Futbolda şiddetin ayak sesleri

Futbolda liglerin başlamasıyla birlikte irili ufaklı tribün ve saha olayları gündeme oturmaya başladı; Bize de testi kırılmadan ilgili kişi ve kurumları uyarma görevi düştü. Devletimiz sınır ötesinde sınırlarımızın güvenliği için; İçerideyse PKK, İŞİD ve FETÖ problemleriyle çok zorlu bir mücadele vermektedir. İşte tam burada; Futbolun unsurları olarak bireysel ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmek milli bir görev haline gelmektedir. Toplumu geren siyasi, ekonomik, kültürel, etnik, mezhepsel saflaşmalar, mayası rekabet ve mücadele olan futbol sahnesi stadyumlarda ‘’şiddeti yasallaştıran’’ bir ortam yaratır. Futbolun keyif veren mükemmel yönüyle, tribünün toplumsal gücü sıkı bir ilişki içindedir. En basit örnekle hakemin vereceği yanlış bir karar, deneyimsiz ve tecrübesiz hakemlerin kritik bölge maçlarına atanması, sporcunun gol sonrasında tribünleri tetikleyen hareketleri, kulübede antrenörün kontrolsüz tavırları, yöneticilerin sıcağı sıcağına verdiği röportajlar, yazılı ve görsel medyanın daha çok satmayı amaçlayan ‘’çanak’’ haberleri tribün şiddetine zemin hazırlayan unsurlardır.
Her ne kadar ‘futbol sadece futbol değildir’ söylemi kulağa hoş gelse de bu zorlu süreçte futbolun sportif sınırları içinde olması bir zorunluluk arz etmektedir. Bu doğrultuda başta TFF, Kulüpler Birliği, Futbolcu ve Antrenör Birlikleri, Taraftar Birlikleri, yazılı ve görsel spor basını topyekün bir çalışma ve çaba gösterip terör örgütlerinin de kolaylıkla provoke edebilecekleri futbol arenalarını şiddetin gölgesinden uzak tutmalıdır. Görünen o ki önümüzdeki günlerde tribünler daha da ısınacak! Toplumsal uzlaşı ve huzur bu dönemde en çok ihtiyacımız olan şeydir, formülü de hoş görü, samimiyet, iyi niyet ve hakça adalettir.