20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Referandumda ‘Hayır’ nasıl kazanır?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Herkes görüyor ki Türkiye bir yol ayrımına geldi. 16 Nisan’da kullanacağımız oylarla ya demokratik sisteme devam edeceğiz ya da Cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında “seçilmiş padişahlık” rejimine geçeceğiz.

Peki Türkiye’yi kökten sarsacak bu projeye hayır diyenler nasıl bir politika izlemeli?

- Gerçekçi olalım:

Bu projeyi engelleyecek olan kitleler, MHP ve AKP seçmenleridir. Öyleyse ana çalışma, bu iki partinin tabanındaki insanları ikna etmeye yönelik olmalıdır.

- Hedef onları ikna etmek ise, biz kendi iklimimizden çıkacağız onların iklimine gireceğiz. Yani onların ideolojik-psikolojik dünyalarındaki verileri sarsmadan, bizim de o dünya ile kesiştiğimizi göstereceğiz.

Vatanseverliklerine ve demokrasiden yana olduklarına inandığımız AKP’li kardeşlerimizle, onlara asla tepeden bakmadan, sen bu işleri bilmiyorsun havalarına girmeden konuşmak gerekir.

- Bu işin temel ölçüsü kardeşlik ve samimiyettir. Ve alçakgönüllülüktür. Ve böylece inandırıcı olabilmektir.

Beş hayırcı bir AKP’liyi ikna etsin; bu yıkım projesi çöpe atılır.

Hayır çıkmasından en büyük faydayı görecek olan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır..

Çünkü, iki hafta önce yazdığım gibi, bu denetlenmeyen olağanüstü yetkilerin bir kişide toplanması, onu istemese bile diktatörce davranmaya sürükleyecektir. İlhan Kesici’nin dediği gibi “Bu yetkiler evliyayı bile azdırır.” Bunun sonucu da kargaşadır.

İşte Avrupa bu yüzden bu çok berbat anayasa değişikliğine karşı çıkmıyor.

CEPHELEŞTİRMEK EVET DEMEKTİR

- Hayır diyenler, bir cephe oluşturdukları görüntüsü vermemelidir.

- ”AKP ile MHP evetçi cepheyi oluşturuyor!” demek büyük hatadır. İttifak yapanlar bu partiler değil bu partileri yöneten ekiplerdir.

Çünkü “evetçi” kesim, bütün umudunu cepheleşmeye bağlamıştır. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Devlet Bahçeli el ele vermişler; toplumu cepheleştirecek suçlayıcı politikayı başlatmışlardır. “Hayır” diyenleri 15 Temmuz darbecileriyle aynı göstermek, bu cepheleştirmenin en açık göstergesidir.

- Düşmanlaştırmaya, cepheleştirmeye hayır!

15 Temmuz gecesi darbeye karşı açık açık tavır alan Ulusal Kanal ve Aydınlıkçıları 15 Temmuz’la ilişkilendirmeyi AKP’liler bile kabul etmeyecektir. Yeter ki gönüllere hitap etmesini bilelim.

- MHP yurtseverlik ve demokrasi duygusunun yüksek olduğu bir partidir. Hele ülkemiz böyle ölüm kalım savaşı verir iken bir kişinin arzularına uygun tehlikeli bir rejim değişikliğine gitmek MHP’lilerin asla istemediği bir şeydir. Yeter ki bazı hayırcılar, o insanları rencide ederek kızdırmasınlar. Böyle sert hayırcılar var ise lütfen evlerinde oturup hiç seslerini çıkartmasınlar, daha iyi.

- AKP seçmenleri içinde de demokrasiden yana milyonlar vardır. Biz işte onlara yönelmeli, bu kardeşlerimize bu anayasa değişikliği geçer ise demokrasimizin ortadan kalkacağını anlatmalıyız. Demokrasini olmadığı yerde yoksulluk, işsizlik, kavga ve terör alır başını gider. Böyle bir toplum da kolayca parçalanır. Evet kabul edilirse zenginlere bir şey olmaz ama halk, bizler çok büyük acılar çekeriz.

ERDOĞAN’I KÖTÜLEMEK, EVET DEMEKTİR

- Hayır diyenler; hedefe Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı koymamalıdır. Erdoğan’ı kötülemek üstünden yürütülecek bir politika, AKP tabanını birleştirmeye yol açar.

Erdoğan’a 2010 yılındaki anayasa referandumunda da bu milletin evet dediğini ama onun dediklerinin tersine sonuç verip ülkeyi 15 Temmuz’a götürdüğünü söylemek doğrudur. Lakin bunu söyleyiş biçimi düşmanca ve o kesimi mahkum etmek biçiminde olur ise ters sonuç verir.

- Gün hem MHP tabanıyla hem de AKP tabanıyla buluşma, birleşme günüdür. Bu iş, evetçilerle fikir yarıştırma işi değildir, karşındakine baskın çıkma işi de değildir. Kendimizi tatmin için değil hayır için konuşmak gerek. Bu da öfkeli değil yumuşak ve sabırlı olmayı gerektirir. Gerektiğinde onların söylediklerine de hak vererek, ana tehlikeye dikkatlerini çekebilirsek, onlar da hayıra yaklaşacaklardır.

Bu konunun ayrıntıları yazmayı sürdüreceğiz...