17 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kahverengi güzeldir, üretkendir

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-
Kahverengi çok sevilen bir renk değil. Giysilerde insan gençken daha çok giyiyor da, çünkü o zaman hiç olmazsa yüzünüzün renkliliği canlılık katıyor. Neden kahverengi iticidir? Ekranda örneğin neredeyse yasak gibi kurallardan biridir? Giymeyiz. Belki de toprak rengi olduğu için mi damga yedi acaba? Güzel-çirkin kavramları doğada yok oysa. İnsanlar nesnelere değer yüklerler. Güzel kavramı bile çağlar boyunca da değişmiş. Neden acaba kahverengi “ötekileştirilmiş”??
Derken biraz araştırayım dedim.
Meğer hiç de öyle değilmiş.
Bakın neler diyorlar:
“Kahverengi toprağın ve doğallığın rengidir. Ciddiyet, dayanıklılık, sadelik, dostluk ve metanetin sembolü olarak kabul edilir. Toplum içinde rahatlığı sağlar. Sosyal denge simgesidir. Zihin üzerinde etkilidir. Çok dikkat çekmeyen bir renktir. (...)
Kahverengiyi seven insanların tenleri genellikle hassas ve duyarlıdır. Duygusal yönleri ağır basar. Kendilerini güvende hissedecekleri tanıdık ortamlara ihtiyaç duyarlar. Sakinliği ve sadeliği severler, fakat yalnızlıktan hoşlanmazlar.
Kahverengi, bulunduğu ortamda insanın hareketlerini hızlandırır. Bundan dolayı, hızlı yemek yenilen hazır yemek salonlarında kahverengi tercih edilir. Zeminde kahverengi kullanmak toprağın güvenliğini hissettirir. Bu nedenle, resmiyetten uzak, rahat ve güvenli bir ortam oluşturmak istenen mekanlarda tercih edilebilir.
Özellikle toplum içinde rahatlık ve güven verir. Zihni faaliyetleri destekler. Çocukların kendilerini güvende hissetmeleri için faydalıdır. Ayrıca, çocuklarda yardım sever olmayı ve yaptığı işi sağlamlaştırmayı teşvik eder.”
Kahverengi, insanın hızlı hareket etmesini sağlıyormuş.
“Kansas’ta yapılan bir araştırmada, sanat müzesinin duvarlarını değiştirilebilir renklerden yapmışlar. Beyaz ve kahverengi arasındaki farkı ortaya koymak için bir süre duvarları beyaz olarak bırakmışlar. Duvarlar beyazken insanlar yavaş hareket etmişler, sonra duvarları kahverengi ile değiştirdiklerinde insanların daha hızlı hareket ettiklerini görmüşler. Bu nedenle fast-food restoranlarının hepsinin sandalyeleri, masaları kahverengi, duvarları da kahverengi ya da şampanya rengidir. Hiç birinin duvarını beyaz göremezsiniz. Londra’daki Mc Donalds’tan Amerika’dakilere kadar hepsinin duvar resimleri kahverengidir bunun anlamı: Çabuk tüketin! Çabuk gidin! (...)Batı'da kahverengi için toprak rengidir ve diğer insanlar arasında kaybolup gidersiniz o nedenle iş görüşmelerinde, profesyonel toplantılarda sakın kahverengi giymeyin deniliyor.”
Bir dizi palavrayla sabah sabah kafanızı şişirdim.
Nereden esti?
Evet-Hayır oy pusulasından elbette.
Parti'de konuşurken bir arkadaşımız dedi ki şu türküyü kullanalım:
“Senin en güzel yerin kahverengi gözlerin...”
A aa dedim o nereden çıktı. Hiç duymadım öyle bir türkü. Bilmiyor olmam olanaksız.
Herkes bilmediğime şaşırdı.
Meğer türkü değil, şarkıymış zaten. O alanda bir iddiam yok.
Bunlar konuşulurken odadan bir kadın arkadaşımız “yok olamaz” diye tepkiyle çıktı. Meğer onda kötü anıları varmış. Boşandığı eşi ilk bu şarkıyı söylemiş ona.
Hadi ben bilmiyorum, Doğu Perinçek biliyor mu... Her ne kadar gözlerim kahverengi değilse de...:)
Hiç duymamış. Üstelik uzun da bir toplumsal ve sanatsal yorum dinledim. Kahverengi göz denmezmiş. Elâ ya da ala göz geçermiş türkülerde... ya da siyah. Bir dizi türkü saydı art arda. Öyle türkü olmaz diyor ısrarla, araya girip türkü değil şarkı diyene kadar nefesim kesildi.
Yani..
Uzun lafın kısası...
Sakın ola ki... az çalışıp da hayır oyunun rengi kahverengiydi ondan kaybettik filan diye mazeret uydurmayın. Hile hikayesi bitti, bu çıktı şimdi de. Gördünüz işte kahverengi için kimi güzel diyor kimi çirkin... Ben diyorum ki toprak güzeldir. Verimlidir. Üretkendir.
İş ki emek verin.
Belleyin.
Tohum atın.
Su verin.
Bakın nasıl bire on verir toprak ana size.
“BENİMLE EVLENİR MİSİN” DEMEK KAÇ PARA?
Kahverengi güzeldir, üretkendir - Resim : 1
Karşılıksız Aşk...
Evlilik yıldönümüzdür. Size özeldir. Oh ne iyi yaptık da evlendik hadi bir daha kutlayalım, bir daha... dersiniz her yıl anarsınız. Doğum günlerini de anlarım iyi ki doğmuşsun sevdiceğim dersin, sımsıkı sarılmanın tadına varırsın, çocuğum yavrum iyi ki doğmuşsun yaşamımıza dünyaları katmışsın dersin öpüp koklarsın... Ama sevgililer günü nasıl bir yapaylıktır. Tüketime yönelik. Senede bir gün “hadi tektaş ver!” Oldu. Gözlerim doldu, cebim boşaldı.
İnsan kendini kullanılmış gibi hissediyor.
Bunu da yeni duydum:
"Benimle evlenir misin?" sorusunu sormak için on binlerce dolar harcamaya hazır insanlara hizmet verecek şirketlerin sayısı giderek artıyormuş.
BBC'nin haberi.
Londra'da tarihi bir tiyatroda oyuncular Romeo ve Juliet oyununun provasını yapıyor. Shakespeare hayranı New Yorklu Amanda Lynch ve erkek arkadaşı Andrew Smith provanın tek seyircileri. Orkestra çalıp koro şarkı söylemeye başlayınca Andrew Amanda'nın önünde diz çöküp elini tutarak sorusunu soruyor: "Benimle evlenir misin?" Arkasından elmas yüzük vb.
Bu sahneyi düzenlemek için iki aylık plan yapılmış, 25 kişilik oyuncu, müzisyen, koreograf tutulmuş. Bu para demek elbette.
ABD'de geçen yıl bu sektörde 72 milyar dolarlık harcama yapılmış, evlilik planlama şirketleri bundan 1.2 milyar dolarlık pay almış.
Müşteriler romantik fikirlerle gelen, ama her şeyi örgütleyecek zaman bulamayan zenginlermiş. 625 bin dolara kadar çıkıyor alengirli bir teklif.
Sonuçta “benimle evlenir misin” diyecek... Katalogtan senaryo seçiyorsun.
“Kadınları ağlatan bir işletme işletiyorum” diyor bir şirket sahibi “Gözyaşı akmazsa işimi eksik yapmış gibi hissediyorum.”
Ne diyeyim, kime kızayım şaşırdım doğrusu...
SIK DİŞİNİ HELASI
Tokat'ta Osmanlı döneminden kalma tarihi Sık Dişini Helası'nda yapılan restorasyon çalışmaları sırasında yaklaşık 400 adet altın sikke bulunmuş. Sikkeler müze yetkililerine teslim edilmiş. İncelemeleri yapılıyor. Hangi döneme ait, nasıl bir değeri var araştırılıyor.
Nasıl bir memleket burası...!
Her yerden tarih fışkırıyor.
SATRANCIN KÖYÜ VE AŞKI YOKMUŞ!
Kahverengi güzeldir, üretkendir - Resim : 2
Muş'ta satranç tutkusu
Muş'taki bir iş merkezindeki kahvede buluşan dedeler gün boyu satranç ve dama oynuyor.
Yaşları 50- 75 arasında. Kıran kırana mücadele ediyorlar.
75 yaşındaki Bedrettin Balkaya, satranç oynamayı 50 yıl önce merkez Yoncalıöz Köyü'nde yaşarken öğrenmiş. Bir satranç ustasının ilkel yöntemlerle yaptığı tahta üzerinde başlamış, o günden sonra bu oyunu hiç bırakmamış. Satrancı önce çocuklarına sonra torunlarına öğretmiş. Şimdi okey, kağıt yerine yayılmış, uzun kış gecelerinde çevre köylerden gelenlerle kahvede turnuvalar düzenliyorlarmış.
CIA İLE ANLAŞMA!
CIA başkanı geldi.
Anlaşsa rahatlayacak mıyız?
Oh kendi layığını yaptı.
Eski eşbaşkanlığına geri döndü.
Buna sevinecek miyiz?
Yapma diyoruz.
Onu “yapmaktan” alıkoyma sorumluluğu da bizim omuzlarımızda.