28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte o önemli davanın gerekçeli kararı

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

İşte o önemli davanın gerekçeli kararı - Resim : 1
Kamuoyunun yakından ilgilendiği davalardan ikisi Cumhuriyet Gazetesi ile ilgili… Bunlardan birincisi, gazetenin yönetici ekibini kapsayan FETÖ ve PKK ile ilgili ceza davası… Tutuklamalar bu yüzden…
İkinci dava ise Cumhuriyet Vakfı davası… Bu dava, gazetenin sahibi olan vakfın, yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak şu anki ekip tarafından ele geçirilmesi ile ilgili. Bununla ilgili bir tutuklama yok.
Başta, İlhan Selçuk döneminde vakfın başkan yardımcısı konumunda bulunan Alev Coşkun olmak üzere, Atatürkçü üyeler vakıf üyeliği ile ilgili olarak yapılan işlerin hatalı yürütüldüğünü iddia ederek mahkemeye başvurdular.
Davaya bakan İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/49 esas ve 2017/218 nolu karar ile şu anki yönetimin hukuksuz biçimde gazeteyi ele geçirdiğini gösterdi. Dava ile ilgili olarak açıklanan gerekçeli kararda deniliyor ki: “Davalı Cumhuriyet Vakfı’nın 18.02.2014 tarihli yönetim kurulunun üye seçimine ilişkin toplantıda, alınan kararların vakıf senedindeki toplantı nisabına aykırı olması nedeniyle İPTALİNE…”
Bunun anlamı şu: 18.02.2014 tarihinde Cumhuriyet Vakfı’nı ele geçiren şu anki yönetim halen hukuksuz biçimde orada bulunmaktadır.
Ve bu ekip Kuva-yı Milliye’nin gazetesi olan Cumhuriyet’i yeni bir Taraf Gazetesihaline getirmiş ekiptir. Haberleri ve sonradan oraya taşınan yazarları bunu pek açık biçimde göstermektedir.
Bu ekip, gazetenin malını mülkünü de satarak Cumhuriyet’i tam bir batağa saplamıştır.
Bunların bir kısmı tutuklanmıştır. Yazar-çizer bazı arkadaşlar da bu komplonun kurbanı olarak içeridedirler.
Buradan, Orhan Erinç ve avukat iken gazetenin sahibi konumuna getirilen Akın Atalay başta olmak üzere o ekibe sesleniyorum: Eğer bu gazeteye karşı birazcık saygınız kalmış ise ayrılın artık başından. Ayrılın ki gazete batmasın…

KURAN, ŞİİR KİTABI MI?

Görüyorsunuz, bizden vergi adı altında kesilen paralarla AKP’lileri besleyen TRT şimdi Kuran Okuma Yarışması yapıyor. Güzel okuma dedikleri yarışmada, Kuran’dan sureler bir beste eşliğinde okunuyor.
Bir tür gazel dinliyor gibi dinliyoruz.
Hazret-i Muhammed zamanında Kuran böyle okunmuyordu. Düz yazı okunur gibi samimi bir biçimde okunuyordu.
Şimdi ise onu bir tür şarkıya çevirdiler.
Dinde buna bidat, yani uydurma denilir.
Kuran-ı Kerim’i müzik parçasına çevirirseniz, Kuran-ı Kerim’in “kerim”liğini yok edersiniz.
Ve onun küresel mesajını ritüellerle gizler, oyuncak edersiniz…
Tekrar ediyorum: Kuran, siyasetçilerin toplumu uyutmak için kullandığı bir büyü kitabı değildir.
Eğer gerçekten Muhammet İslamı yolunda iseniz, Kuran’ı müziğe çevirme yarışması yerine Kuran’ı anlama yarışması yapın ki biz de aferin diyelim.

HANGİSİ EZAN?

Kuran-ı Kerim nasıl ritüel haline getiriliyorsa, ezan ondan önce ritüel haline sokuldu.
Ezan, bugün Türkiye’de tam bir gazel gibi okunuyor. Hem de 5 ayrı vaktin ezanı beş ayrı müzik makamına sokularak… Sabah ezanı, saba makamında… öğlen rast; ikindi hicaz, akşam segah, yatsı uşşak; salalar hüseynî, Cuma iç ezanı hicaz ve rast…
Makamla okunmasından daha kötü bir ritüel var: Ezandaki a ve e sesleri öyle uzatılıyor ki bu çağrı metni ağır bir gazele dönüşüyor. Müezzin de gazel okuyormuş gibi uzattıkça uzatıyor
Buna bir de her minareye, her yöne ikişer ikişer takılmış güçlü hoparlörleri ekleyin. Ezan, insanları iç hesaplaşmaya çağıran bir uyarı olmaktan çıkıyor kafaya indirilen çekiç darbelerine dönüşüyor.
Peki nasıl olmalı?
Ramazan geldiğinde, akşam ezanları hızlıca ve sesi kısılarak sakince okunuyor. Hiç değilse gazel değil de ezan dinlemiş oluyoruz. İşte böyle Ramazan’daki akşam ezanları gibi sakin ezanlar hepimizin ortak değeri olacaktır.

BU CUMARTESİ BURSA’DAYIZ

Vatan Partisi Nilüfer İlçe Başkanlığı’nın davetlisi olarak, değerli televizyoncu arkadaşım Gülgun Feyman Budak ile birlikte Bursa’ya gidiyoruz. Yarın iftar yemeğinde, Orhaneli Yolu üstündeki 2. Kilometre No 253’teki Park Panorama Bahçe’de buluşacağız. Sonrasında ise söyleşilerimiz ve imza etkinliğimiz olacak.
Bursalı yurtseverleri, bu toplantıda görmek ve tanımak istiyoruz.

PAZAR GÜNÜ KADIKÖY KİTAP FUARI’NDAYIM

Kadıköy Kitap Fuarı’nın yoğun ilgi gördüğünü öğrendim. Ben de Pazar günü Bursa’dan İstanbul’a geçip bu etkinlikte yer alacağım. KAYNAK YAYINLARI standında, “Osmanlıda Oğlancılık”, “Muaviye’den Erdoğan’a Din ve Siyaset”, “Alevi Bektaşilerde Mizah” isimli kitaplarımı imzalayacağım.
Görüşmek dileğiyle…