütçesinin yüzde 40’ını geçmeyecek şekilde sınırlandırmasını içeren bir kanun teklifi vermiş ama asıl soru da şudur; “TRT bankamatik memurlarının işgali altında mı?..”


EMİR’İN VAHİM SORULARI!..

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, MHP’lilere kaset komplosu ile Sadullah Ergin-FETÖ ilişkisini Meclis gündemine taşımış... Emir, TBMM’ye verdiği önergede Başbakan Yıldırım’a sormuş:

“- Kaset komplosunun baş şüphelisi polis şefi Lokman Kırcılı’nın, 2011 yılında Erdoğan ile yaptığı görüşmede neler konuşulmuştur?..

- Lokman Kırcılı, daha sonra ABD’ye gitmiş midir? MHP’li yöneticilere yönelik kasetler, bu görüşmelerin olduğu dönemde mi internette yayınlanmıştır?

- Adalet eski Bakanı Ergin’in, ABD’de Gülen ile görüştüğü ve Gülen’in telkinlerde bulunduğu doğru mudur?

- Şimdiki Karaman Valisi Süleyman Tapsız, Gülen’i ABD’de ziyaret edip arkasında namaz kılmış mıdır ve 4-5 saat baş başa görüşmüş müdür?..

- FETÖ soruşturmaları kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanıklık yapması söz konusu mu?..”

Erim’in soruları çok vahim de, yanıtlayacak babayiğit nerede acaba?..

ANMA: Katledilişinin 24. yıl dönümünde usta gazeteci Uğur Mumcu’yu saygıyla anıyorum... Günümüz Türkiye’sinin, uzun yıllar çalıştığı gazetenin ve gazeteciliğin ne hallere düştüğünü görseydi kahrolurdu herhalde...