25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Deloitte’un Avrupa CFO Anketi ve Türkiye

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçimbilimde geçmişin incelenmesine kıyasla geleceğin öngörüsü daha ilgi çekicidir. Bu bağlamda, şirketlerin satınalma yöneticilerinin mal ve hizmet satınalma eğilimleri iktisadî yaşamda geleceğe ilişkin bir öngörü göstergesi olarak kullanılmaktadır. Ölçüm için endeksler de geliştirilmiştir. Söz gelimi kısaca PMI (Purchasing Managers Index) denilen bir endeks ve kısaca NMI denilen imalat dışı satınalma yöneticileri endeksi vb. yaygınca kullanımdadır. Türkiye’de örneğin MÜSİAD’ın bu kapsamda kısaca SAMEKS denilen bir endeksi vardır.

Benzer biçimde şirketlerin tepe finans yöneticilerine (CFO) dayalı olarak da iktisadî yaşamın geleceği konusunda öngörüde bulunulmaktadır. Bu bağlamdaki araştırmalardan biri de uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte tarafından yürütülmektedir. Deloitte Avrupa CFO Anketi’ne Türk CFO’lar da katılıyor; örneğin 2017 ilk çeyrek anketine Türkiye’den 183
CFO katılmış.

Türkiye’nin de dahil olduğu 19 ülkenin katıldığı 2017 ilk çeyrek raporundaki bilgileri başlıklarla ele alalım:
Finansal gelecek: titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

19 ülke içinde 17 ülkenin CFO’ları finansal gelecek konusunda daha iyimserken Polonya ve Türkiye’nin CFO’larında iyimserlik düşmüş. Ülkemizin CFO’larının 2016 3. çeyreğe göre iyimserlikteki değişim yüzde 16. Rapordaki en kötü değişim! (Polonya’nın ki sadece yüzde 1 örneğin)

Belirsizlik ve risk iştahı: iştah açıcı şurup gerek
Türkiyedeki CFO’ların yuvarlatılmış rakamlarla yüzde 77’si önümüzdeki dönemde belirsizliğin daha yüksek olacağını düşünürlerken, yüzde 20’si normal olacağını, sadece yüzde 4’ü daha düşük olacağını tahmin ediyorlar.

Bilanço riskini arttırmak için iyi bir zaman mı sorusuna CFO’ların yüzde 89’u hayır derken yalnızca yüzde 11’i evet diyor.

CFO’lar önemli riskleri de sırayla, TL.’nin değer yitirmesi, jeopolitik riskler, nakit akışındaki olası riskler,
yükselen girdi maliyetleri, daha güçsüz iç talep olarak belirtmektedirler.

Ufuktaki yatırım, gelir ve kârlar: düşer düşer ağlarız
CFO’larımızdan yatırımların artacağını belirtenlerin oranı bir önceki çeyrekte yüzde 40 iken yüzde 34’e düşmüş. 19 ülke içinde biri Türkiye olmak üzere sadece iki ülkede önümüzdeki yıl sermaye yatırımlarının düşmesi bekleniyor.

Gelirlerinde artış bekleyen CFO’larımızın oranı giderek düşüyor: yüzde 71 (2016 1.Ç.), yüzde 69 (2016 2.Ç.), yüzde 53 (2017 1.Ç.).

Faaliyet kârlarında iyiye gidiş olacağını bekleyen CFO’larımızın oranı da giderek düşüyor: yüzde 60 (2016 1.Ç.) , yüzde 54 (2016 3.Ç.) ve giderek yüzde 40,7 (2017 1.Ç.).
Dış finansmandan ziyade iç finansman: borç yiğidin kamçısı, bize yaramaz
CFO’larımızın banka kredileri ve borç sermayesi ile dış finansmana sıcak bakanların sayılarında düşüş gözükürken, iç finansman ve özsermaye artışına sıcak bakanların oranında artış var.
İstihdam: teşekkürler oruçluyuz
CFO’larımızın istihdamda artış beklentisi yüzde 46’dan (2016 3.Ç.) yüzde 31’e (2017 1.Ç.) gerilemiş durumda. Stratejik öncelikler: satarken değil alırken kazanmakCFO’larımızın stratejik öncelikleri sırasıyla, a) maliyet kontrol, b) maliyet azaltımı, c) yeni pazarlara girme, d) organik büyüme, e) yeni mal ve hizmet sunumları olarak belirtilmiş. Bunların ilk ikisi savunma stratejileri, sonraki üçü genişleyici stratejiler. Anlaşılan o ki, CFO’larımız yenilikçi rekabetten çok maliyet tabanlı rekabete dayanma beklentisi içindeler. Sempatik gözüküyor ucuza vermek için ucuza almak. Herkesten herkese kıyakçılık. Ne yazık ki, kıyakçılığın sonu da ayakçılık. Ayakların baş olması böyle bir şey mi acep?