25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küreselleşme can çekişiyor

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-
Küreselleşme bütün dünyada can çekişiyor. 1980’li yıllarda önüne çıkanı ezip geçen bu vahşi saldırı tam anlamıyla duvara tosladı. Avrasya’nın kamucu ve bağımsızlıkçı birikimi önce denge kurdu; sonra karşı saldırıya geçti. Küreselleşme adı verilen zalim sistem artık doğduğu topraklarda bile inandırıcılığını yitirdi. Trump, gözdağı vererek Meksika’daki ABD’li yatırımcıları ülkeye davet ediyor. Hani, piyasalar küresel düzeyde serbest olmalıydı! Hani, sermayenin önündeki bütün engeller kaldırılmalıydı!
BİZİM BORUMUZ ARTIK ÖTMÜYOR!

Küresel elitler hiçbir yeteneği olmayan Theresa May’i İngiltere’de başbakan yaptı. Dışişleri Bakanı şakalara konu alan Boris Johnson! Ama kendi adamlarını bile artık güdemiyorlar. Bakın, avuçlarının içinde olan May Hanımefendi, hem de ABD’de neler söyledi: “ABD ve İngiltere’nin egemen devletlere dünyayı istedikleri şekilde yeniden yapma için müdahale dönemi sona erdi! (The days of Britain and America intervening in sovereign conutries in an attempt to remake the World in our own image are over! Telegraph, January 26, 2017)”
Bilindiği üzere, Atatürk ve Türk İstiklal Savaşı’ndan ilham alan sömürge ülkeler emperyalist devletleri topraklarından kovdu. Ama bu kez de küresel kuramcılar sihirli bir formül buldu: Küreselleşme! En kısa tarifi, silahsız işgal! Hedef ülke iliklerine kadar sömürülür. İşlerine yarayacak yöneticiler iş başına getirilir. İç çatışmaları tetikleyecek bütün bölücü dinamikler tahrik edilir. Bölünen ve küçülen her devlet küreselleşmeye hizmet eder! Uzağa bakmağa gerek yok! “Ulus devletlerle hesaplaşma vakti geldi!” diyen bir şahıs bir müddet önce Başbakanlık koltuğunda oturuyordu.
BATI’DA KEMANIN AKORDU BOZULDU!

Avrupa’da milliyetçi, yabancı düşmanı ve AB karşıtı partilerin güçlenmesi, İngiltere halkının AB’den çıkış kararı vermesi, garip söylemlerine rağmen Trump’ın küreselleşmeyi temsil eden Clinton’a tercih edilmesi dikkate alınması gereken gelişmelerdir. Bütün bu sonuçların doğmasında küreselleşmeden bunalan Batı halklarının değişim talebi vardır. Çünkü küreselleşme doğduğu topraklarda bile halkları ezmektedir.
Küresel politikaları kurgulayan güçler yeni bir arayış içine girmiştir. Kendi haline bıraktıkları takdirde, gelişen, değişen ve büyüyen Avrasya ve özellikle Uzak Asya çekim ve cazibe merkezi olacaktır. Ayrıca bütün dünyada bağımsızlıkçı hareketlerin güçlenmesi ulus devletleri daha korunaklı hale getirecektir. Tüm bu gelişmeler küreselleşme eğilimlerini denetim altında tutan Batı ülkelerinin hareket alanını sınırlayacaktır. Bu alanın daralması, perde gerisinden bu ülkeleri yöneten gizli güçlerin de etkisini azaltacaktır.
Batı kendi içinde kararsız denge durumuna girmiştir. Trump’ın, “NATO’ya karşıyım!” gibi ezber bozan açıklamaları ve ırkçılığı çağrıştıran söylemleri Avrupa’yı temelinden sarsmıştır. Trump’ın asıl amacı, NATO’nun masraflarını Avrupa’nın üzerine yıkmaktır. Bu çağrılar Avrupa’daki milliyetçi, yabancı düşmanı partilerde karşılık bulurken, geleneksel partiler Trump’ı tehdit olarak görmeye başlamıştır. Almanya ve Fransa’da Trump’ın açıklamaları büyük bir endişe kaynağıdır. Düzen birden yıkılır ama yeni bir düzen kurmak bir süreçtir. Bu koşullar altında Batı’nın bütünleşik yeni değerler silsilesi yaratması zaman alacaktır. Bunun garantisi de yoktur. Anglo sakson grupla diğer Batı ülkeleri arasındaki mesafenin açılması da ihtimal dâhilindedir. Refahın düşmesi, sosyal politikalardan vaz geçilmesi Batı’da bir ihtilaflar dönemi de başlatabilir.
EN KESTİRME YOL JEOPOLİTİK

Batı zayıf düştüğü, en azından içinden bölündüğü bu durumda ancak jeopolitik hamlelerle soluk alabilir. Bu nedenle ayaktakımı olmaktan öteye gitmeyen sıradan NEOCON’ların yerine Kissinger, Brzezinski gibi ustalar devreye girdi. Güç ve hamle dengesini iyi bilen bu ikili, tek çarenin Avrasya’yı içinden bölmek olduğunu çok iyi görüyor. Güvenilir kaynaklardan Kissinger’in Moskova ziyaretini öğreniyoruz. Nixon döneminde ÇHC ile 1972 yılında ilk diplomatik ilişkileri başlatan kişi de oydu. Bu bir jeopolitik hamleydi! Bu ziyaretten sonra ÇHC ile SSCB arasında soğuk rüzgârlar esmeye başladı! Umarım, tarihten ders alınıyordur!