Tayyip’e suikast saray içinden!

Bütün yandaşlar onu FETÖ ile mücadelenin kahramanı ilan etmişti.

Melih Gökçek bile onun için "Seninle gurur duyuyoruz" diye twetler atmıştı.

Sonrası malum:

Söz konusu isim olan Beytüşşebap Kaymakamı Kadir Güntepe FETÖ’cü olduğu için gözaltında.

Hayır bu örneklerin münferit olmadığı artık ıspatlıdır.

Buradan hareketle Tayyip Erdoğan yakın çevresini topyekün değiştirmeli zira yaver ya da Mehmet Dişli ihanetleri gibi sayısız örnek var.

Ben onun yerinde olsam korumalarımı ve yakın çevremi seçerken ölçü olarak alnı secdeye değdirmeyi değil, vatan ve görev şuurunu esas alırdım ki işte Türkmen Alevi yiğidi Ömer Halisdemir hadisesi ortadadır... Günümüzde İslam maalesef Fetullah misali emperyal alçaklar tarafından ajan ve casus devşirme afyonu yapılmıştır.

Evet tarihten onlarca örnek olduğu gibi Erdoğan için artık yakın çevresi tehlikeli zira öyle bir çılgınlığı ancak hipnotize olmuş meczuplar yapabilir...

Bugün Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından piyasaya sunulan "Devlet Bahçeli ve ülkücüler hakkında her şey" isimli kitabımızdan bir alıntı:

“12 Eylül 1980’de Alpaslan Türkeş ve ekibi hapse girince dışarıda kalanlar yine Türkeş’in içeriden yönlendirmesiyle Muharrem Şemsek’in organizasyonu ile yeni bir parti kurmak için harekete geçti.

Tam o süreçte Devlet Bahçeli Muharrem Şemsek’i giderek “Yeni kurulacak partiye ben genel başkan olmak istiyorum” dedi..

Muharrem Şemsek, “Başbuğ Türkeş’e soralım” dedi ve Bahçeli’nin talebini cezaevine iletti.

Türkeş, ülkücü kökenli askeri doktoru Selim Kaptanoğlu ile el yazısı ile şu notu gönderdi:

- “Bahçeli denen adamı aklınızdan bile geçirmeyin çünkü o adam MİT’çi.”

Birkaç gün sonra yapılan toplantı öncesi Muharrem Şemsek Bahçeli’nin kulağına şunu fısıldadı:

- “Başbuğ senin ismini çizdi.”

Akabinde başlayan toplantıda Türkeş’in kararları tebliğ edilince Bahçeli ve bazı isimler; ”Hala moruğun dediğini mi yapacağız” diye feveran ederek toplantıda kavga çıkardı...

Bu toplantıdan iki gün sonra Türkeş’e moruk diyenlerin evleri tek tek basılarak o sözü edenler kıyasıya dövüldü ki onlardan biri Tandoğan’da oturan Devlet Bahçeli’ydi.

Hayır bu söylendi veya tevatür değil, bizzat olayın içinde döven olarak yer alan Ramazan Potuk ile dövülenlerden olan Bahattin Ergezer’in açık-net itiraflarıdır ki ayrı hikayeyi Yozgat eski Belediye Başkanı ülkücü önder Mehmet Erdemir’den de dinledim...”

TRT’DEN DEHŞET KIŞKIRTICILIK!

Siyasal islamın simgesi olan türbanı okula, kışlaya ve topyekün devlete soktukları yetmedi, TRT bu aralar türban mücadelesini konu alan bir dizi-filmin fragmanını yayınlıyor.

Vallahi pes!..

Ülkenin Cumhurbaşkanı “Savaşta ve seferberlikteyiz” derken, devlet kurumu TRT’nin bu yaptığı türban kışkırtıcılığı ve onun üzerinden toplumu germek ve bölmek değil midir?

Sadece bu olay bile türbanın iktidar için amaç değil araç yani istismar argümanı olduğunu kanıtlıyor zira malum eşikte referandum var...

Şahidim Tayyip Erdoğan!

Dedi ki Ankara belediye hizmetlerinde çok geride yani ilkel kaldı.

Haksız değil... İstanbul ile kıyaslandığında Ankara hala köy!

Peki sorumlu olan Melih Gökçek bu eleştire karşı ne mi yapıyor?

Gece yarılarına kadar ergen çocuklar misali boyuna tweet atıyor.

Arta kalan zamanlarda Osmanlıspor maçlarına gidip sahibi belli olmayan Beyaz TV'ye gece yarıları telefonla bağlanıyor.

Adamın işi belediye hizmetleri ama Gökçek, ona buna laf yetiştirip ülke siyaseti yapmakla meşgul!

Birileri bu arkadaşa görevini hatırlatmalı...