29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2017 Muhasebe Haftası: Muhasebeye bakış

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

Bu hafta Muhasebe Haftası kutlanacak. Eski yazılarımızı (bkz. Aydınlık, 9.3.2016 ve 4.3.2015) yinelemeyip, bu yıl muhasebe konusuna ilişkin sorunlara göz atalım dedik. Halk arasında genellikle defter tutma işi sanılan muhasebeyi önce bir tanımlayalım bilmeyenler için.

Muhasebe, bir kişinin ya da bir öbek insanın sahip olduğu ticari işletmede yaptıkları iktisadî faaliyetlerine ait dört evreden oluşur. Bu evreler, verilerin toplanması, kayıt ve raporlanması, analiz edilmesi ve geleceğe ait fikir üretilmesi evreleridir. Bu evreler de muhasebe yönetimi, planlama, organizasyon, yürütme ve denetim alt fonksiyonlarından oluşur. Dolayısıyla muhasebe ve denetim işlevleri ayrıl(a)maz bir bütündür.

Muhasebe alanındaki sorunlara devletin muhasebesi, işletmelerin muhasebesi ve hanehalkının muhasebesi diye üç alanda bakmamız olanaklıdır.

DEVLETİN MUHASEBESİ

Devletin (kamunun) muhasebesi çok sorunlu bir alandır. Kastımız devlet birimlerinin ve devlet işletmelerinin muhasebesi değildir. Kastettiğimiz şey devletin bilançosu, gelir-gider tablosu, nakit akım tablosu dediğimiz tablolardan oluşan settir. Öncelikle belirtelim, devletimizin bir bilançosu yoktur. Örneğin devletimizin doğal varlıkları, insan yapısı çevre varlıkları, beşeri varlıklarının ayrı ayrı ve topluca maddî değerleri nedir, bilinmez. Beri yandan hane halkının ev içi üretimden elde ettiği gelirler, ya da doğal varlıklardaki bozulma ve aşınmaların maddî değeri ne kadardır, bilinmez. Bu örnekleri uzatabiliriz. Yazımızın sınırı nedeniyle uzatmayıp, çok önemli bir hususu vurgulayıp konuyu bağlayalım. O da ödemeler dengesi tablosundaki net hata ve noksan kalemi. Normalde istatistiksel hata olarak küçük olması gereken bu tutar son zamanlarda devletin açıklarını kapatmaya yarayan bir kayıtdışı ekonomi kalemi olarak artı işaretli ve oldukça ciddî büyük değerlere ulaştı. Velhasıl devletin muhasebesi hem biçim hem de öz anlamında iç açıcı değil.

İşletme muhasebesine gelelim. Gerek muhasebecilerin profili gerekse muhasebe hizmetlerinin içeriği itibariyle ağırlıklı olarak kayıtların devlet için tutulması (vergi-sgk vd. muhasebesi diyelim) ve raporlanması ön planda gözüküyor. Denetim hizmetleri de öyle. Ancak kabuk değişiyor. Muhasebe yönetimde bir araç olarak kullanım özelliği kazanmaya başladı. Gerek klasik gerek yeni yönetim muhasebesi teknikleri kullanım alanı buluyor artık. Beri yandan denetimde performans (faaliyet) denetimi çalışmalarına doğru açılım sağladı. Hem muhasebe hem de denetim çalışmaları katma değer yaratmayan tüm öğelerden yalıtım anlamına gelen yalın yönetim ışığında yalın muhasebe ve yalın denetim bağlamına kayıyor. Tabii bu arada yalın finans.

6 SAATİN DE HESABI VAR

Tam da bu noktada işletmelerimizin Tek Düzen Muhasebe Sistemi veya Türkiye Muhasebe Standartları kapsamında bir finansal raporlama tablosu olarak katma değer tablosu düzenleyip yayınlaması gereklidir. Katma değer tablosu yayınlanırken, katma değer gerek toplama gerek çıkarma her iki yöntemle de hesaplanıp yayınlanmalı ki, sosyal paydaşlar yani ilgili çıkar grupları (ortaklar, kreditörler, çalışanlar, devlet vd.) kendi paylarının pastadaki yerini algılasınlar. Bunu ayrıca işleyeceğiz.

Hanehalkı muhasebesine gelelim. Hanehalkı bir gelir-gider tablosu hazırlayarak yaşayabilir ve emperyalizmin borçlu insan imaline alet olmayabilir. Hanehalkının bir bilançosu olabilir ve hangi kaynakları var, hangi varlıkları var görebilir. İhtiyaç fazlası varlık edinmeyebilir, varsa elden çıkarabilir. Bireysel beşeri sermaye ölçümü yapılabilir.

Sonsöz: Muhasebe işi 365 gün sürmez, geriye kalan 6 saati de kapsar. Muhasebecinin ilgilendiği mevzuat, imamlarınkinden farklı olarak sürekli değişir. Yurtsever muhasebecilere düşen iş de aydınlık düşüncelerine reeskont (indirim) uygulamayıp, düşlerini sayım ve teslimalma fazlalarına aktarmayıp, korkularını da geçmiş yıllar zararlarına kaydetmek olmalı! Zaten varlıkları (aktifleri) beyinlerinde, kaynakları (pasifleri) yüreklerinde olan muhasebeciler ikisi arasındaki virmanı (aktarımı) iyi bilirler!