19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Köln’de 2 Temmuz anmaları

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Avrupa TGB’nin davetlisi olarak hafta sonunda Almanya’da idim. Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te yakılan aydınlarımızı ve gençlerimizi andık.
Önce TGB temsilcileriyle birlikte Köln Alevi Bektaşi toplumunun yuvası Köln Hacı Bektaşı Veli Cemevi’ne gittik. Bizi dostça karşılayan katılımcılara bir konuşma yaptım. 2 Temmuz 1993 saldırısının, Türkiye’yi “Ilımlı İslamcı bir parti”ye vermek için Vashington’da planlandığını söyledim. İşin ucunun Sevr’e kadar gittiğini, Kemalist dünya anlayışı ile mücadele temelli olduğunu; bu sürecin bugün de devam ettiğini vurguladım.
Olayın, etnik ve mezhep kimliklerini kullanarak İslam dünyasını parçalama projesinin parçası olduğunun altını çizdim. Ve bunun bir kanıtının da Madımak yangınından bir hafta sonra Başbağlar Köyü’nde yapılan katliam olduğunu belirttim. “Sivas’ta Alevi ağırlıklı bir toplantıya, Erzincan’da ise Sünni bir köye saldırı, aynı planın parçasıdır.” dedim ve ekledim: “Bundan sonra Aleviler, Madımak yangınını hatırlarken Başbağlar’da katledilen masum Sünni kardeşlerimizi de hatırlayacaklardır.”
Bu sözüm salondaki Aleviler tarafından alkışlandı. Ve onlar, olaylara asla mezhepçi bir gözle bakmadıklarını göstermiş oldular.
***
Aynı gün akşam üzeri TGB’nin düzenlediği anmada yer aldık. Avrupa’da TGB’nin yiğit ve fedakar yöneticisi Doktor Mustafa, Köln’deki sevgili Can, ona yardımcı olan yurtseverler ve TGB’li gençler etkili bir çalışma yürüttüler.
Konumuzun içinde, Sivas faciası ile bağlantılı olarak Türk Aleviliği de vardı. Bu konuyu da aydınlatan bir konuşma yaptım. Özetle dedim ki: “Emperyalist saldırılar özünde Türk kimliğine yöneliktir. Bu kimliği Bilge Kağan’dan 1300 sene sonra yeniden canlandıran ve devlet ideolojisinin temeline yerleştiren lider, Mustafa Kemal’dir. O yüzden sömürgecilerin içimizdeki adamları en fazla Büyük Atatürk’e saldırırlar.
Benim Türk Aleviliği dediğim Alevilik de özünde Türk kimliğine ve kültürüne dayalıdır. Başka ülkelerdeki Aleviliklerden Türkçe temeli ile ayrılır. Bu Alevilikte Türk’ün özgün sazı bağlama (kopuz) temeldir. Kadın erkek bir arada ibadet ederler. Duaları Türkçe’dir ve bütün uluları da Türk’tür. Türk Aleviliğinde ibadet, dedenin veya babanın yönetimindeki cem törenidir. Kadın ve erkeğin bir arada olduğu, duasının ve deyişlerinin Türkçe okunduğu bu ibadet biçimi dünyada sadece Türk Aleviliği’nde vardır. Türk kültürüne dayalı inanç biçimi Alevilik, Türk milletinin ana değerlerini binlerce yıl öteden bugünlere taşımıştır. Bu yüzden de uluslararası sömürgenlerin hedefindedir. Cumhuriyet rejimi ile bütünleşen bu inanç sistemini ve bağlılarını dağıtmak, bir projedir. Bu yüzden de Alevi toplumu, siyasal projelerini hayata geçirmek isteyen gerici-sömürgeci güçlerin hedef tahtası olmuştur. Sivas budur, öncesindeki Malatya, Maraş, Çorum olayları budur.”
2 Temmuz anmalarına, yakın kentlerdeki Atatürkçü Düşünce Dernekleri yöneticileri de katılmışlardı. Onlarla da sıcak sohbetlerimiz oldu. Tümü de Türkiye’nin geleceğini düşünen bu özverili dostlarımıza da TGB’lilere ve Alevi kuruluşlarına söylediğimiz gibi Avrupa’daki bütün demokratik yapılarla ortak çalışma yapmalarını önerdik.
Almanya, dünyanın çok önemli bir ülkesi. Burada etkili olmak demek, aslında Türkiye’de de söz sahibi olmak demektir. Çünkü, Türkiye’ye en fazla para Almanya’dan geliyor. Karnımızın doymasındaki en büyük pay Almanya’ya ait ise politikamızın belirlenmesinde de böyle olması gerekmez mi? Ama ne yazık ki politikamızı ABD belirliyor. O da bizi belalardan belalara savuruyor.

DÜNYANIN EN GÜZELİ

Köln’de beni karşılayan TGB’lilerin içinde birisi vardı ki kalbimde hemen yer etti. Onun adı Gizem ama ben kendisine “Dünyanın En Güzeli” diye seslendim hep. Havaalanında kaynaşıverdik onunla. Beş on saniye içindeki bakışmalar ve benim sevgili dolu seslenmelerimle kucaklaşmaya kadar vardırdık işi… Oradaki dostlardan birisi kıskandı bizi. “Şuna bak, benim ona böyle yaklaşmam için bir aydan fazla uğraşmam gerekti ama Rıza Bey’e hemen ısındı.”
Ben bunun üzerine Gizem’in minik ellerini öptüm.

Köln’de 2 Temmuz anmaları - Resim : 1
TGB ile birlikte Gizem de büyüyecek. Selam sana Dünyanın En Güzeli!