25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ya deli ya da safdil!

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Andrew Mango Türkiye’nin de yakından tanıdığı namuslu bir yazar ve bilim insanı! Kısa bir zaman önce kaybettik. Toprağı bol olsun! Atatürk hakkında yazdığı kitap (Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu) ülkemizde büyük yankı uyandırdı... Annan Planı oylaması öncesinde konferans vermek için Kıbrıs’a gelir. Amacı, Kıbrıs’taki savaş riski konusunda Türkleri bilgilendirmektir. Dönemin Yargıtay Başsavcısı kendisi ile özel bir görüşme yapmak ister. Ve bir köşeye çekilip sohbete başlarlar...

NEREDEYSE KÜÇÜK DİLİNİ YUTACAKTI!

Sayın Mango şaşkınlık içindedir. Durumu şöyle özetler: Türkler mezalimi ne çabuk unuttu! Tehlike çok yakın... Şu andaki huzur ve güvenin kaynağı KKTC ve Türk ordusu! Bu iki temel çökerse, çatışmaları kimse durduramaz! Aynı koşullarda yaşayacağını sanan ya safdildir ya delidir ya da özel çıkarı vardır. Annan Planı bir savaş planıdır!

EGEMENLİK VE DEVLET TEORİSİ

Devletler hukukundan söz ediyorsak, tek, belirgin ve mutlak egemenlik sadece tekil ya da üniter devletlerde vardır. Federasyon demek, zaten egemenliği paylaşmaya razı olmak anlamına gelir. Rumlar, bir taraftan federasyon müzakereleri yaptıklarını ileri sürerken, diğer taraftan üniter devletlere ait bütün hak ve yetkilere sahip olmak istiyorlar.

Bu ahval ve şerait içinde siyasi eşitlikten de vaz geçmek intihar olur! Bu alanda tavizler verip, önemsiz kazançlarla yetinenler sadece kendini kandırır! Dönemin BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim 11 Şubat 2014 tarihinde, liderlerin ( Derviş Eroğlu, Anastasiadis) mutabık kaldığı bir metni gündeme getirdi. Şu hususun altı çizilmişti: “Çözüm ilgili BMGK kararlarında ve Doruk Anlaşmalarında olduğu gibi, iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon zemininde olacaktır.”

ULUSLARARASI BELGELERE GEÇMİŞ KAVRAMLAR

BM Genel Sekreteri’nin (8 Mart 1990, S/21183 sayılı rapor) Güvenlik Konseyi’nce de benimsenen (716 sayılı karar) “Siyasi Eşitlik” tarifi şu şekildedir: “Kıbrıs federal anayasası iki toplum tarafından da onaylanmalıdır. Her iki toplum da federal hükümetin bütün organlarına ve kararlarına etkili (effective) şekilde katılacaktır. Federal hükümetin bir toplumun çıkarları aleyhine karar almasını engelleyecek güvenceler bulunacaktır. İki federe devlet de eşit, aynı yetkilere ve işlevlere sahip olacaktır!”

İki Toplum kavramı 30 Temmuz 1974 tarihli Cenevre Deklarasyonu’nun 5’inci maddesinde şu şekilde yer almıştır: “Bakanlar (Türkiye, İngiltere, Yunanistan) uygulamada Kıbrıs Cumhuriyeti’nde biri Kıbrıs Rum Toplumu, diğeri Kıbrıs Türk toplumu olmak üzere iki özerk yönetimin olduğunu not etmişlerdir.

İki Kesimlilik, BM Genel Sekreteri’nin 8 Mart 1990 gün ve S/21183 (sayfa 8) sayılı raporunda şu şekilde ifade edilmektedir: “Her federe devletin hem nüfus hem de toprak bakımından kesin bir üstünlüğe (...clear majority of the population and of the land ownership in its area.) sahip olduğu kabul edilecektir.” Bu kadar açık bir hüküm varken, Rumların içimize girmesi hem de 4 özgürlük ile birlikte nasıl kabul edilebilir?

Ayrıca, MGK 5 Nisan 2004’te toplandı ve sonrasında bir basın açıklaması yaptı. Bu basın açıklamasında çözümün Avrupa Birliği’nin Birincil Hukuku yapılmasınınönemine işaret edildi.

STRATEJİSİ OLMAYAN TAKTİKLER

Stratejisi olmayan taktikler sinek vızıltısıdır. Akıncı ve ekibinin neler kabul ettiğini görünce, gelecek ile ilgili endişelerimiz daha da artıyor! Ortada stratejik bir vizyon göremiyoruz. Daha önce lehimize teyit edilmiş belgelerin de incelenmediği anlaşılıyor...

Çözümün temel esaslarını, diğer bir ifade ile kırmızı çizgileri ortaya koyalım! Belki okuyan olur: “İki ayrı halk, iki ayrı demokrasi, iki kesimlilik, siyasi eşitlik, yeni bir ortaklık devletinin kurulması, eşit statüde iki kurucu devlet, 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarının yürürlükte kalması, çözümün AB’nin Birincil Hukuku durumuna getirilmesi!

Olmadı mı? Sen yoluna, ben yoluma arkadaş! Kıbrıslı Türkler KKTC’yi yaşatmayı başarırsa, 10 yıl içinde dünyanın en zengin halklarından birisi olur... Benden söylemesi!