20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye'de demografik dönüşüm ve aile yapısı

Rıfat Mutlu

Rıfat Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye'de demografik dönüşüm ve aile yapısı - Resim : 1

Toplumsal, ekonomik ve siyasal yapıdaki önemli değişmeleri içeren modernleşme süreci, yirminci yüzyılın son yarısında birçok ülkeyi etkisi altına alarak küresel bir ölçeğe taşımıştır. Modernleşme süreci, küreselleşme ile birlikte hız kazanmış ve demografik anlamda özellikle geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısında dünya genelinde ölüm ve doğurganlık hızlarında belirgin bir azalmayı beraberinde getirmiştir ( Reher, 2007 ). "Demografik Dönüşüm" olarak isimlendirilen bu süreç esasen yüksek doğurganlık ve yüksek ölüm oranlarının olduğu geleneksel demografik rejimden, doğumların bilinçli olarak kontrol edildiği ve ölüm oranlarının düşmüş olduğu modern demografik rejime geçiş şeklinde tanımlanmaktadir.
Modernleşme ve demografik dönüşüm 'Aile' ye yeni türler katarak, aile yapılarını uğratmaktadir. Bu süreç, yaygınlaşan popüler kültürün getirdiği bireysel hayat tarzları ile hak ve özgürlük eksenli kurgulanan yeni toplumsal değerlerin yaygınlaşarak geleneksel aile değer ve yaşantısının önemini azaltan bir şekilde işlemektedir. Ancak bu durum, modernleşme süreci öncesinde va olan aile türlerinin ve hayat biçimlerinin bütünüyle yok olduğu anlamına da gelmemektedir (BASAGM, 2010; Yıldırım, 2009; Giddens, 1997).

Günümüzde evlenme ve doğurganlık hızlarında karşılaşılan belirgin azalmalar, boşanma hızlarındaki artışlar, ilk dogum ve evlilik yaşlarının gittikçe ötelenmesi, kadının işgücüne daha fazla katılması ve ekonomik bağımsızlığını elde etmesi, daha az cocuk doğurmayı özendiren normun yaygınlaşması ile göç ve kentleşme süreçleri geleneksel hanehalkı ve aile biçimlerini dönüştüren önemli demografik ve sosyolojik faktörler arasında yer almaktadır.
Türkiye'de yaşanmakta olan çeşitli sosyal ve ekonomik dönüşümler nüfusun yapısı ve
büyüklüğünde de değişimlere neden olmaktadır. Günümüzde doğumda beklenen yasam süresi 73 yıla ulaşmış ve doğurganlık hızı da nüfusun kendini yenileyebilecegi düzey olan iki cocuğa kadar düşmüştür (UNDP, 2011; HUNEE, 2010).
Türkiye, toplumsal yapısında meydana gelen hızlı değişimlerin yanında geleneksel aileye özgü biçim ve kültürel pratiklerin halen bir değer olarak öneminin sürmekte olduğu ülkelerden biridir
(Canatan, 2009)

Türkiye'de hanehalkı ve aile yapısı

Hanehalkı ve aile kavramları yakın ilişkili olduğundan birçok kez birbiri yerine kullanılması ile bazen anlam karmaşasına neden olabilmektedir. Oysa her iki kavram arasında bazı ayırıci özellikler bulunmaktadır. Hanehalkı birlikte yaşayan bireylerin oluşturduğu sosyo-ekonomik bir birimken; aile, gelenekler veya yasalarla kurulmuş iliskileri barındıran bir birimdir. Ayrıca,hane -halkı birlikte ikamet eden bireylerin oluşturduğu bir grup olarak tanımlanırken; aile, aralarında kan bağı bulunan grup olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla aile üyeleri arasında akrabalık bağı bulunurken, hanehalkı üyeleri arasında akrabalık bağı olmak zorunda değildir.
Aile kan bağlılığı, evlilik ve yasal yollardan aralarında akrabalık iliskisi bulunan ve birlikte yaşayan iki veya daha çok kimsenin meydana getirdiği topluluk olarak tanımlanmaktadir (Üner, 1972). Hanehalkı içinde aile birimini barındıran "Aile Hanehalkı" ve aile birimini barındırmayan "Aile Olmayan Hanehalkı" olmak üzere iki farklı biçimden oluştuğu belirtilmektedir (Yavuz, 2002; Koç, 1997).

Aile tiplei

Türkiye'de "Çekirdek Aile", "Ataerkil Geniş Aile", "Geçici Geniş Aile" ve "Dağılmış Aile" olarak farklı hanehalkı kompozisyonları oluşturan dört temel aile tipi bulunmaktadır.

Çekirdek Aile:
Hanehalkı kompozisyonları içinde en basiti olup, eşler ve varsa onların evlenmemiş cocuklarından oluşan aile tipidir. Hanehalkı kompozisyonlarının büyük çoğunluğu yüzde 70.3 ile çekirdek ailelerden oluşmaktadır. Yaygınlığı yüzde 62 ile 75 arasında değişmekle birlikte tüm bölgelerde en yaygın hanehalkı kompozisyonunu oluşturmaktadır. Yüzde 72.8 oranınız kentsel alanlarda daha yaygın bulunmaktadır. Kentsel alanlardaki ailelerin yaklaşık dörtte birini iki çocuklu çekirdek aileler oluşturmaktadır ( Yavuz, 2012; TNSA, 2008; Ünalan, 2005).

Geniş Aile:
Çeşitli kuşaklardan bireylerin bir arada olduğu ve birden fazla evli çifti barındıran birimlerdir. Geniş aileler "Ataerkil Geniş Aile" ve "Geçici Geniş Aile" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

"Ataerkil Geniş Aile"; hanehalkı reisi ve/veya eşi, evli cocuğu veya cocukları, gelin ve/veya damadı, torunu veya torunları, ve/veya evlenmemiş cocukları ile varsa diğer akraba olan kişilerden oluşmaktadır.
Türkiye'de ki hanehalklarının yüzde 8'ini oluşturan ataerkil geniş ailelerin yüzde 5.9'u kentlerde, yüzde 14.3' ü kırsal alanlarda yaşamaktadır (TNSA, 2008).

"Geçici Geniş Aile"ler icinde yaygın olarak görülen kompozisyon, Hanehalkında çekirdek aileye yakın bir akrabanın özellikle hanehalkı reisi veya eşinin anne ve/ veya babasının eşlik ettigi kompozisyondur. Bölgesel farklılaşmalara bakıldığında kırsal alanlarda kentsel alanlara göre daha yaygın olan geçici geniş ailelerin daha çok ülkemizin kuzey bölgelerinde karşılaşılan bir hanehalkı kompozisyonu olduğu görülmektedir ( Dogu Karadeniz başta olmak üzere Batı Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu, Dogu Marmara ve Ortadoğu Anadolu). Türkiye'de ki hanehalklarının yüzde 7.4' ünü oluşturmaktadır. Son yıllarda ülke genelinde bu hanehalkı tipinde yarıya yakın bir azalma olmuştur.

Dağılmış Aile:
Hiçbir evli çiftin yer almadığı hanehalkı kompozisyonu "Dağılmış Aile" olarak nitelendirilmektedir. Bu hanehalkı kompozisyonu çoğunlukla evliliğin ölüm, boşanma veya ayrı yaşama gibi nedenlerle bozulması sonucu oluşturmaktadır. Dağılmış Aile en yaygın olarak "tek başına yaşayan kişiler" veya "tek ebeveynli aile" olarak bilinen; evlenmemiş cocuğu ya da cocukları ile yaşayan tek anne ya da baba kompozisyonlarını içermektedir ( United Nations- UN, 2008).
Dağılmış aile hanehalkı kompozisyonunun oranı, Türkiye'de hanehalkı kompozisyonları icinde artış göstermektedir.
Dağılmış aile hanehalkı kompozisyonlarının oranındaki artışın önemli bir kısmı tek kişilik hane halkları oranında meydana gelen artışlardan kaynaklanmaktadır. Bu oran 30 yıllık süreçte yüzde 3'ten, yüzde 6.4 düzeyine iki kattan fazla artmıştır.

"Tek Kişilik Hanehalkları": Tek kişilik hanehalklarının dağılımında cinsiyete göre farklılıklar bulunmakta olup, kadın nüfus daha fazladır ( Tek kişilik, dağılmış aile hanehalklarının yüzde dağılımlarına göre Kadın, yüzde 4.4; Erkek, yüzde 2'dir. -TNSA, 2008). Bu durum, Türkiye'de yaşanan demografik değişimin bir sonucu olarak nüfusun giderek yaşlanması ve kadınların yasam süresinin daha uzun olması ile ilgilidir.

"Tek Ebeveynli Aileler": Türkiye toplumunda dağılmış hanehalkı kompozisyonu icinde artış eğilimi görülen bir diğer alt kompozisyon tek ebeveynli ailelerdir (BASAGM, 2011).
Bu hanehalkı kompozisyonunun dikkat çekici yanı aile reislerinin 7.6 kat daha fazla olarak kadın olmasıdır.
Tek kişilik aileler kırsal alanlarda, tek ebeveynli aileler ise kentsel alanlarda daha yaygın durumdadır.
Türkiye'de son kırk yıl içinde bir yandan geleneksel yapıya özgü ailelerin çözülme süreci devam etmiş diğer yandan da küçük ve basit aile tipleri toplumda en yaygın hanehalkı kompozisyonunu oluşturmuştur (Koç, 2010).

Bu tip aileler içinde sadece "evli çift "den oluşan çekirdek aile kompozisyonunun veya bir, iki çocuklu çekirdek ailelerin payı zaman icinde artmaktadır.