24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Neoliberal bakan Trump’tan bile yaman!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Türk ekonomisinde sıcak parayla ve ağır biçimde borçlanarak yaşanan lale devrinin sonuna gelindi.

Taşıma suyla ‘değirmen’ artık eskisi gibi dönmüyor, döndürülemiyor.

Bu nedenle Türk lirası dünyada son aylarda en çok değer yitiren para birimi haline geldi. İşsizlik çift haneye yükseldi. Enflasyonda ise gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler içinde en yüksek enflasyon oranına sahip 3 ülkeden biri haline geldi Türk ekonomisi.

İmalat yerine ithalatı, tasarruf yerine borçlanmayı, üretim yerine tüketimi teşvik eden bu hatalı ve sürdürülemez ekonomi politikalarının bir numaralı sorumlusu yıllardır elbette ki ekonomi yönetiminden sorumlu Başbakan yardımcılığı yapan Mehmet Şimşek’tir.

Hal böyle iken, Mehmet Şimşek hala eski tas, eski hamam, bayatlamış ve yanlışlığı kanıtlanmış “neo-liberal” ezberleri tekrarlayıp duruyor maalesef.

Geçen gün çıktığı bir TV programında “...biz küresel ekonominin önemli bir bileşeniyiz. Ciddi fon ihtiyacı olan bir ülkeyiz ve biz çok iyi biliyoruz ki küresel piyasa ekonomisi normlarına uyarak ancak bu sorunları aşarız... Hiç bir şekilde ne içeriye ne dışarıya yönelik piyasa normlarının dışında herhangi bir konu şu anda hayal etmiyoruz...” şeklinde laflar etmiş Sn. M. Şimşek.

Halbuki, neo-liberalizmin de kapitalizmin de kalesi ABD’de, yeni seçilen Başkan D. Trump bile ekonomide açıkça “korumacılık” önlemlerinden bahsediyor artık.

Sermaye giriş ve çıkışlarında yeni önlemlerden söz ediyor. ABD dışına fabrika kurmak ve yatırım yapmak isteyen dev şirketlere alenen gözdağı veriyor.

Trump böyle ama bizdeki neo-liberal Bakan, Trump’tan bile yaman. “Nuh diyor, peygamber demiyor” adeta.

Halbuki, bu Bakanın daha önce memuru olarak çalıştığı Bank of America-Merill Lynch, 2017 gelişen piyasa raporunda, Türkiye, G. Afrika ve Brezilya ile birlikte “en kırılgan” 3 ülke ekonomisi arasında gösteriliyor.

Sn. M. Şimşek’in ezberini bozacak ve pek de hoşuna gitmeyecek olsa da biz ekonominin bu halden çıkarılabilmesinin alternatif ana başlıklarını ve önerilerimizi bir kez daha yeni yıl öncesi kamuoyuyla paylaşmayı bir görev olarak kabul ediyoruz.

Çünkü, ulusal çıkarlarımızı, stratejik ekonomik önceliklerimizi ve rekabet gücümüzü korumak zorundayız.

İŞTE ALTERNATİF PROGRAM

Türkiye’de bugün gümrük duvarları arkasında saklanmış, tamamıyla kapalı ve devletçi bir ekonominin elbette ki yararı ve başarı şansı yoktur. Ama bugün uygulanan altta kalanın canının çıktığı, açık pazar anlayışında, bir kumarhane kapitalizminin de sürdürülebilir olmadığı açıktır.

O halde, dışa kapanmadan, ama kimsenin sömürgesi haline gelmeden dengeli, orta yolcu ve akılcı bir ekonomi politikası hayata geçirilmelidir.

Gerçekçi kur rejiminin uygulandığı, sermayenin tabana yayıldığı, tekelleşme ve kartelleşmenin asgariye indirildiği, piyasaya giriş engellerinin ortadan kaldırıldığı, üretimi ve ihracatı teşvik eden, istihdam dostu, bölgesel ve sektörel teşvikler veren, yeni bir ekonomik modelin vakit geçirmeden ortaya konulması gerekmektedir.

| Türkiye tüketimi değil, tasarrufu teşvik etmeli, ayağını yorganına göre uzatmalıdır.

| Bazı sektörlerde bankacılık, savunma, iletişim vb yabancı paylarına doğrudan ya da dolaylı olarak sınır ve limit getirmelidir.

| Bugünkü hatalı kur rejiminden vazgeçilerek, “Gerçekçi” kur rejimine dönülmelidir.

| Ağır vergilerle ve borçlanmayla geniş halk kesimlerinin “ümüğünü” sıkmak yerine, zenginlerden “net aktif vergisi” alınmalıdır.

| Sıcak paraya bugün değil, - kriz koşulları geçtikten sonra - miktarı ve ülkede kalma süresiyle -orantılı olarak “Tobin vergisi” türünde bir vergi düşünülmelidir.

| Yerli üretim ve istihdam teşvik edilmeli, ithalatı caydırıcı önlemler alınmalıdır

| Dolaylı vergileri azaltacak kayıt dışını kayda alan adımlar atılmalıdır.

| Satılan bazı işletme - banka vb. kurum ve işletmelerde yeniden “millileştirme” ya da “kamulaştırma” da düşünülmelidir.

Aşağılık kompleksinden arınarak, kendi ülkemizin dinamiklerine güvenerek, yenidünya ekonomik düzeninde daha kişilikli, daha özgün ekonomi politikalarının hayata geçirilmesi şarttır.

Korumacılık, asla devletçi ve kapalı ekonomi anlamına gelmez. Zaman, koşullar ve gelişmelere göre korumacılık ekonomi için gerekli olabilecek bir politikadır.

Bugünkü ekonomi yönetiminin bunu anlaması pek kolay olmasa da, bu konuyu onlara rağmen de tartışmak zorundayız.