24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hükümet arsa satarak sürdürülebilir mi?

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

İŞ Maliye Bakanlığı’na düştü. Vergi? Yok yetmez! Milletin boğazını daha ne kadar sıkacaksınız. Elde avuçta ne varsa, boşaltın cepleri. Bakanlık, vergi dışı gelirleri artırmayı amaçlayan bir paket üzerinde çalışıyor. Özelleştirme kapsamı dışında bulunan kamu kuruluşlarının arsa, arazi, bina gibi atıl varlıkları satılacak. Bu arsaların belirlenmesine yönelik olarak Maliye Bakanlığı bünyesinde bir çalışma başlatıldı. Uygun olan arsaların özelleştirme yoluyla hızla satışı öncelikli olacak.
Kurumlara yazılar gitmiş çoktan.
Hızla gelire dönüştürülebilecek, başta gayrimenkul olmak üzere varlıkları hakkında bilgi verilmesi istenmiş. Bakanlıklar düzeyinde de ne tür gelir artırıcı önlemler alınabileceği yönünde görüşmelerde bulunuluyor. Yeni projeler geliştirilmesi gündemde.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, 8 Haziran günü Dünya gazetesinde yayımlanan söyleşisinde, 2017 bütçesine böyle katkıda bulunacaklarını söylemişti.
Borç ödemek için en son koltuk, kanapeler satılmıştı. Şimdi sıra evdeki vazolara, şamdanlara geldi galiba.

BORÇ SARMALINDA

Önümüzdeki dönem zor geçeceğe benzer. Sigaraya zammın ertelenmesinden bile bir erken seçim anlamı çıkaranlar var.
O daha da beter yapacak. Zorunlu alınması gereken önlemler var oysa.
Zaten kıt olan kaynaklar istihdam ve üretim yaratacak alanlara gitmiyor.
İşte buyrun. Osmangazi Köprüsünün zararı, yıl sonunda maliyetini geçecekmiş.
Kredilerin pompalanması, vergi indirimi, bütçe açığındaki artış, Hazine’nin borçlanması, enflasyonun çift haneye çıkışı, faizlerdeki tırmanış... Bu merete de “tırmanmasana kardeşim!” diye tehditler savurmakla da olmuyor.
Sanayiciler yakınıyor. Borç sarmalındalar. En büyük 500 firmanın kaynaklarının yüzde 62’sinin borçla sağlandığı biliniyor.
Çok yüksek döviz borçları var.
Konuta dayalı büyüme, bir anlamda yapay. Ekonominin, üretimin çarkını çevirmeye nefesi yetmez. Zaten tıkandı.

BÜNYEDE KANSERLİ TÜMÖR

Ara sıra sıcak para girişleriyle iç talepte biraz kıpırdanmalar olabiliyor.
Ancak 2016 kötü diyorduk. Yine de ilk beş ayında 9 milyar liralık bütçe fazlası vardı. Bu yıl 11,5 milyar lira açık var. Açığı kapatmak için Hazine daha çok borçlanmaya itiliyor. Yılın ilk yarısında 55 milyar liralık iç borç geri ödemesi için, 62 milyar liralık yeniden borçlanmaya gitti.
Hükümet, bankaları küçük ve orta işletmelere kredi verme konusunda teşvik etti.
Çoğu üç yıla kadar ödemesiz, vadesi 10 yıla varan devlet destekli Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden 184 milyar TL dağıtıldı. Merhem olacak mı... Elini keseye daldırıp dağıtmak değil, nereye gittiği önemli, istihdama etkisi, nasıl harcandığı, katma değerinin ne olduğu önemli,
Bu arada bankacılık sistemi sarsılıyor. Daha arsılacak, çünkü kredilerin geri dönüşü büyük riskler barındırıyor.
Cari açığımız zaten bünyede kanserli tümör.
Bu işin sonu nereye varacak?
Yılın ortasında ekonomik göstergelerin hesaplama sisteminde değişiklik yapmanın bir yararı olur mu? Yüzde bir-iki beklenirken yeni hesaba göre, “A aa yüzde beş büyümüşüz!” “Hani nerde, nerde...??” dedirtmenin ötesinde...
Çünkü büyüme var güya da, rakamlara bakıyorsunuz istihdam artmıyor.
Bir sihir ve keramet olması gerekir. Yerseniz... Peki... gelelim son deliğin son sorusuna. İki-üç arsa satmakla da çare bulabilinir mi? Bırakın büyümeyi, ekonomi böyle “sürdürülemez.”
Ya hükümet??
Çare bulabilir mi?
Yanıt orada gizli.
Hadi, bulunuz bakalım.

Hükümet arsa satarak sürdürülebilir mi? - Resim : 1
​Saklı gizli ne var acaba?

YASSIADA İÇİN SES VERİN!

YASSIADA, İstanbul’da hemen şuracıkta. Çocukluğum yazları, üniversiteden mezuniyetime kadar Heybeli’de geçti. Yüzerek oraya değil, ama Askeri Plaj’dan Kaşık Adası’na denemişliğim vardır. 27 Mayıs yargıçlarının kaldığı bina bizim eve çok yakındı. Yassıada öteki adalardan da farklıdır. Yaşanmışlıklarıyla en azından, tanıklıklarıyla... Biliyor musunuz, Batılı ülkelerde özendiğim az sayıda şeyden biridir. Şu binada, şu dairede, şu kahvede şu kişi kahve içti, şu romanını yazdı, neredeyse elini şu masaya değdirdi diye kaç binanın kapısında tabela okudum. Hoş bir duygu. Beğenseniz beğenmeseniz de saygıdır. Tarihi yaşanmışlık özenle korunur, yaşatılır.
Hele İstanbul gibi bir yerde... tarih, yaşanmışlık dolup taşıyor...Bizans İmparatoru Jüstinyen ve Theodora Ayasofya Kilisesi’nde yapılan bir törenle evlendiler. Hemen yakınında hepinizin tanıdığı Hürrem Sultan. Yürüdüğü yollar durmalıydı...Hadi o kadar geri gitmeyelim. Meclisi Mebusan nerede desem, bilir misiniz? Ya istiklal ya ölüm diye isyan bayrağınının yüreklere ve bilinçlere ilk dikildiği mekan. İttihat Terakki ‘nin ilk toplantılarını yaptıkları yerler, Nâzım’ın memleketinin manzaralarından ayrılıp tekneye bindiği kıyı, Cemal Süreya’nın, Atilla İlhan’ın belli mekanlarda bizim de çok oturduğumuz masaları...
Liste uzun.
Ben de son zamanlarda galiba bir tuhaf oldum.
Yaşlanıyor muyum ne..(!!)

Hükümet arsa satarak sürdürülebilir mi? - Resim : 2
Yassıada’nın fotoğrafını gördüm. Arkası doldu gitti.
Yok, benden kaynaklanmıyor bu durum. Her şey son dönemde çok hızla yıkıma uğruyor.
Kaybetmek istemiyorum. Onlar bizim zenginliğimiz. Başka yerlerde olmayan güzellikler.
Dokunanın elini yakasım geliyor. Heyecanım ondan.
Haksız mıyım. Şu fotoğraflara bakın.
Cem Seymen, “Bazı fotoğrafları çekerken elimiz titrer. Bazı fotoğrafları da çektikten sonra elimiz titrer. Az önce Yassıada”... demiş 29 Mart 2016’da. Kongre merkezi, otel, cami, restoran, hamam, müze, idare binası, yat limanı karşılama yerleri, enerji merkezi, bungalovlar, soğutma kulesi... 21 yapı.
Bizans döneminden kalma sarnıç, kilise, şato korunacak deniyordu. Yargılamaların yapıldığı bina ne oldu acaba?
Elimizden bazı değerler kaybolup gidiyor.
Öyle üzülüyorum ki...
Yetmez. Ses verin!
Hükümet arsa satarak sürdürülebilir mi? - Resim : 3
Yunan askerlerinin namlularnn gölgesinde namaz kılınıyor. (16 Mayıs 1922) Cumhuriyet ve devrimler aslında namazlarımızı da işgalden kurtardı, dinimizi özgürleştirdi.