IŞİD’in üstünü örtmeyin

Hep birlikte izledik.

Katil polis, IŞİD’e özgü sloganlar atarak Rus elçi Karlov’u vurup öldürdü.

O gün Rusya Federasyonu Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkan Yardımcısı Frants Klintseviç, “O tetiği çekenlerin radikal İslamcılar olduğundan hiç şüphem yok. Ve IŞİD mi yoksa el-Nusra mı olduğunun hiçbir önemi yok.” diyerek suçluyu gösterdi.

Gel gör ki bizim televizyonlar, gazeteler IŞİD’i bir kenara atıp katili FETÖ’cü yapmaya çalışıyor.

Doğrudur: Arkasında CIA ve MOSSAD’ın bulunduğu FETÖ, IŞİD’den hatta PKK’dan bile tehlikelidir. Lakin bu durum, IŞİD’in Türkiye’nin düşmanı olduğu, kanlı cinayetler işlediği gerçeğini yok edemez.

IŞİD İLE SAVAŞTAYIZ

Önce acı bir gerçeği hatırlatayım: Türkiye, Fırat Kalkanı harekâtını PKK/PYD’ye karşı başlattı ama savaşı IŞİD ile yapıyor. Yani biz Suriye’de IŞİD ile çarpışıyoruz. Daha dün 4 askerimizi şehit ettiler. Bu harekatta IŞİD, şimdiye kadar 25 askerimizin canına kıydı.

Neden AKP’liler IŞİD aleyhinde hiç açıklama yapmıyor?

Neden Osmanlı torunları sokaklarda “Kahrolsun IŞİD!” sloganları atarak dolaşmıyorlar?

Çünkü: Arada ideolojik bağ var. İnanç ve duygu ortaklığı var.

İşin içinde, IŞİD’i “bizim çocuklar” olarak el altında tutma çabası var.

Halbuki bu kanlı örgüt, intihar saldırıları ve canlı bombalarla Türk asker ve polisini öldürmekte PKK ile yarışıyor.

2015’ten başlayarak Suruç’ta, Diyarbakır’da, Ankara’da, Sultanahmet’te, İstiklal Caddesi’nde, Gaziantep’te hem Emniyet Müdürlüğü’nde hem de bir düğünde, Atatürk Havalimanı’nda yaptıkları saldırılarla yüzlerce vatandaşımızı katlettiler.

Son cinayetin failini değiştirmek, Türkiye’de yıllardır yürütülen IŞİD’i destekleme politikasının yeni bir biçimi olabilir.

CİHAT İLAN ETTİLER

İşin ayrıntısını bizim medya görmezden geldi. Bu ayın başında IŞİD, Türkiye’ye karşı cihad ilan etti. Bunu da Rumiyah adlı dergilerinde duyurdular. İşte o satırlar:

“Ey muvahhidler! Artık bugün Türkiye, eylemlerinizin çerçevesine ve cihadınızın kapsamına girmiştir. Allah’tan yardım dileyin ve oraya saldırın! Güvenliğini korkuya, rahatlığını dehşete çevirin! Sonra orayı ateşli mücadelenizin mıntıkalarına katın… Her sadık muvahhidi mürted laik Türk hükümetinin her yerdeki organlarını, emniyet teşkilatlarını, askeri birimlerini, iktisadi yerlerini, medyalarını ve hatta tüm dünyadaki beldelerde onu temsil eden elçiliklerini ve konsolosluklarını hedef almaya çağırıyoruz”

Adamlar bunları söylüyor ama biz anlamamazlıktan geliyoruz. Üstüne üstlük Fırat Kalkanı yüzünden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “kâfir ve tağut” ilan edip yok edilmesi emrini vermişler.

Gel gör ki aradaki derin mezhepsel bağlantıdan dolayı, polis, bugün bile bu “Ya Allah bismillah Allahu ekber” sloganı atarak dolaşan IŞİD’lilere dokunamıyor.

Bu politika, IŞİD’in işlerini de FETÖ’ye yıkarak iki tarafı da belirsiz hale getiriyor ve teröre ideolojik-psikolojik destek sağlıyor.

Sonuna kadar, FETÖ ile de IŞİD ile de PKK ile de sonuna kadar savaş… Çünkü üçü de CIA’nın embriyosudur.

ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANI’NIN AYIBI

Cinayet günü o salonda Rusya Büyükelçisi Karlov bir serginin açılışını yapıyor.

Salon, Çankaya Belediye Başkanlığı’na ait Çağdaş Sanatlar Merkezi…

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen bu çok önemli toplantıya teşrif etmemiş.

Yerine bir yardımcısını yollamış; o konuşmuş.

Alper Taşdelen öyle büyük bir adam ki… Rus Elçisi de kimmiş? O ancak Bay Taşdelen’in yardımcısı ile muhatap olabilecek düzeyde olabilir.

İşte size Amerika’da eğitim görmüş, Yeni CHP’nin yeni belediye başkanı ve onun vizyonu…

Bu kadar görgüsüzlük olur mu?

Çankaya’daki Atatürkçü örgütlerin, “Alper Taşdelen bizlere yüz vermiyor; o HDP’lileri seviyor!” biçimindeki yakınmaları şimdi daha bir anlam kazanıyor.

Belli ki “Toplantıya katılırsam ülkelerinde eğitim aldığım Amerikalılar duyar da bana kızar!” diye düşünmüş.

Yazık!