24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Asrın lideri, İslam düşmanı Trump karşısında neden susuyor?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Amerikan Başkanı Donald J. Trump, son tvitlerinden birisinde diyor ki: “Orta doğu’da büyük sayıda Hıristiyan infaz edildi. Bu korkunç durumun devam etmesine izin veremeyiz.”

Halbuki Amerika 2003’te Irak’a girdi; 2 milyondan fazla Müslüman’ın kanını akıttı. Camileri bombaladı, Kuran’ları parçaladı. Sonrasında da Suriye’yi teröre boğdu. Burada akan kanın asıl sebebi de Arap Baharı denilen ABD projesi.

Ama yeni Amerikan Başkanı, dünyada akan kanın sorumluluğunu bütün Müslümanlara yıkıyor. Bu yüzden 7 Müslüman ülkeye karşı ambargo başlattı. Hatta Kudüs’ü Yahudi şehri haline getirmek için ABD’nin İsrail büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını da söyledi.

***

Soru şu:

Bugüne kadar Müslümanları terörle ilişkilendiren herkese karşı sesini yükselten Cumhurbaşkanı Erdoğan, neden Trump karşısında tam bir sessizliğe büründü?

Asrın lideri gösterilen bir isme bu sessizlik yakışıyor mu?

Üstelik yandaşları onu daha şimdiden “Müslüman dünyasının halifesi” gibi göstermeye başlamışlarken...

Ses istiyorum, ses!

TÜRBAN MÜCAHİDİ TRUMP’ÇI KADIN

Sıkı Müslüman gözüken, türban mücahidi gibi davranan kadınlardan birisidir Merve Kavakçı... Hani Nazlı Ilıcak’ın komutasında TBMM’ye türbanla girerek ortalığı karıştıran Amerikan vatandaşı o Merve... Bu kadın, küfürcü-iftiracı Yeni Akit adlı gazetede İslam dünyasını topa tutan Trump’u bakın nasıl övüyor:

“Dün Trump’a baktım, arı gibi çalışıyor. Gecesini gündüzüne katıyor. Dur durak yok. Obama’ya benzemeyen tarafıysa ne gördüyseniz o. Ne söylediyse o. Ne söz verdiyse o. Gördüğünüz neyse alacağınız da o. Amerikan halkının oy verdiği ne ise o. Yani Trump’ta şimdiye kadar müşahede ettiğimiz haliyle yalan yok. Ne dediyse onu yapıyor.”

Görüyorsunuz... Türban mücahidi, sıkı Müslüman Merve, Müslüman dünyasını hedef alan Trump’a toz kondurmuyor.

İşte bu siyasal türbancı kadınların dindarlığı da Müslümanlığı da bu kadardır.

Merve gibilere baktıkça Atatürkçü kadınlarımızla bir kez daha övünç duyuyorum.

ALEVİLER MİLLİ EĞİTİMDEN NE İSTER?

AKP iktidarları, Milli Eğitim’i, Vehhabi Arapçılığı ile bir beyin yıkama makinesine çevirmek için her şeyi yapıyor. Bu sürece şimdi Aleviler de eklenmek üzere. Değiştirilmek istenilen ders konuları ile ilgili olarak Aleviler adına Cem Vakfı yönetimi ve uzmanları bazı isteklerde bulundular. Bakıyorum ki “Sizin bismillahınız var ise bizim de bismişahımız olsun!”da kalmışlar.

Bu arkadaşlar bilmeliler ki gericilik yarışında AKP’ye yetişmek mümkün değildir.

Bir eğitimci olarak isterdim ki orada Aleviler adına öncelikle şunlar söylensin:

- Biz, sadece Aleviler için değil bütün öğrenciler için laik ve akılcı eğitim istiyoruz.

- Ders konuları içindeki Atatürk ve Atatürk ilkeleri daha geniş biçimde yer almalı.

- Anadolu ve Balkanlar’daki Alevilik, eski Türk kültürünün İslam içindeki bir devamı olarak görülmeli ve işin tarihsel yönü de öğretilmeli. Örneğin Hz. Ali’nin tarihsel kişiliği ile Türk Aleviler tarafından yaratılan Ali algısı arasındaki fark mutlaka öğretilmeli.

Türklerin Ali’de bulduğu halkçı İslam ile Muaviye’de gördüğü saltanatçı İslam konusu işlenmeli.

- Alevilikte temel olan, dağların, kayaların, ağaçların, suların ruhu (canı) olduğu inancına dayalı bir doğa tanrıcılığı geliştirilmeli. Böylece, Alevilik üstünden muazzam bir doğa sevgisi yaratılmalı.

- Başta cihad olmak üzere, Kuran’daki kavramlar insancıllık üzerinden yeni biçimde yorumlanmalı. Cihad insanın kendisini fethetmesi, yani eğitilerek bir üst basamağa geçmesi olarak görülmeli. Kâbe ise bir gönül ziyareti (insan kazanmak) gibi anlatılmalı.

Buna benzer pek çok konu istenmeli iken egemen Sünni ideolojinin terimleri çevresinde dönüp duran taleplerle sınırlanmak geleneksel Alevi inancına ters bir tutum olmuştur.

Cem Vakfı yönetimini, laiklik ve bilimsellik temelli bir programı savunmaya davet ediyorum.

Çünkü bu konu; Alevilik’ten bile önemlidir ve hiç kuşkusuz ki Alevilerin de hayat damarıdır.