25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cehalet ve iftiranın 900 yıllık kini: Felsefe ve bilim düşmanlığı

Şahin Filiz

Şahin Filiz

Eski Yazar

A+ A-

“Neo Oryantalizm’in Kadın Üzerinden Egemenlik Arayışı” alt başlığıyla Saykitap’ta okurların dikkatlerine sunulan yeni kitabımda, “Doğulu” olduğu halde Doğu’ya ve kendisi gibi Doğululara Batılı gibi bakıp tanımlamalar yapmayı” Neo, yani Yeni Oryantalizm olarak kavramlaştırıyorum. Başka bir deyişle Tersinden oryantalizm, görünüşte İslam’ın kılı kırk yararcasına savunuyor olsa da, onu gerçekte tam can evinden vurmakta; bilimi, felsefesi ve kültüründen oluşan medeniyetini kökten yok saymaktadır. Gerekçe, İslam’ın bilim ve felsefe adına her bir şeyi zaten doğal olarak içerdiği ve hiçbir şekilde beşerin ürettiği akıl ve mantık eseri olan birikime ihtiyacı olmadığı yönündedir. İslam’ın bilim ve felsefeye ihtiyacı yoksa, medeniyete de ihtiyacı olmaz; dolayısıyla İslam medeniyeti ve düşüncesi yoktur, sonucu ortaya çıkmaktadır. Yeni oryantalistler, ya da Siyasal dinciler, İslam imanını ve Kur’an’ı korumak adına doğal olarak bu sonuca varmaktadırlar. Ortantalistler ise, aynı sonuca farklı bir yolla ulaşırlar: İslam dini Araplar’a ait bir kültürdür; Antik Çağ bilim ve felsefesine herhangi bir şey katmamış; sadece Antik Çağ’a ait klasik felsefe metinlerini çevirerek Avrupa’ya nakilcilik yapmıştır. İslam Düşüncesi Oryantalistlere göre, özgün değil, Yunan felsefesinin bir taklidi, kötü bir kopyası ve devamı olmayan kültürel bir geçiş aşamasının adıdır.

Oryantalistler ve onların İslam dünyasındaki modern izdüşümü olan Neo-Oryantalistler, “İslam’da felsefe ve bilim yoktur; bunların bazı iz ve işaretleri varsa da İslam-birincilere göre-medeniyet yaratma yeteneğine sahip değildir; -ikincilere göre ise- İslam inancı felsefe ile bozulmamalıdır; o halde İslam düşüncesi aklın vahyi tersyüz etmesinden başka bir şey değildir.

Gazali (ö. 1111), Said-i Nursi (ö. 1966), Fetö ve bu gün de Cübbeli, İslam’da aklın ve felsefenin kullanılmasına karşı çıkmakta; hala akıl-vahiy, iman-mantık karşılaştırmaları arasında hem dinen hem de akıl olarak bocalayıp durmaktadırlar. Sorun, felsefeyi ve bilimi eleştirmeleri değil, bizzat bunları reddetmeleri, akıl, mantık ve bilimi “küfür”le itham etmeleridir. Buna göre filozoflar ve Bilim adamları doğrudan kafir ilan edilmekte; kanları, ırzları ve malları yağmalanabilmektedir.

Cehalete dayalı yalan ve iftira zinciri Cübbeli ile bu gün ısrarla sürdürülmektedir. Aristoteles’dan sonra bütün insanlığın “İkinci Öğretmen” olarak tanıdığı Türk filozofu Farabi (ö. 870) ve yine Ortaçağ modern biliminin kurucusu büyük Türk tabibi ve filozofu olan İbn Sina (ö. 1037), bu karanlık cehaletin Gazali ile başlayan iftira ve hakarete bu gün de maruz kalmaktadırlar.

Cübbeli, bu filozofların akıllarını felsefeyle bozduklarını, dolayısıyla “kafir” oldukları iftira ve hakaretini ortaya atarken, 900 yıllık cehalete dayalı akıl, mantık ve insanlık fukaralığından ısrar ederek, İslam dünyasının 500 yıldır devam eden çöküşüne destek vermektedir. Bilim ve felsefe Gazali ve adı geçen ardılları yüzünden İslam dünyasında 900 yıldır hala meşru bir zemin kazanabilmiş değildir. Felsefe, felsefi yöntemlerle eleştirilir; aklın karşısına inanç, mantığın karşısına din konularak hiçbir makul sonuca varılamaz.

Felsefeyi küfür olarak gören bir kimse, Farabi ve İbn Sina’yı anlayamaz. Gazali gibi meşhur vaiz anlamamışken Cübbeli’nin anlamasını beklemek, deveye felsefe yaptırmaktan zordur. Her şeyden önce Farabi, Tanrı’dan başka hiçbir şeyin ezeli ve ebedi olmadığını özellikle vurgular. “Hiçbir şeyin önceleyemeyeceği veya hiçbir şeyin kendisine üstün gelemeyeceği şekilde her türlü eksiklikten azade ve mükemmeldir” (Macit Fahri, İslam Felsefesi, Kelamı ve Tasavvufuna Giriş; Çev. Şahin Filiz, İnsan Y.,5. Baskı, İst. 2014, s.70)diyerek, Tanrı’dan başka kadim tanımaz. Cübbeli cehaleti, “Farabi Tanrı dışında alemi öncesiz ve sonrasız sayar” iddiası, felsefe karşıtı bile olamadığını gösterir. İbn Sina için de sarf ettiği sözler, yine cehaletin tarihsel iftira zincirinin bir devamından başka bir şey değildir. İbn Sina, bütün varlıkları, öz ve varoluştan oluşan bileşik bir

varlık olarak görürken sadece Tanrı’nın bileşik olmadığını; O’nun bölünmez bir olduğunu özellikle vurgular.

Bu açıklamaları, Cübbeli gibi, felsefe düşmanlığını müzmin cehalet zincirine mahpus insanlar için değil, felsefeye karşı oluşabilecek önyargıların önüne geçmek için yapıyorum. Türk gençliği, İslam medeniyetinin ve Türk düşünce tarihinin en büyük iki filozofu ve bilim adamı olan Farabi ve İbn Sina’ya 900 yıldır atılan bu cehalet iftirasının, oryantalizmin uzantısı Neo Oryantalizmin planlı bir zevzekliği ve şımarıklığından başka bir değeri olamadığını anlayacaktır.

Türk milleti, dinine, imanına, ailesi ve özel hayatına el ve dil uzatmakla kalmayıp, tarihine ve medeniyetine, bilim adamı ve filozofuna “KÜFÜR” eden zır cahillere değil, Farabi ve İbn Sinalarına sahip çıkacak kadar “akıllı ve mantıklı”dır.

Farabi ve İbn Sina, Müslüman olduklarını söylerler. İslam’a göre söz ile ikrar, kamu için yeterlidir. İç dünyalarının nasıl olduğu sorusu, kimsenin yanıtlama hakkına sahip olmadığı bir sorudur. Gerçek Müslüman, insanların iç dünyalarının hesabını Tanrı’ya bırakırlar. Ben Müslüman’ım diyen birine, “sen kafirsin” demek, suçlayana kafir yapar. Öyleyse Farabi ve İbn Sina Müslüman’ım dedikleri halde “kafirlikle” suçlanıyorsa, bu iddia sahiplerinin hepsi de kafir olur.

900 yıllık felsefi ve bilimsel kaybımızın en önemli sorumlusu, bilim adamları ve filozofları kafir ilan eden gerici ve yobaz zihniyettir. Bu zihniyetin Cübbeli cehaletle sürmesi ve Türk aydınlarının bu kör cehaletin karanlık diyarında sessiz kalması, korkarım ki Neo Oryantalizmin bir 900 yıl daha yaşamasına yol açacaktır.