Mehmet Topal Ve Quaresma...

Fenerbahçe'nin devamlılıkta bir numaralı oyuncusu Mehmet Topal'ı Çanakkale Dardenel'deki günlerinden bu yana bilir ve izlerim. Gerek özel yaşamında gerekse futbol alanlarındaki tutum ve davranışlarına ilişkin anlamlı bir eleştiri ya da karşı görüşe bugüne değin rastlamadım. Bedeninin ve beyninin tüm olanaklarını takımının hizmetine sunan Mehmet Topal'ın alanda nasıl bir görev yaptığını anlayabilmek için kadronun dışında kalması gerekiyor. Onun gösterişten uzak görev anlayışının takıma yaptığı katkı ancak bu şekilde anlaşılabiliyor.

Adanaspor karşılaşması öncesinde Fenerbahçe ligin en az gol yiyen takımıydı. Son oynadığı maçta kalesinde iki gol görünce bu üstünlüğü Beşiktaş'a bıraktı. Ligin ilk yarısına bakıldığı zaman savunması en iyi görünen takım Fenerbahçe... Bu durumu genellikle stoperlerin iyi oyununa bağlayanlar çoğunluktadır. Ancak savunmanın önünde görev yapan Mehmet Topal'ın genel takım savunmasındaki önemi sakatlandıktan sonra daha net bir şekilde görüldü. Rakip takımların ataklarını havadan ya da yerden bir dalgakıran gibi kesen, en azından etkisini azaltan Mehmet Topal'ın yokluğunda Fenerbahçe savunmasının verdiği açıklar dikkat çekiciydi. İki stoper ile Mehmet Topal'ın kurduğu savunma üçgeni bozulduğunda Fenerbahçe'nin göbekten delinmesi kolaylaşıyor. Bu arada, Volkan Şen'den sonra Mehmet Topal'ın da kas yırtılması nedeniyle takımdan uzak kalmaları dikkat çekicidir. Acaba ligin devre arasında yapılan antrenmanlarda ipin ucu fazla mı kaçtı?

Quaresma'ya gelince, sezon başında yaptığım bir saptama şöyleydi: "Quaresma ligin ortalarına doğru Şenol Güneş ile kavga eder ve takımla ilişkileri bozulur." Osmanlıspor karşılaşmasında oyundan alınınca yaptığı centilmenlik dışı hareketler böyle bir yola girdiğinin kanıtıdır. Serbest piyasanın kurallarını işletme çabasındaki medyanın 'Malın ambalajını olabildiğince güzel yap' anlayışı nedeniyle, onu olduğundan daha fazla göstermesi ile gününü gün etti. Tribünlere oynamasının dışında takıma fazla katkısı yok. Eminim ki Şenol Güneş onu gönül rahatlığıyla oynatmıyor. Medyaya yansıyan iki artı bir yıl daha sözleşme imzalanacağı görüşü de doğru olamaz, olsa olsa Quaresma'yı biraz daha şımartır. 33 yaşındaki bir oyuncuya böyle bir sözleşme yapmak kumar oynamaktan da öte bir şeydir.

Babel transfer edilip Talisca da takıma dönünce Şenol Güneş'in eli kuvvetlendi. Bir de santrfor alınırsa Quaresma'nın forma şansı giderek azalacak. O zaman, oyundan alındığında tekmeliklerini sağa sola fırlatmaktan forma atmaya değin huysuz davranışları bir üst aşamaya çıkacak. Quaresma sakın tribünlerin desteğine güvenmesin. Bu gözler neler gördü. O tribünler Metin Oktay gibi bir efsaneye, bir futbol efendisine bile yapmadıklarını bırakmadı. Kaldı ki o yıllarda futbolcuları protesto etmek ayıp sayılırdı. Bugünün tribünleri her şeyi çok kolay edinip kolay tükettiği için sırtında taşıdığı Quaresma'yı bir anda fırlatıp atar. Yeterki takım kazanmaya devam etsin...