Üniversiteye girişte doğru tercih

Lise mezunu gençlerimizin üniversite tercihlerini yapmaya çabaladığı günlerdeyiz. Bu konu bizce çok önemli, çünkü toplumsal kaliteyle de ilişkili. Sadece popülerliğe bakmak yanlış tercihlere yol açabilir.

Aday önce yaptıracağı ya da yapacağı çoklu zekâ testleri sonucunda hangi mesleklere yatkınlığı olduğunu belirlemeli.

Aday sonra da bu mesleklerin hangilerinin rekabetin ve çalışan sayısının çok olduğu kırmızı okyanus meslekleri, hangilerinin tam tersine mavi okyanus meslekleri olduğuna bakmalı. Eğitim yarına yatırımdır. Geleceğin meslekleri başlıklı çalışmaları titizce incelemeli. Örnekse, yönetim bilişim uzmanlığı, moleküler biyoloji ve genetik, tıp mühendisliği vb.

Bu mesleklerin stres katsayısı ve mesleki değerleri ile ne denli uyuştuğuna bakılmalı bir sonraki aşamada.

Geçime gelince, her meslekte iyiler ve farklılar geçimini bir türlü sağlar!

Üniversite seçimi sırasında ise beklentilerle ne denli örtüşüyor, ona bakmak gerek.

Eğitim sürecinin öğretilme değil öğrenme olduğunu da unutmamak gerek. Kişi eğer öğrenmeyi öğrenmişse okulun işlevi artar, yoksa en iyi okula da gidilse nafile. Hatta bu bağlamda tersyüz edilmiş sınıf eğitimi (flipped classroom) yapılan üniversiteler var. Meraklısı ağiçinde ulaşır.

MESLEKLERDE POPÜLERLİK

İstatistiklere göre gençlerimizin çoğunlukla yeğlediği on en popüler meslek şunlar çıkıyor:

1. Hukuk 2. Tıp 3. Psikoloji 4. Diş hekimliği 5. Mimarlık 6. PDR 7. Bilgisayar mühendisliği 8. Hemşirelik 9. İnşaat Mühendisliği 10. Makine Mühendisliği Mesleklere bakınca ülkemiz toplumunun adaleti ve psikolojisi başta olmak üzere sağlığı hepten bozuk diyesi geliyor.

PUAN MESELESİ

Tercih listesi hazırlarken programların taban puanlarını göz önüne almak yanıltıcı olabilmektedir. Taban puanlar her yıl değişkenlik gösteriyor. Örneğin, bir adayın puanının kılavuzda gösterilen programın taban puanından daha yüksek olması, adayın o programa girebileceğini güvence altına almıyor. Programa yerleştirilen ilk ve son öğrencinin başarı sıralamasının büyük değişiklikler göstermediği gözleniyor.

Öncelikle başarı sırasına göre tercih yapılacak aralık belirlenmeli, alt ve üst sınır seçilmeli. Bu sınırlar belirlenirken alt sınırı geriye almak, yerleşebilmeyi garantileyebilir. Kullanılacak tercih sayısının belli bir oranını, diyelim üçte birini başarı sırasından gerideki bölümlere ayırmak yerinde olabilir. Kişisel yatkınlıklara dayalı isteklerden bir çizelge oluşturulup, küçükten büyüğe sıralama yapılmalı. Sonra çizelgedeki yerler, ince ayar yapılabilir. Başarı sırası daha geride bir bölüm, daha öndeki bir bölümden daha çok isteniyorsa, geçersiz (ölü) tercih olmamasına özen gösterilmelidir.

Adayların yüzde 15’i ilk, yüzde 12’si ikinci, yüzde 10’u üçüncü tercihlerine yerleşiyor. Sonrasında yerleşme yüzdeleri giderek düşüyor.

ÜNİVERSİTELERDE POPÜLERLİK

İlk 100’e giren adayların tercihlerinde öne çıkan üniversiteler ise geçen sene şöyle idi:

1. Boğaziçi, 2. Koç, 3. Galatasaray, 4. İ.D. Bilkent, 5. Hacettepe, 6. İstanbul, 7. TOBB Ekonomi ve Teknoloji, 8. ODTÜ 9. Ege, 10. Fatih.

Bunlardan sonuncusunun FETÖ ile bağlantılı olduğu için kapatıldığını biliyoruz. Bu arada anımsamamız gereken bir bilgi daha, ilk 100 içindeki 187 adayın yarıdan fazlası ilk 5 üniversiteyi seçmişler. 187 adayın 114’ü devlet üniversitelerine, 73’ü vakıf üniversitelerine girmiş.

Adaylar üniversite seçerken şunlara bakıyorlarmış (ayraç içindekiler yüzde):

İtibar (33), yerleşke olanakları (16), eğitim kalitesi (12), ücret (9), ödeme koşulları (8), yeri (8), burs olanakları (5), kariyer hizmetleri (5), ulaşım olanakları (4).

Dikkat edilmesi gereken bir konu da üniversitenin Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi sıralamasında nerede yer aldığıdır. Örneğin son çalışmaya göre, ilk on sırada şunlar var: Sabancı, ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent, Koç, İTÜ, Özyeğin, İzmir Yüksek Teknoloji, TOBB Ekonomi ve Teknoloji, Yıldız Teknik, Gebze Teknik.

Sonsöz: Gençler, pruvanız neta rüzgarınız kolayına olsun!