20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Terör üreten o düşmanlık

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Ülkemizi kuşatan terörün dış ayağını dün yazdık. Bu ayağın içimizdeki taşeronluğunu “Türk” kimliğine düşman olanlar oluşturdu. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti bu kimlik üstünde inşa edilmişti.

Türk, devletin kuruluşunda bir ırkı veya dini temsil etmiyordu ama terörün ideolojik ajanları bunu öyle gösterdiler. Bunlara göre, Türk demek, ırkçılıktı ve kötüydü...

AKADEMİK YALAN

Cumhuriyet’in ilk gerçek anayasası olan 1924 Anayasası, çağının en önde gelen anayasalarından birisi. Bu anayasamızın 88. Maddesi diyor ki:

“Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk ıtlak olunur.”

Görüyorsunuz: Cumhuriyet’in ilk anayasası, din ve ırk farkını kaldırarak dinci ve ırkçı ayrımı reddediyor. Türklük bir üst kimlik olarak bütün vatandaşların sosyolojik adı oluyor.

Halbuki prof. unvanlı pek çok akademisyen, televizyonlarda, gazetelerde bu küresel ölçekli Türk kavramını ırkçılık/faşistlik olarak kötülediler.

Açık açık yalan söyleyen bu akademisyenler, bu yazarlar Türk kimliğinin karşısına Kürt kimliğini yerleştirmek, o kimliği de bir millete dönüştürmek peşindeydiler. Bu yapay milletin de bir vatana ihtiyacı olacaktı. Böylece Kürdistan’ın altyapısı ideolojik ve sosyolojik olarak örüldü. Amerikancı-Avrupacı cephe tarafından PKK, faşist Türklere karşı milli kurtuluş savaşı veren bir mazlum örgütü konumuna yükseltildi.

Bu sürece 2004’lerden itibaren AKP’nin dahil edilmesiyle etnik teröre önemli bir siyasal destek de sağlandı.

ÜMMETÇİLİK OKU

“Türk kimliği”ni kötüleyip atınca onun yerine bir değer koymak gerekiyordu. Onu da ümmet olarak devreye soktular. İktidar destekli ümmetçilik, toplumun alt katmanları arasına dernekler, vakıflar, belediyeler, dinci yayınlar, devlet kurumları olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve okullar aracılığıyla sokuldu.

Gençler, Türk olarak değil de Müslüman olarak yetiştirildiler.

Bu Müslümanlık da ABD’nin tasarladığı “Ilımlı Müslümanlık” idi.

Adı ılımlı olsa da tasarlanan ideoloji, fanatizmin bir biçimiydi ve din üstünden bölücülük yapıyordu.

Türkiye bunlar için bir cihat alanı idi.

Sloganları şuydu: “Kafir devlet, malı ganimet!”

Siyasal destekli bu kadrolaşma, cihatçı gençlerin ortaya çıktığı bir Türkiye yarattı.

Bunların eğitim alanları da Irak ve özellikle de Suriye oldu.

İktidarda kalmak ve Türk kimliğini ümmet kimliğine dönüştürmek için kullanılan cihatçı gençler, döndüler şimdi Türkiye’yi vuruyorlar.

KEMALİZMLE SAVAŞ

Terörü meşrulaştıran ona psikolojik destek sağlayan kadroların hedefinde Kemalizm vardı. Çünkü, Kemalizm, Türk kimliği üstünde yükselmişti. Bu kimlik etnik ve dinci yapılanmaların önündeki en önemli duvardı. Bu yüzden; Amerikalı ve Avrupalı stratejistler ve yazarlar elbirliği etmişçesine 1990’larda Kemalizm kavramlarına saldırdılar. AB adına konuşan İngiliz Parlamenter Andrew Duff, 2007’de devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin indirilmesini isteyecek kadar ileri gitti. Aynı dönemde AB adına konuşan Arie Oostlander, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için Kemalizmi terk etmesi gerektiğini şart koştu.

Bu süreçte siyasal İslamcı kadrolar ile Kürtçüler ve Batı sömürgeciliğinin emrindeki ajan liberaller el ele verdiler. Kemalist ideolojiye dayalı Türkiye Cumhuriyeti ile savaşı kutsadılar. AKP de bunlara siyasi koruma sağladı. Sonrasında Kemalizmin kalesi sayılan Türk ordusuna ve Kemalist sivil kesime karşı yıkıcı operasyanlar başlatıldı.

Bu ideolojik saldırıya karşı milleti uyandırmak için “Yabancı Kaynaklara Göre TÜRK KİMLİĞİ” isimli (Kripto Yayınları) bir çalışma yaptım. Herkesin, en azından bu kitaptaki Kimlik Tartışmaları bölümünü okumasını isterim.

***

Sözün özü: Terörle mücadele için bu süreci tersinden işletmekten başka çaremiz yoktur. Bu devlet, yeniden Kemalist değerler üstüne oturtulmadıkça terörün önlenmesi mümkün değildir.