28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yöneticisi yargılanırken Y-Cumhuriyet’in yazarı neler döktürdü?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

Pazartesi günü, Cumhuriyet Gazetesi’nin yöneticileri yargılandı. Gazetenin avukatı iken gazetenin sahibi konumuna gelen Akın Atalay, savunmasını “cumhuriyete ve Kemal Atatürk’e bağlılık” üstünden yapıyordu. Ve davayı bir basın özgürlüğü davası gibi göstermeyi temel almıştı.
Mahkeme kararıyla ortaya çıktı ki o ve arkadaşları Cumhuriyet Gazetesi Vakfı’nı kanunsuz biçimde ele geçirmişlerdir. Sonra da Mehmet Faraç, Bedri Baykam, Alev Coşkun, Coşkun Özdemir, Ümit Zileli gibi Kemalist yazarları gazeteden atmıştır. Kimse ona bu yaptıklarının basın özgürlüğü ile ilişkisini sormadı; soramazdı da…
Bay Atalay, mahkemede İlhan Selçuk’un hatırasının arkasına sığınıyor ama onun çizgisine ihanet edenleri, attığı yazarların yerine doldurmasını anımsamıyordu.

FETÖ’CÜ AĞZI SÜRÜYOR

Öyle ki bu yeni tip Atatürk ve cumhuriyet düşmanı yazarlar; bildiklerini bugün bile okumaya devam ediyorlar. Akın Atalay Kemalist havalarında savunma yaparken onun sevgili yazarı Nuray Mert gazetede çıkan yazısında, Kemalizmle tam mücadele etmediği için AKP’yi eleştiriyordu? Şu satırlara bakın:
“Şimdi iktidarda olanlar, aslında Kemalizmin tam karşıtı bir alternatif tarih yazımı geleneğinden geliyorlar ama hâlâ bu tarih anlatısını resmileştirmeye girişemediler. Bırakın resmileşmeyi, gazetelerinde, televizyonlarında, dergilerinde anlatılan, siyasetçilerinin çeşitli vesileler ile gönderme yaptığı alternatif tarih anlatısını bir türlü açık açık savunamıyorlar. Bu alternatif tarih anlatısı, kökü ellili yıllara giden seküler, Batıcı Cumhuriyet tarih anlatısının kökten reddi çerçevesinde şekillenir.”
Yazının tümü, AKP’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilmiş, “Ben de sizin zihniyetinizi savunuyorum!” mesajından başka şey değil. Zaten bu isim, Y-Cumhuriyet’te AKP’nin iktidara gelişini, “2002 devrimi!” diye övmüş birisidir. O, 29 Ekim’de marşlarla yürüyen Atatürkçü gençliğe, “Kemalistlerin sesi mezardan geliyor!” diye ağır hakaretler eden birisidir.
Bu yazısında, yine isim vermeden Derin Tarih adlı adi dergiyi ve onu çıkartan Mustafa Armağan’ı savunuyor. Sözün özü: Y-Cumhuriyet’in bu yazarı ile “Keşke Yunan galip gelseydi!” diyen Kadir Mısıroğlu arasında fark, sadece üslup farkıdır.
Bu zihniyet/bu ideoloji; Fethullahçı çevrede üretilen bir ideolojidir. Benim iki yıldan fazladır “Yeni Cumhuriyet”, “Sorosçu Cumhuriyet”, “Turuncu Cumhuriyet” dediğim işte bu zihniyetin egemen olduğu gazetedir. Nuray Mert’in yanına FETÖ’nün tuzak davalarını hain savcı Zekeriya Öz ağzıyla savunan Aydın Engin’i de koyabilirsiniz.

YÖNETİCİLER AYRI YAZARLAR AYRI

Yazdıkları yüzünden hapis yatmış, başka cezalara çarptırılmış, halen davaları süren bir yazar olarak, hiçbir kimsenin sırf yazıları yüzünden yargılanmasını hele hele cezalandırılmasını istemem. Ama işin içinde Fethullahçı çevrede üretilen gazeteciler varsa, bunun gerisine bakmak gerekir. Daha davalar açılmamış iken, Akın Atalay’ın eline geçen Cumhuriyet Gazetesi’nin yeni bir Taraf Gazetesi olduğunu yazdığımdan, içim rahattır.
Bu davayı yöneticiler davası olmaktan çıkartıp gazeteciler davası havasına sokan isim, Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Onun, Can Dündar’ı hedef alıp savurduğu tehdit, savcıları da şaşırttı. Yazarlarla yöneticileri ayırmak gerekirken bu özen gösterilmedi. Ne işi var Ahmet Şık’ın, Musa Kart’ın, Turhan Günay’ın, Kadri Gürsel’in Akın Atalay torbasının içinde?

ERTUĞRUL ÖZKÖK İÇİN NOT: Sayın Özkök! Hürriyet Gazetesi’ni patronunun çıkarları için silah olarak nasıl kullandığını bilen birisi olarak, kimseye “sözde gazeteci” deme hakkının olmadığını tam bir gönül ferahlığı ile dile getiriyorum. Ayrıca bir zamanlar, Cumhurbaşkanı Özal ile yakın ilişkinden dolayı soyadının “Özköşk” yapılarak alaya alındığını da hatırlatırım. Yani, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile senli benli gazetecilere laf atacak en son isim sensin… İyi biliyorum ki Erdoğan seni muhatap alsa, süzme bal gibi yazılar döktürürsün.