29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Histeri etkisi!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

Ekim 2016 ayına ait resmi işsizlik oranı son yılların en kötüsü (yüzde 11.8) olmasının yanı sıra, fiili işsizlik oranının da %18’e yükselmesi oldukça düşündürücü.

Yani iş aramayan ama bulsa çalışmaya hazır milyonlar var. Gençler arasındaki işsizlik ise yüzde 25’leri bulmuş vaziyette.

Türk ekonomisi bugün çift haneli enflasyon ve çift hanede artık kronikleşmiş işsizlik ve ağır dış borç yükü ile karşı karşıya ve bir ekonomik krizin eşiğine kadar sürüklenmiş vaziyette maalesef. Başbakan Binali Yıldırım, “dövizdeki dalgalanmalar durulur” diyor. Ama tsunami tarzı dalgaların yaratabileceği yıkımı ve tahribatı hesaba katmıyor sanki bunları söylerken.

T. Erdoğan-B. Yıldırım ve iktidarın ekonomi yönetimine, yazıp-konuşmaktan artık usansak bile yine-yeniden bazı ekonomik gerçekleri ve gerekçeleri hatırlatmak gerekiyor belki de;

1. Emir-komuta ile faiz inmez, döviz düşmez, kredi muslukları açılmaz.

2. “Bankadaki dövizini çek, altın al” ya da “paranı bankaya yatırma” gibi söylemler, akılcı-gerçekçi ve mantıklı değildir.

3. Faiz sebep değil, sonuçtur.

4. Bu kafayla giderseniz korkarız ki faizleri yine bizzat siz 3-4 puan arttırmak ve hatta IMF’ye bile muhtaç olmak zorunda kalacaksınız.

5. Uluslararası Kredi Derecelendirme kuruluşları, uluslararası mali sermayenin, uluslararası fonların ve yatırımcıların, uluslararası tefecilerin çıkarlarını ve güvenliklerini gözetirler. Türkiye’nin değil. Bunlara kafa tutmak, tanımıyoruz demek nafile bir iştir.

6. Türkiye’deki dolarizasyonun temel nedenleri; yüksek enflasyon, belirsizlik, hukuk devleti niteliğinden uzaklaşılması, yatırım ortamının hızla bozulması, terör tehdidi ve giderek artan otoriter siyasal İslamcı zihniyettir. Türkiye işte bu nedenlerle çift paralı (dual) bir ekonomik yapı arz etmektedir.

7. Bütün Havaalanı Otoyol ve tüneller için alınan kredileri ve geçiş ücretlerini dolar bazında belirleyen iktidarın dolarizasyondan şikayet etmesi büyük bir çelişkidir.

8. Bankalara risk-getiri-teminat-faiz vb gözetmeksizin “kredi musluklarını açın” diye baskı yapmak yanlıştır.

Israr edilirse, önce kamusal sermayeli bankaların, bilahare bütün bankacılık sektörünün hatalı-donuk ve zoraki kredilerle bilançolarının bozulmasına ve giderek tüm sektörde sıkıntı baş göstermesine neden olunabilir ki, bu çok tehlikeli bir iş olur.

Son olarak; ekonomi gemisini hamasetle, ideolojiyle, atıp-tutmayla yüzdürmek ve güvenli limanlara götürmek mümkün değildir.

Demogoji ile ya da uluslararası kuruluşlara veya Bankalara efelenerek de, sağlıklı ve kalıcı sonuçlara ulaşılabilmek mümkün değildir.

Yeniden işsizlik konusuna dönersek, Türkiye’de yaşanan işsizlikte “Histeri etkisi” oluşmuştur.

İTD 75. sayısında değerli akademisyen Prof. Dr. B. Saraçoğlu şöyle tanımlıyor bu etkiyi; “... İşsizlik oranlarının ortalamaya dönme eğilimi taşımadığı durum Y. Keynesyenler tarafından “Hysteresis Etkisi” olarak tanımlanmıştır. Ekonomide Histeri etkisi bir ekonomik büyüklük üzerinde meydana gelen bir şokun etkisinin şokun geçmesinden sonra da devam etmesi ve serinin eski dengesine dönememesi olarak tanımlanır...”

Yani işsizlikte “Histeri” yaklaşımında, ekonomide meydana gelen olumsuz gidişat, dalgalanmalar ve yaşanan şoklar, işsizlikte artık kalıcı bir etki yaratarak, işsizlik seviyesinin eski doğal oranına geri dönmesini imkansız kılar.

Türkiye’de işsizlik, işte bu tespitlerin ışığında giderek bir sosyal felakete doğru gidiyor maalesef.

Öte yandan, yazıp, konuştuğumuz tüm bu hususlar, yaptığımız öneriler ve uyarılar iktidar tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmıyor ve hala bildiklerini okuyorlar.

İşsizlikte Histeri Etkisi onların umurunda değil, anlama ve kapsama alanlarına da girmiyor anlaşılan.

Üst üste ekonomi zirveleri düzenleyerek, siyasi demogoji yaparak veya uluslararası derecelendirme kuruluşlarına kafa tutarak, işsizlikte Histeri Etkisini anlamaları da, düzeltmeleri de zaten mümkün görünmüyor.