19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hazin diyar Hatay

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Hatay, Adana, Mersin ve Akdeniz hattı boyunca varlık sürdüren Alevilere ‘fellah’ yani çiftçi denir. Velhasıl, çiftçi ikili yani çift kulanan ve sürenlerdir. İki boğa, öküz, inek veya atın çektiği tahta veya demir sapanı toprakta idare eden mahir kaptan demektir. Gerçi, kibirli dini-darlar nasırlı ellerin ürettiğine hep muhtaç kalmış. Bu topraklarla haşır neşir olmuşlar, tek vücut haline gelmişlerdir ama asırlar boyu alın teri ve göz nuru ile besledikleri toprağın sahibi olamadılar. Bu topraklara silah gücüyle musallat olan barbar veya asil talancı orduların egemenliğinde ırgat veya maraba statüsünde ürettiler. Amik ve Çukurova’ya hayat verdiler. Yakıcı güneşin altında ve en berbat koşullarda çapaya, pamuk toplamaya gitmek zorunda kaldılar.

Her türlü haktan mahrum hayatını kazanmaya çalışırken, topraksızken, 12 Eylül 1980’de iktidara el koyan ‘Amerikan yerli conileri’ ta afganistan’dan yüzlerce ‘Kandaş Afganı’ alıp getirdiler ve bereketli Amik Ovası’na yerleştirdiler. Getirmekle yetinmediler, tapulu toprak, ev, ahır, traktör, maddi yardım, hayvan ve daha nice kolaylıklar sağladılar. Bu kadar ‘kerim’ davranan, ‘yabancı’ misafirlere rahmetli olan devlet, bu nadide toprağın kızılderililerine, tek suçu ‘öteki’ olan yerlilere vahşice saldırdı. Bunun ardından toprak, ev, aş, ihtiyacı olan ülke içinden ve dışından her her ‘ırktan’ muhtaç getirilldi. Bir tek yerli muhtaçlar hep muhtaç bırakıldı.

AMANOS’UN YERLİLERİ

Amanos dağlarının yerlileri bahçecilik ve taş ev mimarisinin temsilcileriydi. Bu yerlilerin yerine göçer-konar ve devletin itimat edilebilir onayına haiz olanlar getirildi. Yerliler göçer-konar oldu. Üretim uygarlığından mahrum olanlar taş evleri, bahçeleri ve ormanları tüketti. Sonra çevreye beton dökme çirkin yapılar saçtı. Korkunç bir manzara oluştu. Cennet nasıl cehenneme dönüşür diye öğrenmek isteyen varsa Hatay’ın Belen ilçesine gelsin. Amanos dağının eski yerleşim birimlerinin yeni halini görsün.

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerine en çok göç veren vilayetimizdir Hatay. İnanmanız zor gelebilir ama 1980’li yılların başında, Türkiye tarihinde kendi öz evlatlarına yurtdışına çıkabilmeleri için özel vize uygulayan ilk ve tek vilayet olma ayrıcalığını kazanıyor. Daha önce gelen çalışma daveti üzerine yurtdışına vizesini alıp hemen çıkabilen Hataylıların İş ve İşçi Bulma Kurumu’na başvurmaları ve beklemeleri zorunlu hale getirilir. Suudi makamları rest çeker. Hatay isyan eder. Bir müddet sonra Özal hükümeti uygulamayı rafa kaldırmak zorunda kalır. Örneklerle sabittir; Dini-dar tetikçiler Suudi makamlarına bu bölge insanın “Alevi” olduğunu ispiyonluyor ve alınmaması yönünde telkinlerde bulunuyor.

HATAY’A KİMLER ÜŞÜŞTÜ

En nihayet dünyanın en bağnaz en cani ve en hoşgörüsüz göçer-konar mahlûkları Hatay’a musallat oldu. Türkiye’de terör ve katliamdan mahkûmiyet almış “mücahitler”, gemilerimizi kaçırıp yolcuları rehin alanlar, Kosova’da ruhlarını NATO’ya teslim etmiş mafya ve uyuşturucu kaçakçıları, Libya’da boğaz kesen linç eden terör estiren paralı askerler, Batı, Kafkasya Çin, Özbekistan, Tacikistan, Arabistan ve daha nice İstandan garip mahlûklar Hatay’a üşüştü. Ezan, Çan ve Hazan harmonisinin egemen olduğu, medeniyet ihraç eden Hatay yalan, talan ve katliam makineleri barındıran ve ihraç eden diyar oldu.

KORUCU SİSTEMİ

Hatay (İskenderun Sancağı) rahmetlidir, hoşgörülüdür, kerimdir, kucaklar ve sonsuz sevgisinde

eritir. Hatay medeniyetinin omurgası Alevilerdir. Hak Muhammed Ali Hu diyen Alevinin tarifini kıssadan hisse yap deseler, ‘yakın-uzak bölgemize egemen olmuş tüm uygarlıkların en kıymetli ve en devrimci ilahi ve dünyevi özelliklerini bünyesinde yaşatan nadide bir hazinedir’ derim. Devlet bu hazineyi göz bebeği gibi koruyacağına Alevi-Sünni, Türk-Arap fitnesine mahal verecek olan Güvenlik Korucu sistemini Hataya musallat ediyor. Milli birlik ve vatanperverlik markası olan Hatay’ın en son muhtaç olduğu şey Güvenlik Korucu sistemidir. Bu konuyu Pazar günü ele alacağız.