23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

TYS gölgeden çıkıyor mu

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye Yazarlar Sendikası 20. Olağan Genel Kurulu, “Dünyanın bütün kalemleri, birleşin!” pankartının gerisinde ve 40’ın üzerinde üyenin katılımıyla yapıldı. Dünya işçi sınıfına Komünist Parti Manifestosu’yla Marx ve Engels’in ilettiği büyük sesleniş, bu kez dünyanın bütün yazarlarını ‘emek, barış ve özgürlük’ saflarında buluşturma ülküsüne yöneliyor. 2005’te Orhan Pamuk’a Nobel ödülü kazandırmayı kendine temel amaç edinen TYS’nin o günlerden beri etnikçi ve mezhepçi yönelimlerin gölgesinde taşıdığı “barış” bayrağını sonuç bildirgesinde “emek ve özgürlük” boyutuyla aydınlığa yükseltme söylemi de bu niyeti vurguluyor.
NİYETİN ARDINDAKİ
İşçilerin evrensel birliğinin kurulmasında dışarıdan bilinç taşıma işlevini yerine getirmek üzere tarihsel süreçte yazar ve sanatçılar önemli bir aydın birikimini temsil eder. Sanat emeğinin gerçeklikten koptuğu, halkın somut yaşam ve istemlerinden uzaklaştığı postmodern söylem çağında yazarlar da tüketim kültürünün pompaladığı ben’in kördüğüm labirentinde dağılıp gitmişse, önce onları Sartre’ın tanımında birleştirmek elbette zorunluluktur: “Benim için bir aydın, siyasal ve toplumsal bir birliğe uyan, gene de o birliği yadsımaktan geri durmayan kimsedir.” Tam burada TYS sanatın siyasal ve toplumsal kesişmeyle oluşturduğu sacayağıdır; emperyalizmin yurdumuz üzerindeki tehdidi büyürken emek, barış, özgürlük bileşkesinin yazar saflarındaki eylem kolu olarak, güncel bağlamı bütün ilmekleriyle elinde tutması gerekiyor.

YAZARLARIN MESLEKÎ ÖZ ÖRGÜTÜ
TYS yazara örgüt zemini oluştururken onun ekonomik sömürüsüne karşı bir savaşı hafife almamakla yükümlüdür. Başta FİSEK (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu) olmak üzere, yazar - yayıncı ve yazar - devlet ilişkisinde yazar haklarını doğru tanımlama ve güvenceye alma konusunda ısrarlı bir hukuk çabası yürütme görevi TYS’nin birincil görevidir. Kaldı ki, TYS Yönetim Kurulu’nda yıllardır bir avukat bulunuyor: Kâmil Tekin Sürek. Onun başkanlığındaki bir ekip yürüteceği sağlam çalışmalar için bir rapor hazırlayıp Genel Kurul’a sunmuş olmalıydı. Oysa tartışılması 5 Haziran’da sona erecek olan FİSEK’teki değişiklikler ne genel kurul gündeminde, ne sonuç bildirgesinde yer almıştır. Bu, gölgelerin gücü adına konuşmaktan çıkışa yönelirken, “yazar emeğinin ve özgürlüğünün savunucusu olma niyetleri açısından bir zaaf”tır.

Yeni dönemde kalıcı barış için ülkenin savaşçı kalemlerini en geniş saflarda gerek uzun erimli gerek güncel amaçları kapsayan bir program üzerinde buluşturma niyetini yaşama geçirmede TYS yönetimine kararlılık ve başarılar diliyoruz.

50 YIL SONRA KEPİR’DE

Kurumsal işlevini Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün uzantısı olarak çeyrek yüzyıl da İlköğretmen Okulu düzeyinde sürdüren okulumuzun 1967 mezunları adına bu yıl eğitim, kültür ve sanat
bağlamında konuşma görevini arkadaşlar bana verdi. Konuşmamda atladığım çok önemli bir olguyu, Keşan Volkan gazetesinde yazılarını “Devlette ‘Pardon’ olmaz!” söylemiyle kaleme alan 56 yıllık arkadaşım Cavit Deniz’in sıcacık yazısından aktararak Kepir’e bir selam daha yollamak istiyorum:

“Yılbaşı kutlamalarında Nihat Kamacı, ‘Sırma saçlı yârimin can bahşederken işvesi’ni söylerdi. Yarım asır sonra Kepir Ana’yı gördüm. ‘Saçların tarumar gözlerinde nem / Ateşe benzerdin küle dönmüşsün’ şarkısı geldi aklıma.

Mezun olduktan sonra 25. Yılımızda gitmiştim. Eski yapılar capcanlı idi. Yemekhanede uygulanmıştı
program.

“41. Yılımızdı, sınıf arkadaşım şair Seyyit Nezir (Muammer Akça) ‘maşallah’ yılımız diye başlamış, ‘50. Yılda birlikteyiz’le sonlandırmıştı buluşmamızı. 50. yılımızda Kepir Ana’yı tarumar gördüm.”

Cavit Deniz, yazının eskimeyi önleyen ve yarına karan gücüne yaslanarak, herkesten anılarını yazması dileğiyle bitirmiş sözü. Kulağımıza küpe olsun!