25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İçme suyuna petrol, pastaya zehir

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-
Dimaşk (Şam) kentini besleyen en önemli su kaynağı Barada. Kent merkezine 20 km uzaklıkta. Lübnan sınırına yakın bir mesafede. Suriye-Lübnan hudut hattını teşkil eden dağın batısında Lübnan’ın bereketli vadisi Beka yer alır. Her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bugün bile özellikle muz ve haşiş ekiminin yaygın olduğu verimli bir toprak ihtiva eder.
Dağın doğu yakasında Suriye’nin verimli Zabadani vadisi bulunur. Bölgede zengin su kaynakları mevcuttur. En önemlisi Barada su kaynağı ve onun yarattığı Barada nehridir. Dünyanın birçok ülkesine ama özellikle zengin Petro-Dolar Körfez hanedanlıklara ihraç edilen kirazı, baklası ve bezelyesi ile meşhurdur. Kışın bol yağmur ve kesif kar yağışı alır. Şam ahalisinin, yaz aylarının boğucu sıcaklığından uzaklaşıp sığındığı yaylasıdır.

ESKİ BARADA NEHRİ

Barada nehri Şam kent merkezine geldiğinde yedi parçaya bölünür. Sur içinde halen varlığını sürdüren eski Şam kentinin evleri 7 nehir kolu üzerinde inşa edilmiştir. İhtiyacı olduğunda penceresini açıp hemen yanından akan suya uzanması yeterliydi. Bu sebeple sur içindeki evlerin musluklara ihtiyacı yoktu. Su, adı üstünde Barad ‘soğuk’ ve çok temizdi. Ama bugün meşhur Barada’dan eser kalmadı. Nehri görmeye gelen ve büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Mısırlı şair, “bu mu Barada? Vallahi bu Barada değildir. Bu olsa olsa Haradadır (boktur)” diye haykırmıştı.
Lübnan'ın sıfır noktasında yer alan bölge ahalisinin bir bölümü Suriye-Lübnan arasında elektronik eşya, sigara ve benzeri kaçak malların ticareti ile uğraşırdı. 2011’de Suriye’ye ulaşan kanlı bahar aslen silahlı olan kaçakçılara savaş lordları olma fırsatı verdi. 90’lı ve 2000’li yıllarda Körfez ülkelerinden gelen zenginlerin inşa ettiği sayfiyelik villalar yağmalandı. Oteller, lokantalar talan edildi. Çiftçiler haraca bağlandı. Su kaynakları ve arıtma tesisleri işgal edildi. Çiftçinin tarlasına, bölge köy ve beldelere giden su şantaj ve haraç için istismar edildi. Şam kentini besleyen su kaynakları ve nehrin kesilmemesi için 3 sene boyunca her türlü şantaj kullanıldı.

TÜRKİYE ÜZERİNDEN

En nihayet sağlanan uzlaşma, yürürlüğe giren ateşkes veya ordunun ablukası sonucu bölgeden yüzlerce silahlı militan tahliye edildi. Lübnan üzerinden önce Adana ardından Hatay’a buradan Türkiye-Suriye sınırında yer alan İdlib vilayetine götürüldü. Bir kesim silahlarıyla birlikte Suriye ordusuna teslim oldu. Bir kesim ise savaşa devam kararı aldı. Bu grup Barada su kaynağının olduğu bölgeye sıkıştı.
Ve en nihayet üç hafta önce Şam kentini susuz bırakmak ve zehirlemek için suya petrol ve kimyasal artık döktüler. 6-7 milyon nüfuslu Şam kenti üç haftadır susuz. Şişe suyu ile yetiniyor. Evlere günde bir saat yedek depolardan verilen su ile yetinmek zorunda. Barada bölgesi sakinlerinden olan ve başarılı birçok uzlaşma görüşmelerine öncülük eden emekli bir generalin kanas silahı ile vurulup öldürülmesi Suriye ordusu için sabır bardağını taşıran son damla oldu. Şiddetli çatışmalar sonucunda bölge tamamen kontrol altına alındı. Suyun temizlenmesi faaliyetleri tamamlanmak üzere.
Muaviye, Hz. Ali’nin Mısır’a vali olarak tayin ettiği Malik El-Eşter’in bal tabağına zehir koyarak katletmişti. Oğlu Yezit, Kerbelâ’da abluka altına alınan, Hz. Muhammed’in torunu ve soyunun temsilcisi Hz. Hüseyin’i, kardeşlerini, ailesini ve askerlerini susuz bırakmak için su kuyularını taş ile doldurma emrini verdi. Bugün ise Muaviye ve Yezit’in torunları, Münafık Müslüman Kardeşler Örgütleri mensupları suya petrol ve tatlıya zehir enjekte ediyor.

TARİKAT ŞEYHİNİN EMRİ
Şam kentini besleyen ana su kaynağı ve Barada nehrinin yatağına petrol ve kimyasal atık döktüler. 6-7 milyon nüfuslu kent üç hafta susuz kaldı. Pet şişeler ile idare etti.18 Ocak günü Hama vilayeti Masyaf ilçesi Kanzara köyünde ikamet eden Yüzbaşı Beşşar El-Budi, eşi Emel Habib Nasır ve evlatları Dun ve Kerem'in yedikleri tatlıya zehir enjekte edilerek katledildi. Gözaltına alınan iş yeri sahibi bağlı bulunduğu muhalif tarikat şeyhinin ‘silahla kazanılamayan savaşın başka metotlarla sürdürülmesinin şeriata uygun olduğunu’ ve bu emrine binaen hareket ettiğini söylemiş.
Peygamber sözüdür; “Gün gelecek İslam’ın sadece ismi, Müslümanın sadece cismi kalacak. Camiler çoğalıp dolup taşacak lakin içinde gerçek Müslüman olmayacak” Ayrıca meşhur ifadedir; “Tanrı iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanır.” İçinde bulunduğumuz döneme bakıp hak vermemek mümkün mü?